Kapalı mı translate Spanish
2,510 parallel translation
Telsizin kapalı mı?
¿ Están apagadas sus radios?
- Gözleriniz kapalı mı? - Hayır.
No esa pobre cosa que ni siquiera vuela.
- Işıklar kapalı mıydı?
- ¿ Estaba la luz apagada?
Greg Lamont'un araba camları açık mıydı, kapalı mıydı?
¿ Estaban las ventanillas del coche de Greg Lamont abiertas o cerradas?
Arabanın ön camı açık mıydı, kapalı mıydı?
¿ Estaban los limpiaparabrisas encendidos o apagados?
Açık mıydı, kapalı mıydı?
¿ Encendidos o apagados?
Telefonun kapalı mı?
¿ Apagaste el teléfono?
Hangisi daha iyi, açık mı kapalı mı?
¿ Cómo te gusta más? ¿ Abierta...?
- Kapalı mı kaldık?
¿ Estamos atrapados?
- Kapalı mı?
- ¿ Cerradas?
Bitir şunu. Siz ağzınızı kapalı tutuyorsunuz, anlaşıldı mı?
Limpie. mantener su boca cerrada, ¿ entendido?
Ağzımızı kapalı tutarız.
Nosotros mantenemos la boca cerrada.
Ve de ağzını kapalı tut, anlaşıldı mı?
Y mantenga la boca cerrada, ¿ entendido?
Burada kapalı kaldığım zamandaki maceralarımı kayıt edeyim diye.
Pensé en documentar algo más mis aventuras enjaulado.
Ağzımı kapalı tutmalıydım. Sabret, Eli.
- Debería haber cerrado la boca.
Şu anda uygun bir adayımız var,... ama iyi bir nedenden ötürü orası kapalı.
Claro, tenemos un posible candidato pero está bloqueado por una buena razón.
Bu üstü kapalı bir söz değil, tamam mı?
No es un eufemismo, vale?
Bu akşam resmen kapalı gişe çalışıyoruz, ve herkes golf arabasını kazanmak için bir o yana bir bu yana koşuşturup seni şaşırtmaya çalışacak ve milletin işlerini de ben üstlenmek zorunda kalacağım.
Estamos completos esta noche, y tendrás a todos corriendo tratando de sorprenderte por un carro de golf, Voy a terminar haciendo el trabajo de todos.
Sanırım Tric bugün kapalı.
Gracias, guapo.
Sanırım bugünlerde tıp fakülteleri kapalı.
Debí estar fuera de la escuela de medicina ese día.
Beş yıldır bilinci neredeyse kapalı. Yaşadığını biliyorlar mı?
Ha estado en un estado mínimamente consciente durante los últimos cinco años.
Basına kapalı ve her zamanki kaynaklarım tuhaf bir şekilde sessizler.
Hay un apagón informativo, y mis fuentes habituales están extrañamente silenciosas.
Dönüp bir süre daha şarkı söyleyecek olsam bile ben şarkımı söylerken senin o çenem kapalı tutman gerekecek!
... si alguna vez regreso tendrás que cerrar la boca mientras canto.
Gözlerim kapalı kayamayacağım hiçbir nehir yok. Harika.
Y no hay ningún río que no pueda descender en Kayak con los ojos tapados.
Kapalı kapılar ardında yaşamamız daha mı iyi?
¿ Asi que prefiere que vivamos en las sombras?
Senin kapalı kapılara olan yaklaşımın gibi mi?
¿ Como tus acercamientos a las puertas cerradas?
Bu kapıyı kapalı tutacağım.
Mantened la puerta cerrada
Bunu gözlerim kapalı yapmalıyım.
Tendré que cerrar los ojos.
Los Angeles'in en iyi pastırmasıdır. Meze dükkanım şu an kapalı.
Es el mejor pastrami de L.A. Ahora que mi delicatesan está cerrada.
