Nedeni translate Spanish
16,960 parallel translation
Bence babam öldürülmeden önce NZT alıyordu, yani eğer resim yapmaya geri dönmüşse eğer nedeni buydu.
Creo que mi padre estaba tomando NZT antes de ser asesinado, así que... si estaba finalmente pintando de nuevo, ese es el motivo.
- Boşanmak istememin nedeni neden gerçek benliğimi kaybedip umutsuz biri olduğumu anlamış olmam.
- La razón por la que quiero el divorcio... es porque descubrí la razón por la que perdí el rumbo... y me convertí en una persona despistada.
Yaptığım her şeyin bir nedeni vardır.
Todo lo que hago, tiene una razón.
Çeşit çeşit nedeni var.
Bueno, por varias razones.
- Eminim bir nedeni vardır.
Seguro hay una razón.
Bunun nedeni Oncorhynchus Mykiss, diğer adıyla Gökkuşağı Alabalığının tam anlamıyla etobur olması.
Eso es porque Oncorhynchus Mykiss- - también conocido como el arco iris trout- - son carnívoros totales.
Koşmayı bırakmamın bir nedeni olduğunu biliyordum.
Sabía que tenía que renunciar a ir por alguna razón.
Vaughn'un nedeni yok.
Vaughn no tenía motivos.
Ölüm tarihi, nedeni ve tanımlayıcı.
Fecha de la muerte, causa de la muerte y el identificador único...
Eğer taşımacılar etrafta biraz kaba görünürse bunun nedeni Temiz Sicil Taşıyıcıları'nın hayatlarında dönüm noktası olması için sadece eski hükümlüleri çalıştırmasıdır.
Si los de la mudanza se ven un poco duros, es porque Borrón y Cuenta Nueva solo contrata ex convictos para ayudarlos a dar un giro a sus vidas.
Bunu her kim yapmışsa treni kontrol etmek için... -... gizli bir nedeni var.
El que hizo esto tiene un motivo ulterior sólo el control de un tren.
Nedeni biliyorsun.
Sabes por que.
Xavi'nin burda olmasının tek nedeni salak bir yöneticinin ona şöhret kazandırmaya çalışması.
Xavi está aquí porque algún estúpido presidente de la cadena está intentando dejar su huella.
Şirkete daha çok para getir, onların da seni kovması için bir nedeni kalmasın.
Aporta más capital al bufete, y no tendrán motivo para despedirte.
Sam tanrının nedeni seni bana yolladığını düşünüyorsun?
Sam, ¿ por qué crees que Dios te envió conmigo?
İşimi iyi yapmamın nedeni insanların beni dinlemesi değildi.
Si hice bien mi trabajo, no fue porque la gente me escuchó.
Tek neden bulabildiğim baban, onun da nedeni...
La única realidad que podía explicar es su papá, y eso es sólo porque el estaba...
Eğer deneyleri Andrew Epperly yapıyorsa belki de New Springs'e onları görmek için gitmesinin nedeni budur.
Quiero decir, si Andrew Epperly corría ellos, tal vez por eso se fue a verlos en New Springs.
Kötü bir yalandı ama iyi bir nedeni vardı.
Vale, era una mentira mala, por una buena razón.
Onu almamın tek bir nedeni var.
Esa era una razón.
Resmi ölüm nedeni kan kaybı olsa da bazı adli tabipler beyin ölümü olduğunu söyleyebilir.
La exsanguinación es la causa oficial de la muerte, Aunque algunos forenses dirán que es el cese de las funciones cerebrales.
- Dayanamadığım konusunda haklısınız ama kazık atmasının nedeni fantezi futbol değildi.
- Tiene razón que no podía soportarle, pero el fútbol de fantasía no es por lo que me fastidió.
Evimi kaybetmemin nedeni o.
Es la razón de que perdiera mi casa.
Ama her şeyin bir nedeni vardır.
Pero las cosas pasan por un motivo.
Birisinin Coltları izlememek için gerçekten iyi bir nedeni olmalı.
Alguien debe tener una muy buena razón para no ver a los Colts.
Bu sabahki derse Dr. Grey yerine girmek istememin nedeni bu.
Esta es la razón por la que le pedí a la Dra. Grey... si podía sustituirla esta mañana.
Elizabeth'in bir nedeni yok.
Isabel no tiene motivo.
Hâlâ burada olmanın bir nedeni var.
Aún estás aquí por una razón.
Seçilmenin bir nedeni var Happy.
Fuiste elegida por una razón, Happy.
Fazla sevmemenin nedeni belki de budur. Teknik bir spordur.
Que es, probablemente, por lo que a ti no te gusta mucho, ¿ no? Es un deporte técnico.
Beyler. Ölüm nedeni küt darbeler gibi görünüyor.
Caballeros, la causa de la muerte parece ser un trauma por impacto.
