Olmadığını biliyorum translate Spanish
4,687 parallel translation
- Doğru olmadığını biliyorum ama babam gay olduğunu düşündüğü için yatıya kalmama izin vermiyor.
- Se que no es verdad, pero mi padre no me deja dormir en tu casa porque cree que eres gay.
Doğru olmadığını biliyorum ama babam gey olduğunu düşündüğü için...
Sé que no es verdad, pero mi padre no me deja quedarme a dormir en tu casa,
Her şey yolunda diyor ama olmadığını biliyorum.
Ella sigue diciendo que todo está bien, pero yo sé que no.
Öyle olmadığını biliyorum.
Sé que no lo eres.
Ama ondan bunu istemenin senin için kolay olmadığını biliyorum.
Pero sé que no fue fácil para ti pedírselo.
Bak bunun kolay olmadığını biliyorum,
Mira, sé que no fue fácil, así que...
Doğru olmadığını biliyorum.
Ahora sé que no debo.
Filmin ideal olmadığını biliyorum, ama tamamen kesilmesi, işte bu kötü olurdu!
Sé que la película no es ideal, pero ser completamente excluidos, ¡ eso es peor!
Bak, bunun kolay olmadığını biliyorum, ama...
Mira, sé que no es fácil, pero...
Tanrım, istediğimin doğru olmadığını biliyorum ama senden başka kime gidebilirim?
Señor, sé que lo que te estoy pidiendo no está bien, pero, ¿ a quién podría recurrir si no es a ti?
Yaşadığın bu şeylerin kolay olmadığını biliyorum. Ve kendi kararını kendin vereceksin.
Sé que no es fácil, por lo que estás pasando, y tomarás tu propia decisión.
Bunların hiçbirinin mantıklı olmadığını biliyorum tanıdığın hayattan kalanları korumak istiyorsun.
Sé que crees que esto no tiene sentido, y quieres aferrarte a lo que queda de la vida que conociste.
Görevimizin bu olmadığını biliyorum ama umurumda değil.
Sé que no es nuestra misión, y no me importa.
Bu çözümün ideal olmadığını biliyorum ama şimdilik yapabileceğimiz en iyi şeyin Max'i zorlu ve rahatsız edici olduğu günde kütüphaneye kendi başına çalışmaya göndermek olduğunu söyleyeyim.
Sé que la solución no es ideal, pero por ahora, lo mejor que podemos hacer es decirles que cuando Max tenga un día duro o se distraiga, será enviado a la biblioteca a trabajar por su cuenta.
Dinle beni Susan. Kolay olmadığını biliyorum.
Oye, Susan, sé que no es fácil.
Bunun senin hatan olmadığını biliyorum.
Sé que no es culpa tuya.
Kötü bir ruh arıyorlar ve bunun sende olmadığını biliyorum.
Están buscando un espíritu obscuro. Y sé que tu no lo eres.
Bunun senin suçun olmadığını biliyorum.
Sé que no es culpa tuya.
Tamam, ben... İnek değilim ama İbrahim'in kuzeyli olmadığını biliyorum. Danny de değil.
No soy ningún bizco pero hasta yo sé que Ibrahim no es nórdico.
Evet ama sadece pazartesileri, çünkü Barb'ın o gün burada olmadığını biliyorum.
Sí, pero ahora solo lo hago los lunes, porque sé que Barb no va a estar aquí.
Onun hatası olmadığını biliyorum.
Sé que no es su culpa.
Ve bunun benim için iyi olmadığını biliyorum ama tekrar yalnız kalmak da istemiyorum.
Y sé que no es bueno para mí, pero no quiero volver a estar sola.
Bunun kolay bir karar olmadığını biliyorum.
Sé que no ha sido una decisión fácil.
- Çocuk olmadığını biliyorum.
Sé que no eres una niña.
- Cathy, doğru olmadığını biliyorum.
Cathy, sé que no es verdad.
Haddim olmadığını biliyorum ama vaaz için bir tavsiye ister misiniz?
Sé que no me corresponde, pero ¿ quiere un consejo con ese sermón?
Tecate deki gibi olmadığını biliyorum, ama...
Bueno, sé que no es Tecate, pero...
- Bak, senin için adil olmadığını biliyorum.
