English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Onunla mı

Onunla mı translate Spanish

23,901 parallel translation
Onunla mı evleneceksin?
¿ Te casas con ella?
Yani o... İlk kez onunla mı birlikte oldun?
¿ Así que él... él fue tu primera vez?
İnanır mısın bilmem ama onunla barda tanışmıştık.
La conocí en un bar, ¿ lo puedes creer?
Onunla buluşmamı mı istiyorsun?
¿ Quieres que salga con él?
Onunla işim bitmemişti ama Fred yine de öldü ve yanlış bir şey yapmadım.
No había acabado con él, aun así Fred murió y yo no hice nada malo.
İzin ver de ben konuşayım onunla.
Déjame hablar con ella.
Belki de onunla yeteri kadar kalmadım fakat diğer şeytan çıkarmaların hepsi küçük Joshua'da olduğu gibi işe yaradı.
Quizás no me quedé el tiempo suficiente, pero los otros exorcismos funcionaron tan bien como el del pequeño Joshua.
Arkadaşlarına kız arkadaşım Summer'a çakmak istediğini söyleyip duruyormuş ki yaptı bu yüzden ben de onunla yüzleşmek için çalıştığı Body Shop'a gittim.
Él no cerraba la boca con sus amigos sobre querer echarse a mi novia, Summer, lo que sí hizo, así que fui a enfrentarlo en el taller de carrocería donde trabajaba.
Onunla Hyatt'ta kahve için buluşacağım.
Iré a tomar café con él en el Hyatt.
- Evet onunla kesinlikle konuşmalıyım.
Sí, yo definitivamente necesito hablar con él.
onunla yüz yüze karşılaştınız mı?
¿ Lo viste cara a cara?
Henüz kızı onunla ortak noktalarımız varmış gibi davranacağım kadar iyi tanımıyorum.
Aún no la conozco lo suficiente para saber qué debo fingir para tener algo en común con ella.
Biliyorum ama onunla Beleş Kahve'de karşılaştık, ve eğer sen ölücülük yapmasaydın ben orada olamazdım bile.
Ya lo sé, pero me la encontré en el Free Coffee. Ni siquiera habría estado allí si no fueras tan cutre.
Tek gördükleri kaşıktır, onunla yaptıklarım değil.
Solo ven la cuchara, no lo que hago con ella.
Öyleyse aklımızı başımıza alıp onunla baş edelim.
Agachamos la cabeza y continuamos.
Onunla kesinlikle evlenmemelisin. Anladın mı?
Definitivamente no te casarás con ella. ¿ Lo entiendes?
bazı cevaplar alabilmek için onunla konuşacağım.
Voy a hablar con él y ver si puedo conseguir algunas respuestas.
Terlemenin sebebi antrenman mı yoksa Alex mi? Düşündüğün gibi değil. Onunla ilgilenmiyorum.
¿ Sudan por el ejercicio o porque Alex les dio duro?
Meisner onunla ve Hadrian Duvarıyla çalışacak mıyız diye bilmek istiyor.
Meisner quiere saber si estamos dispuestos a trabajar con él y con el Muro de Adriano.
Onunla evlenir evlenmez hayatının geri kalanı için cömertliğinden faydalanacaksın. Ama ben kısa süreliğine Fransa'nın Prensi olarak kalacağım ve ziyafete benim de katılmaya niyetim var.
Vos os aprovecharéis de su generosidad para el resto de vuestra vida una vez que os caséis, pero yo solo tengo al príncipe en Francia durante un corto período de tiempo, y tengo la intención de disfrutar del festín.
Onunla evlenmeyi planlıyorsun ve şimdi o da gidip boşanacak mı?
Estáis planeando casaros con él, ¿ y ahora va a divorciarse?
Şimdi karakola gidip, cinayet üzerinde çalışan ekibe bunu anlatmamız lazım. Catherine, onunla beraber Sowerby Bridge'e gelmeni istiyor. Cinayeti soruşturanlara bunları anlatırsın diyor.
Que vamos a tener que volver a comisaría y contarle esto al equipo que está trabajando en los asesinatos.
Ondan bir kaç adım uzaktayız... hala onunla iki gündür görüşemedik...