Seninle konuşmak istememin nedeni, Jason çok önemli bir konu hakkında...
La razón por la que necesito hablar contigo, Jason, es por algo muy importante...
Duffy, Dawson'ı sana göndermemin bir nedeni vardı.
Duffy, hay una razón por la que te envié a Dawson.
Kristen ve iş arkadaşları yan projelerde yer almaları için cesaretlendirildi,... bu projelerden biri onun kovulma nedeni olabilir.
Kristen y sus compañeros de trabajo fueron alentados para tener proyectos de interés personal, y puede que uno de esos proyectos fuera la razón de su despido.
Gerçek ölüm nedeni kurtboğan isimli ölümcül bir çiçekli bitki zehirlenmesi.
La causa del deceso fue un veneno llamado Acónito...
Ve bence bunun nedeni ortağının ölüm yıldönümünün yaklaşması.
Y yo creo que es porque el aniversario de la muerte de su compañero se va a ser pronto.
Gelmemin nedeni bir zamanlar Wong Sa'nın kaptanlığını yaptığını bilmem ve sen, Ahmad Wan, kendi zamanının en büyük Malezyalı korsanlarından biriydin.
Estoy aquí porque sé que una vez fuiste capitán del Wong Sa, y tú, Ahmad Wan, fuiste uno de los más grandes piratas malasio de tu época.
Lawrence'ın en çok aranan 10 kişi listesinde olmasının nedeni Lonnie Hyde ile beraber hapisten kaçması.
Lawrence solo está entre los diez más buscados en el primer lugar porque se escapó de la cárcel con Lonnie Hyde.
Bu çete savaşının olmasının nedeni o. Ve hepiniz ona kendinizi kullandırttınız.
Él es la razón de que haya una guerra de bandas, y vosotros sois marionetas en sus manos.
- Neymiş nedeni?
¿ Por qué es?
Belki de hiç nedeni yokken onu Noel'de neden üzelim?
¿ Por qué molestarla en Navidad cuando aún podría no haber necesidad?
Riddle'ın herkesin işine karışmasının tek nedeni İtfaiye Genel Müdürlüğü'nde çalışma şansının olduğunu düşünmesi.
La única razón por la que Riddle estaba metido en los asuntos de todo el mundo es porque cree que tiene una oportunidad de llegar a Comisionado de Bomberos. Todo el mundo lo sabe.
O nedeni bulamıyorum ben de bir türlü.
Es el "por qué" que no puedo sacarme de la cabeza.
- Bunun nedeni endişe duyman...
Es eso por lo que estás preocupado... No lo estoy.
Bu özelliği eklememizin tek nedeni, insan sürücülerin T-port tarafından bırakılan güvenlik açığına tehlikeli bir şekilde karışmaları.
Deje de brazolada aquí. La única razón por la que agregó que característica es porque los conductores humanos mantiene peligrosamente la fusión en la brecha de seguridad dada por el T-Port.
Nedeni yok.
Sin razón.
-... tek nedeni buydu.
- Estamos en completo desacuerdo.
Ölüm nedeni kör bir nesne ile başa alınan darbe.
La causa de la muerte es un traumatismo en la cabeza.
Sanırım bunun nedeni...
Creo que es porque...
Bunu yapmak için bir nedeni var mıydı?
Tienes algún motivo que haría eso?
Nedeni bu mu? Nasıl brownie yapıyor ki?
Cosas reales.
nedenini biliyorum 32
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedeni bu 64
nedenini söyleyeyim 61
nedeni yok 43
nedenini sorma 21
nedenini bilmiyorum 119
nedenini bilmek ister misin 17
nedenini sorabilir miyim 42
nedenini biliyor musun 66
nedenini bilmek istiyorum 29
nedeni bu 64
nedenini söyleyeyim 61
nedenini biliyorsun 61
nedenini söyledi mi 16
neden 17190
neden olmasın 2566
neden ben 377
neden sordun 312
neden bilmiyorum 122
nedenmiş 415
neden beni aramadın 26
neden acaba 102
nedenini söyledi mi 16
neden 17190
neden olmasın 2566
neden ben 377
neden sordun 312
neden bilmiyorum 122
nedenmiş 415
neden beni aramadın 26
neden acaba 102
neden gelmiyorsun 20
neden olsun 25
neden beni dinlemiyorsun 23
neden beni terk ettin 16
neden ağlıyorsun 140
neden korkuyorsun 202
neden geldin 124
neden ama 97
neden soruyorsun 117
neden ona sormuyorsun 26
neden olsun 25
neden beni dinlemiyorsun 23
neden beni terk ettin 16
neden ağlıyorsun 140
neden korkuyorsun 202
neden geldin 124
neden ama 97
neden soruyorsun 117
neden ona sormuyorsun 26