Bu kayıtlar senin ve amanda'nın cinayet gecesi saat 8 dolayların da telefonlarınızın kapalı olduğunu ve ertesi sabah 6'da tekrar açtığınızı gösteriyor.
Estos registros muestran que tú y Amanda apagaron sus celulares a las 8 : 00 p.m. En la noche del asesinato y los encendieron otra vez a las 6 : 00 de la mañana siguiente.
Kasım ayı başına kadar kiralamaya kapalıyız, üzgünüm.
Me temo que no estamos disponibles hasta principios de noviembre.
Çok isterim, gerçekten, ama ağzımı kapalı tutmada çok zorlanırım.
Me gustaría. De verdad. Pero no soy buena para callarme chismes, así que...
Öyleyse içinde ne olduğunu söyle, belki de kapalı bırakırım.
Dime qué hay dentro, y tal vez la deje cerrada.
Telefonunun kapalıydı ve bütün gün senden haber alamadım.
Usted tuvo su celular apagado, y no he oído de ti todo el día.
Whitey onlara yeni bir müştemilat yaptırıp kilise için gümüş bir mişkan almış. Rahip de bunun karşılığında vaftiz törenini gece yapıp çenesini kapalı tutmuş. - Operasyonun başındaydım.
Whitey les construyó una nueva Rectoría y compró un Sagrario de plata para la iglesia, asi que el cura le devolvió el favor y celebró la ceremonia por la noche y mantuvo su boca cerrada.
O yüzden bundan sonra Tommy konuşurken kulaklarımıza "kapalı" levhasını takacağız, tamam mı?
Desde ahora, cerraremos los oídos cuando hable Tommy, ¿ de acuerdo?
Restoranda, kocaman ağzımı kapalı tutmalı ve seni yalnız bırakmalıydım.
Debería haber cerrado mi bocota en ese restaurante... -... y dejarte solo.
Tripolli'deki kapalı turnuvada neydi o, bir milyon dolar mı?
Le cubrí en aquel torneo salvaje en Trípoli. ¿ Qué fueron... un millón de pavos?
Sanırım Martin tamamen kapalı bir yolda arabasıyla aşağa doğru yuvarlandı.
Creo que Martin llegó en su carro y había dado todo por perdido.
Onunla gerçekten tanışmak istiyordum, buyüzden diğer tüm tanışmalara kapalıydım.
Alistair :'Realmente quería conocerlo y yo estaba'teniendo una conversación con alguien.
Bugün the Daily Express'teki yazı harikaydı, üstü kapalı eleştiri yapıp alttan alta Başbakanımızı desteklemesi.
Ha salido un estupendo artículo esta mañana en el Daily Express, apoyando a nuestro Primer Ministro en medio de tantas críticas.
Ağzımı kapalı tutarım.
Mantendré mi boca cerrada.
Ağzının kapalı kalmasından emin olmak için seni yakınımda tutacağım.
Solo mantente cerca asegurate de tener la boca cerrada.
Sanırım zor yol, tamirat nedeniyle kapalı. Hayır, hayır, hayır.
Sí, sería muy egoísta por mi parte ir.
- GPS kapalı. Tarama yapmam lazım.
- Su GPS está apagado ; tengo que triangular.
Seni aramaya çalıştım, ama telefonun kapalıydı.
Intenté llamarte. Tu teléfono estaba apagado.
Kahveci kapalı mıydı?
¿ Cerró la cafetería?
Ee, ne dersin, bir kaç Four Loko * kapalım, T-Bell'e gidip chalupa * söyleyelim ve hızımızı yüksek tutalım, ha?
¿ Y, qué me dices de pillarnos unas birras, pasar por Taco-Bell, comer una chalupa y contarnos las verdades?
Hayır. Senin ağzını kapalı tutamamandayım!
No. ¡ Sobre no ser capaz de mantener tu bocaza cerrada!
Ağzını kapalı tut, tamam mı?
Muda. Cierra la boca. ¿ OK?
Laboratuvarda kapalı kaldım.
Estoy atascado en el laboratorio.