Y en dos días aun no llega el permiso. No otra vez con sus historias viejas de llanto.
- Bu işe başlamadan önce tanışmıştım onunla.
A una mina, nada más. Jessica, una mina que me gusta.
Jocelyn'i kurtardığımızda ve ben Valentine'ın gitmesine göz yumunca onunla gitmeyi düşünüyordum.
Cuando rescatamos a Jocelyn y dejamos escapar a Valentine, estuve tentado de ir con él.
Tamam, onunla konuşmalıyım ve Robyn'nin dünkü prova programının kopyasına ihtiyacımız var.
Vale, bien, tengo que hablar con él, y también necesitamos una copia del horario de ensayo de Robyn de ayer.
Tanıştığımız gün, onunla bir ilgin olmadığını söylemiştin.
El día que nos encontramos, que dijo que no tenía nada que ver con ello.
Cemiyette bir doktor tanıyorum. Onunla başka ne gibi şeyler yapabiliriz, bir konuşacağım.
Conozco a un médico de la Unión, voy charlar con él y ver si hay algo más que se pueda hacer.
Bulgularımıza göre onunla birlikte dönmek isteyebiliriz.
Puede que queramos hablar con él más tarde dependiendo de lo que averigüemos.
Dennis, bunlar hakkında onunla konuştuğunu biliyorum, tamam mı?
Dennis, sé que usted han estado hablando con él sobre todo esto, ¿ de acuerdo?
Asıl İnfazcı, hani hapiste çürüyen, onunla tanıştın mı?
Ahora, El Verdugo original, el que se pudre en la cárcel, ¿ lo has conocido?
Bu sabah onunla uğraştım
He trabajado en ello esta mañana.
Onunla yürüyüşe çıkarım.
Camino con él.
Onunla fazla konuşmadım ama pisliğin teki olduğunu söyleyebilirim.
No le hablé mucho, pero me di cuenta de que era un hablador.
Çünkü ne düzeyde onunla uğraşacağımızdan emin olalım.
Porque nos tenemos que asegurar que sea justo el nivel correcto de venganza.
Servis üzerinden tanıştım onunla.
Lo conocí por mi servicio.
- Orada kalıp onunla savaşmalıydım.
Debería haberme quedado y luchado.
'Onunla zaman geçirmek, yalnızlığımı unutmamı sağladı.'
Pasar algún tiempo con ella me haría olvidar mi soledad
Ama onunla olan ilişkimi bitirmeye kararlıydım.
Pero yo había decidido terminar mi relación con Vikram
Onunla konuşamadım.
No podía hablar... a salir de ella.
Kısa süre önce onunla aynı durumdaydım.
Um. Vea, yo estaba en una... un lugar similar no hace mucho tiempo,
Onunla çıkmak için fazla yaşlıyım.
Soy demasiado mayor para salir con él.
Ve eğer avukatımı bir saat içinde göremezsem, Onunla iletişime geçmeye çalıştığını ama yapamadığını.. ... kanıtlasan iyi edersin.
Y si no veo a mi abogado en una hora, más vale que pueda probar que hizo su mayor esfuerzo para contactarlo y no pudo.
Ve eğer bunu onunla yaptıysanız başkalarıyla yapmadığınıza neden inanalım?
¿ Y si le hiciste eso a él...? ¿ Por qué debemos creer que no lo hiciste con otros?
Anlatacağım en kısa sürede bana onunla on dakika verin yüz yüze.
Te diré, tan pronto como usted me da 10 minutos con él, cara a cara.
Onunla konuşacağım için heyecanlanıyorum.
Estoy emocionado de hablar con él.
Onunla benim hayatım öyle şiddet öfke, nefret ve ölümle dolu ki.
Su vida, mi vida, está tan repleta de violencia y... de ira, odio y muerte.
- Onunla konuşabilir miyiz? - Kapatmalıyım.
- Tengo que colgar.
Onunla tanıştığım günü hiç unutmam.
Nunca olvidaré el día que la conocí.
Onunla kimse var mıydı?
¿ Estaba alguien con él?
Öyle olmasaydı onunla birlikte olmazdım.
Sí. No estaría con ella si no lo fuera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]