English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ O ] / Oradaydık

Oradaydık translate Spanish

923 parallel translation
- Dün oradaydık zaten.
- Hasta ayer.
Bu sabah oradaydık.
Ahí estuvimos esta mañana.
- Sanırım, bir bakıma oradaydık.
- Bueno, supongo que sí que estuvimos.
- Son bir yıldır oradaydık.
- Vivimos este año.
Bütün ekip oradaydık, Step Dansçı 10 Ozan'ı oynuyorduk.
Allí estábamos, todo el grupo, los 10 trovadores del claqué.
Tam zamanında oradaydık.Tam aileler büyük bir kaygı içinde vardıklarında.
Estuvimos allí en el momento exacto. Justo cuando llegaron las familias en un estado de angustia máxima.
Bütün gün oradaydık. Sıfır.
Seguimos sin pistas.
Bir kaç dakika önce oradaydık.
Estábamos ahí mismo hace sólo unos minutos
Daha dün oradaydık.
Lo hicimos ayer.
Bir zamanlar Gran Fort'ta idik, otele bir yabancı gelmşti, biz de oradaydık.
¿ Recuerdas Gran Fort, donde unos extraños nos tenían en un cuarto de hotel con un guarda?
Bundan önce de biz oradaydık.
Me parece que ya discutimos eso antes.
Elena ve ben demin oradaydık.
Elena y yo estuvimos a bordo.
Oradaydık, karo kızı ve ben de Bilemiyorum...
Allí estábamos la reina de diamantes y yo con pinta de, no sé, Gaucho Marx.
Oradaydık.
Allí estuvimos.
İkimiz de oradaydık, Bay Marco.
- Somos dos, Messieur Marco. - No, Ping-Cho.
Oradaydık, Vicki.
Estábamos allí, Vicki.
Biz üçümüz de oradaydık.
Estábamos allí.
Olaydan önce oradaydık.
¿ Estábamos allí antes del incidente?
Albay ve ben oradaydık çıkıp kalabalığı selamladığında.
El Coronel y yo estábamos allí. ÉI salió saludando a derecha y a izquierda a gente que ni siquiera le aplaudía.
Hepimiz oradaydık.
Estábamos todos allá.
Hepimiz oradaydık.
¡ Estábamos todos nosotros!
İkimiz de oradaydık, o mezarında.
Ambos estuvimos allí, ante su tumba.
Biz de oradaydık.
Sí, con nosotros
John oradaydı ve Jim'de öyle ve Georgie çavuş oldu kısa sürede ordu kim olduğuna bakmıyordu bile ve bizi sınıra sürdü, kuzeye askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
John estaba ahí, y Jim también, Y Georgie se convirtió en sargento. Pero el ejército no preguntaba quién eras.
Ve tabii ki, Ben'in çok sayıda renkli iş arkadaşı da oradaydı. Bazıları kafatası kırıkları sonucu kaldırıma sızan kan yüzünden gazete manşetlerine çıkmaya mahkûm olmuşlardı.
Y, por supuesto, había muchos pintorescos asociados de Ben, algunos de los cuales estaban destinados a terminar en las primeras páginas de los tabloides, goteando sangre en la acera, debido a una ventilación craneal.
Buharlı, o kayalığa çarptığı zaman oradaydım. Ve bir çığlık duydum.
Ahí estaba cuando la nave chocó contra el arrecife... y oí ese grito de muerte.
Bir adamın Brody'yi vurduğu gece var ya? Sternwood'un küçük kızı oradaydı.
La noche que liquidaron a Brody la chica joven estaba allí.
bildiğim kadarı ile kız oradaydı.
Como suelo hacerlo.
İşte yine TNT ilaçlı içki sahnesindeydim kasayı gizleyen güzel kız da oradaydı.
Otra vez en el escenario de las bebidas de TNT con la preciosa muchacha que camuflaba la caja fuerte.
- Evet, kısa süre önce oradaydı.
Estaba hace un rato.
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
Habia muchos jndjos y vjne por el atajo de Horns.
- Oradaydı diyorum! - Bir kısmı görülüyordu.
Parece una locura, pero ahí estaba.
O sıkı sıkı inandıki ben onları izlemek için oradaydım,
Creía firmemente que yo estaba allí para observarlos.
Sanki yokmuşum gibi odadan çıkıp gitti. Ama oradaydım.
Se fue del camarote como si yo no estuviera... y yo estaba aquí.
Oradaydınız. Bakıştık.
Usted estaba en la plaza de San Marcos.
Seni iyi tanırım, Mike, nasıl oldu da o kız oradaydı? Tino! Buraya gel.
Conociéndote Mike, no se cómo se te ha colado la chica.
Ama aynı zamanda, şu garip varlık da oradaydı.
Quería decir que... también hay esa extraña aparición.
Dikenli tellerde aralık vardı, Muff da oradaydı.
Vi a Muff en un boquete de la verja.
biz oradaydık... Sen, ne düşünüyorsun?
¿ Tú crees?
Evet, oradaydım. Oraya çok sık giderim.
Sí, estaba allí, paso por allí a menudo.
1943, 1944 şu yıllarda beyazlık vardı, ve göç, geçmediler, hala oradaydı, ebedi karlarla dolu
1943, 1944 Esos son los años de esta blancura, de esta emigración, No eran de otros tiempos,
Sos şişesindeki dört kırıntı, dün oradaydı.
Cuadro migas al lado de la salsera.
"Oradaydı tırmandık" deriz.
Digamos que lo hicimos porque estaba ahí.
Yaklaşık bir yıl. Stalingrad metrosunun oralarda, çünkü evim oradaydı. Sonra da Champs Elysees'de.
Casi un año, cerca de donde vivía, después en los Campos Eliseos, por que con mi dinero había comprado un Fiat 850 descapotable.
- Evet, mösyö, bir şeytana dua törenine tanıklık ettim ki senin kırkardeşinde oradaydı beni zehirlemeye çalışan Voisin adında bir kadınla beraberdi.
Sí, monsieur. Fui testigo de una misa negra en la que participó su hermana. Ella trató de que me envenenara la mujer Voisin.
Kuzenlerimden pilot olan biri Du Jonchay oradaydı ve doğal olarak olup bitenleri tartıştık.
Uno de mis primos, Du Jonchay, un piloto, estaba allí, y naturalmente discutimos lo que había pasado.
Almanların geri çekildiğini gördük ve onların geri çekilmesini korumak için oradaydık.
Todavía estaban repartiendot medallas.
Dikeldim, kız kardeşlerin oradaydı.
... me levanto, oigo a tus hermanas..
Oh, 42. caddede. Ufaklık Tim oradaydı, biliyor muydun? Robert... şey Love, Larry Love'a bakın.
El "Pequeño Tim" cantaba allí usando el seudónimo Larry Love.
Kız kardeşim okuldan beni arayıncaya dek oradaydım.
Espere ahí hasta que mi hermana me llamo desde la escuela.
Oradaydı, gün gibi açık, orada otomobilinin ön koltuğunda oturuyordu.
Ahí estaba él, en carne y hueso sentado en el asiento de adelante de tu auto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]