Işte bu o translate Spanish
2,376 parallel translation
Peter, yeter artık, bu çocuğu doğuracağım, işte o kadar.
Peter. ¡ vamos! Voy a tener este bebé, y se acabó
Bak tatlım, kafanı bu işte kullanabileceğimiz bir şöhretli yüz bulmaya ver ya da benim şu T bölgesi * ile ilgili olayıma bak.
Escuche, bonita, piensa en encontrar la cara famosa correcta o en el otro tema de la zona T.
O yüzden bu işi çabucak bitirip gitmek istiyorum. Çünkü trafik çok pis olabiliyor. Bilirsiniz işte, turistler falan.
Así que quiero envolverlo aquí lo antes posible, porque el tráfico puede ser un caos, ya saben, embotellamientos y tal.
Ama söylediklerine göre sanırım asıl önemli olan, cüzdanlarının kayıp olması,... yani bu işlerin sarpa sardığı bir gasp olmalı ya da öyle bir şey işte.
Supongo que el tema es que dijeron que sus billeteras desaparecieron, así que debe ser un asalto que salió mal o algo así.
Herneyse, işte bu arkadaşımın, kendisinin keçi sakalıda yok köpeğide kesinlikle köpeğide yok bu arkadaşım kimi zaman birlikte gizemleri çözdüğü arkadaşından hoşlanıyor.
Como sea, este amigo mió, que no tiene una barbilla o un perro definitivamente no tiene un perro tampoco el esta enamorado de esta chica con la que algunas veces resuelve misterios.
İşte bu o.
Este es el "Chico grande"
Peki o zaman, Jeffersonian'dan Dr. Temperance Brennan, bu akşam neden sen ve öğretmen delisi arkadaşınla polisçilik ya da her neyse işte, bittikten sonra benimle hemen aşağıda ki Club Elegante'de buluşmuyorsunuz?
Bueno, Dra. Temperance Brennan del Jeffersonian, ¿ qué te parece si cuando termines con tu trabajo tú y tus amigos muy-lindos-para-ser-profesores vienen y se reúnen conmigo en el club Elegante esta noche?
İşte bu yüzden o biletleri çok istedim.
Es por lo que quería tanto esas entradas.
O zaman bir önceki güne ait bu kamera kaydı.Bekle, işte.
Así que la filmación del día anterior... Espera.
Üzgünüm Maggie ama eminim senin yaşında bir çocuk bile her zaman istediği şeyi elde edemeyeceğini biliyordur, işte bu yüzden o aptal elfi nasıl alamadığımızı anlamıyorum.
Lo siento Maggie, pero aún a tu edad, estoy seguro que entiendes que no todo puede salir como quieres, y por eso no puedo creer que no conseguí el estúpido duende.
Pekâlâ işte seçeneklerin : parayı verirsin ya da beynini bu kavanozun üstüne dağıtırım.
Está bien, aquí están tus opciones : efectivo en mis manos o sangre en la carne seca.
İşte o güne kadar, bu ağaç annemin inançlarının sembolü olarak burada duracak : yuva, aile ve sürekli çağ iğnesi süpürmek.
hogar, familia y barrer agujas constantemente.
Yoksa bu olacak işte.
O eso es lo que pasa.
İşte! Bu o.
Es ella.
İşte bu o!
¡ Ése es! Buenas noches.
İşte o yüzden bu konuyu araştırmaya devam edeceğim.
Por eso exactamente es que voy a seguir investigando sobre esto.
O zavallı kızın boğazını sıkarken gördüğüm pestil kılıklı bu işte, Michael Workentin.
Ese es el Huckleberry que vi estrangular a esa pobre chica.
Bizi bu partiye sokacağım. İşte o kadar!
Haré que entremos en la fiesta.
İşte bu yüzden tüm o eski termometreler oralardaydı.
Por eso tenía todos esos viejos termostatos... por todas partes.
Bu görüntü de, yaklaşık olarak bir saat önceden. İşte o kadın!
Y esto fue... tomado hace menos de una hora.
Oldukça kötü, teşekkür ederim, işte bu yüzden bugün eğer o gelirse, gelmen benim için çok iyi olabilir.
- Bastante mal. Por eso te necesito ahí hoy por si ella va.
Çünkü sorumlusu o, işte bu yüzden, bunu yapmalısın.
De que es la responsable de todo. Tú tienes que hacer esto porque ella es la responsable.
Frances, bu işte sen, ben yok...
Frances, ésta no es ninguna mierda sobre tí o sobre mí o...
Hoşuna gitsin ya da gitmesin bu işte beraberiz.
Estamos juntos en esto, nos guste o no.
O kadın bu işte 40 yıldır çalışıyor.
La mujer ha estado en el negocio por 40 años.
Wallowski bu işte Farr'la birlikte miydi, değil miydi?
¿ Wallowski estaba en esto con Farr o no?
Ölüm döşeğinde, babamın dört, beş yıl sonra bana bakıp, "işte, işte yetiştirdiğim adam bu."
Quiero a mi padre en su lecho de muerte... de aquí a cuatro o cinco años... para mirarme y decir : "este... este es el hombre al que levanté."