Sé que no es justo para ti.
Çok hevesli olmadığını ve aklımızdaki ayarlamaların bu şekilde olmadığını biliyorum ama benimle bu hastanede evlenmek ister misin diye soracaktım.
Entiendo que no estás muy emocionado, y esto no es como lo habíamos planeado, pero me estaba preguntando si te gustaría casarte conmigo, aquí en el hospital.
Benim dosyam olmadığını biliyorum ama Lester'ın evine gidip, diyeceklerini bir dinlemek için izin istiyorum senden.
Escuche, sé que no es mi caso, pero me gustaría su autorización para regresar a la casa de Lester y ver qué tiene que decir.
Efendim mi? İşin başında senin olmadığını biliyorum.
"¿ Señor?", sé que no eres el que manda.
Yaptıklarınız için ikinize de minnettarım. Kolay olmadığını biliyorum.
Mira, aprecio lo que estáis haciendo.
Kolay olmadığını biliyorum.
Sé que no fue fácil.
Kolay olmadığını biliyorum ama bana inanman gerek.
Sé que es difícil de creer, ¡ pero es la verdad!
Olmadığını ben biliyorum.
Sé que no lo eres.
Bunu asla itiraf etmezler biliyorum ama bunun hamileliğimle bir ilgisi olup olmadığını merak ediyorum.
Sé que nunca lo admitirán, pero me pregunto si mi embarazo... tiene algo que ver con esto.
Aile olmak için buna gerek olmadığını da biliyorum.
Sé que no es necesario para ser familia, lo sé.
Aynı öz babaya sahip olmadığımız için kızgın olduğunu biliyorum.
Sé que estás cabreado porque no tenemos el mismo padre.
Bir konuda söz sahibi olmadığını düşündüğünü de biliyorum.
Y no sientes que puedas decir nada al respecto.
Sinir bozucu bir durum olduğunu biliyorum. Ve yapabileceğin hiçbir şey olmadığını düşünmekten nefret ettiğini biliyorum. Güçsüz hissetmekten falan.
Sé que esto es frustrante, salgamos, y sé que odias sentir que no puedes hacer nada, sentirte impotente.
Deliverance'tan olmadığın için bunu anlamanın zor olduğunu biliyorum.
Sé que es difícil de entender para ti no siendo de Deliverance.
Biliyorum stajerlerin hikaye yazamayacaklarını söylemiştin, ama Mark olmadığı için bir taslak hazırladım Richie'nin ihtiyacı olabilir.
Sé que dijo que los eventuales no redactaban, pero como Mark no está, he hecho un borrador del artículo de Richie, por si es de ayuda.
Her zaman yatakta bir şeye ihtiyacın olmadığını söylersin, biliyorum fakat...
Yo sé que siempre dices que no necesitas ningún tipo de "ayuda" en la cama, pero si tú...
Şimdi, senin jeolog olmadığını biliyorum.
Sé que no eres geólogo.
Doğru olmadığını düşündüğünü biliyorum.
Que no cayera bien.
Evlat yakın olmadığımızı biliyorum.
Chico, sé que no somos tan cercanos.
Hepiniz öyle düşünüyorsunuz. Hiçbirinizin üstün bir tarafının olmadığı gerçeğini de biliyorum.
Todos lo creen cuando yo sé a ciencia cierta que ninguno de ustedes tiene nada de superior.
Eğitime ihtiyacınız olmadığınızı düşündüğünüzü biliyorum.
Ahora, sé que piensan que no necesitan ninguna clase.
Dünyanın en zengin, yakışıklı veya ilginç adamı olmadığımı biliyorum ama sen yanımda olursan en gururlusu olurum.
Puede que no sea el más rico o el más apuesto o el hombre más divertido del mundo pero sería el más orgulloso si te tuviera a mi lado.
Bugün olduğun vampirden gurur duyuyorum ve ben artık olmadığımda kendi ayaklarının üstünde aynı güzellikle duracağını biliyorum.
Estoy muy orgulloso de la vampira en que te has convertido y sé que sabrás cuidar de ti misma igual de bien cuando yo no esté.
Çok fazla zamanım olmadığını biliyorum.
Sé que no tengo mucho tiempo.