İşte bu şekilde altın, platin ya da kurşun gibi ağır elementler patlayan bir yıldızın merkezinde dövülerek oluştu.
Y así es como los elementos más pesados. Como el oro, el platino o el plomo son creados. Forjados en el corazón de una estrella en explosión.
Eğer haklıysa veya yaptığı işte bir şey bile doğruysa bu çok önemli olur, çünkü bir çoğumuzun vazgeçtiği bu tür bir hipotezin güzel bir matematiksel yapı içerisinde benzersiz bir birliği olur.
Si está en lo cierto o si incluso algo en la dirección que va es correcto, es muy importante porque es una clase de hipótesis sobre la que la mayoría de nosotros habíamos renunciado a trabajar... es decir, una sola unificación dentro de una maravillosa estructura matemática.
Şimdi onun bir kilise mahfilinde, sinagogda veya camide oturduğunu hayal edin ya da, bu konuyla ilgili olarak, geceleri yatağının ortasında tek başına döşeme hayal edin, işte olan bu.
Imagine ahora lo que sería si ella estuviera sentada en un banco de iglesia o una sinagoga o una mezquita o, para el caso, yaciendo de noche en medio de su cama y que esto ocurra.
Buradaki insanlardan hiç birinin bu akşam evlerine gidecekleri saat belli değil. Ya da başka bir akşam, fark etmez. Hiç biri, aileleriyle keyifli bir akşam yemeği için sofraya oturup, yemek yerken bugün işte neler yaptıklarını anlatmayacaklar.
tu sabes, ninguna de estas personas van, eh, a casa regularmente en la noche o-o-cualquier otra noche a pasarla sip. nadie sentado con sus familiares teniendo tu sabes, una comida rica con sus seres queridos
İşte doğanın her yerinde bu oluyor, değil mi?
Eso es la naturaleza, ¿ o no?
Beğensek de, beğenmesek de bu işte beraberiz.
Nos guste o no, estamos juntos en esto.
- Bu işte o var! - Bu işte o var.
¡ Está metida!
Ama bazen de olumsuz olur işte o zaman kaos ve yıkım oluşur ki zaten bu yüzden elektrik kablolarının kontrolü bu kadar önemlidir.
Y a veces puede ser lo opuesto, y entonces tienes caos y destrucción, por lo que es realmente importante tener cuadrada la instalación eléctrica.
Brandi de striptizci ve hukuk fakültesi için gerekli parayı bu şekilde ödüyor. Ya da tıp fakültesi ya da onlardan birisi işte.
Brandi, es una de las strippers... ella está pagándose la carrera de derecho o la carrera de medicina o una de esas.
Bu arada biriyle ilk kez çıktığında işlerin, bilirsin işte, şu noktaya geleceğini düşünürsen ve onunla gerçekten skor yapabileceğini hissedersen ya da siz erkekler buna ne diyorsanız artık sadece biraz ağırdan al.
Oh y si estás en una primera cita, y descubres que vas, tu sabes, allí, y sientes que seguro vas a anotar, o como sea que vosotros digáis ahora solo, tranquilizate.
Işte bu... nasıl olsa, ah, adil, ne diyor, hatırlıyorum uh, bilirsin, o tango için iki kişi gerekir.
Eso fue... de todos modos, uh, sólo recuerda, cualquier cosa que diga, uh, sabes que se necesitan dos para un tango.
O hayvan öldürülmeli, işte bu kadar.
Hay que matar a ese animal, eso es todo.
Bu aşağılamanın bitmesini istiyorsan, sen de bırakmalısın. İmkansız o işte.
Si quieres que la humillación termine, sabes lo que tienes que hacer tambien.
Bu sene o sene işte.
Este es el año.
İşte bu yüzden o kürsüde söyleyeceklerin çok önemli.
Es por eso que es muy importante lo que digas en el estrado.
Bu kocak ayak resimleri veya her neyse işte.
esta... cosa rota o lo q sea.
Korecem yok ama enerji, belki guarana meyvesi o tür şeyler vardır işte. - Bu saçma şeyi nasıl satacaksın?
No quiero mostrarte mis cartas, pero estoy buscando un nuevo Director de Estrategias.
Tamam o zaman, çözüm bu işte.
Muy bien, pues, aquí está la solución.
İşte ben de bu yüzden, karanlık ya da aydınlık sizin dünyanıza katılmayacağım.
Bueno, exactamente por eso no me uniré a vuestro mundo... de la luz o la oscuridad.
Sizin şu bitkiniz yüksek öncelik taşıyor o yüzden de patron bütün iyi oyuncuların bu işte olmasını istiyor.
Tú pequeña planta es de alta prioridad, lo que significa que el jefe quiere a los mejores en esto.
Bu o, aynı şey işte.
Es eso, es la misma cosa.
Hepsi bu işte.
Eso es... más o menos.
İşte bu yüzden kendimize göndermek için o filmi yaptık.
Es por eso que filmamos esa película para enviarnosla.
İşte bu o olmalı.
Debe ser esto.
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
işte buradasın 421
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte bu harika 123
işte buradayız 137
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte bu harika 123
işte buradayız 137