Ortak mı translate Spanish
3,621 parallel translation
Wheeljack çoktan kendine yeni bir ortak mı buldu?
¿ Wheeljack ya anda con un nuevo compañero?
- Ortak mısınız yani?
¿ Y sois compañeros?
Artık ortak mı olduk?
Ahora somos socios, ¿ verdad?
Ortak mı?
¿ Socios?
Ortak bir arkadaşımız söyledi elbette bir sır olarak yakın zamanda genç bir bayanın kalbini kırmışsın. Adı aklımdan çıkmış.
Un amigo común me ha contado, con completa discreción por supuesto, que has roto recientemente tu relación con una joven.
Polis onu bulmakta güçlük çekince ortak arkadaşımız... -... yardım edebileceğimi düşündü.
La policía ha tenido problemas localizándolo, así que nuestro amigo en común pensó que sería capaz de dar una mano.
- Bu bir kamu davası. 50 ortak saati lazım.
- Es Pro Bono. 50 horas de socio.
Haklarımızı "Korumalı Ortak Faaliyet" e katılarak nasıl muhafaza edebilirizden?
Cómo podríamos realizar actividades protegidas para salvaguardar nuestros derechos.
Gizli ortak olacağına söz vermişti amına koyayım!
Nos prometió que su cara no estaría en esto, y ahora adivina qué.
Belki de Max'le ortak olmalıydım.
Quizá debería ser compañera de Max.
Sadece ortak noktalarımız olduğunu bilmek istedim.
Solo quiero asegurarme de que tengamos cosas en común.
Arama emri lazım ortak.
Necesitamos una orden, compañera.
Bunlar çok net ölçümlere göre yapılır. Yerine oturmayan bir şey varsa hemen bulacağım ortak. Milimetresi şaşmaz.
Estas cosas son construidas con una tolerancia muy específica a los encajes y acabados, llevados al milímetro.
Bir bar ile ortak bir kapımız varsa molalarım daha uzun ve sarhoş geçecek demektir.
Si compartimos una puerta con el bar, mis frenos están a punto de ponerse largos y borrachos.
Bu, artık İngiliz-Fransız ortak soruşturması ve seçme hakkımız yok.
Es una ahora una investigación anglo-francesa y no tenemos elección.
Ortak zevklerimiz olmaması mı sebep?
¿ Es porque no nos gustan las mismas cosas?
Bak, işler rayına oturduğunda buraya ortak olacağım.
Mira, cuando las cosas se calmen, voy a ser socio.
- Çok ortak yanımız var.
Nos parecemos mucho.
Tamam, eskiden ortak düşmanlarımız vardı.
Bien, tuvimos enemigos comunes antes.
Sizin hala ortak kredi kartınız mı var?
Ustedes... ¡ ¿ Ustedes aun comparten tarjeta de crédito? !
Ona yeni bir ortak bulacağımı söyle.
Dile que encontraré un nuevo socio.
Charlie ve ben yüksek düzeyde bazı iş yatırımında ortak olduk.
Charlie y yo somos socios en varios ejercicios...
Ve bence ister burada olsun ister Florida'da olsun yatırımını nerede korumak istersen bizim kadar sorumlu ortak bulamazsın.
Y creo que verá que somos socios responsables aquí o en Florida si necesitara quien cuide de su inversión.
Ortak arkadaşımız.
Nuestro amigo en común.
Ortak müttefikin ölümü, özellikle etkili bir takım oluşturucudur.
La muerte de un aliado en común es una motivación efectiva para el trabajo en equipo.
Anladım. Sadece bu çalışmada ortak olduğumuzu kabul etmeni istiyorum.
Entiendo. solo quiero estés de acuerdo somo socios en este estudio.
Ortak noktalarımız var.
Tenemos cosas en común.
- Ortak bir çıkarımız var.
Ambos tenemos un objetivo en común.
- Hadi yapalım şu işi ortak.
- Hagámoslo, compañero.
Seni tanıdığım şu kısa ve nahoş süre boyunca, beni tanık kürsüsünde aşağıladın, bir soruşturmadan attın eski karınla olan arkadaşlığımı baltaladın şimdi ise birdenbire ortak olduk öyle mi?
En el corto y desagradable tiempo que tengo de conocerte me has humillado en el estrado de testigos sacado a patadas de una investigación. Minado mi amistad con tu ex esposa, y ahora, ¿ de repente somos compañeros?
Birini işe alacağım, ortak değil.
Voy a contratar a alguien...
Ruhani bir şey bu, ve aynı zamanda yardımsever, içinizden geliyor, ruhunuzun derinlerinden ve sanırım motosiklet süren çoğun insanın ortak ilgi alanını oluşturuyor.
Es una cuestión de espíritu, ser caritativo viene de adentro, de tu alma, de tu espíritu creo que es una marca común en nosotros los motociclistas.
Efendim, eğer ana gezegenimizi yeniden inşa etmeye niyetliyseniz o zaman orada bulunan tüm Predacon ırkını yeniden dirilteceğinize inanıyorum. Böylelikle herhangi veya ortak tüm düşmanlarımıza karşı onları yönetebilirim.
Señor, si realmente aspira a restaurar nuestro planeta natal, entonces tengo la completa convicción de que resucitará a la totalidad de la raza Predacon a partir de los restos que yacen allá, y así yo pueda guiarlos contra todo
Bana bir ortak lazım.
Así que necesito un socio.
Başkan Clinton ortak hafızamızda her zaman için biz yaşayalım diye kendi hayatlarını seve seve veren insanlara yer olacağını söylemişti.
El presidente Clinton dijo una vez que siempre habría un sitio en nuestra memoria colectiva para aquellos dispuestos a entregar sus vidas para que los demás podamos vivir la nuestra.
Küçük planıma ortak olduğun için başın derde girmemiştir umarım.
Espero no haberte metido en problemas por hacerte cómplice de mi plan.
Seni iyi tanımıyorum Ava ve tanıyormuş gibi de yapmayacağım ama ortak bir noktamız var.
No te conozco tan bien, Ava, y no fingiré que lo hago, pero sí tenemos algo en común. ¿ Qué es?
Hayatımızdaki her şey ortak.
La vida se ajusta a todo.
Hayatımızdaki her şey ortak.
En la vida uno debe de ajustarse.
Onu niye ayıpladığınızı sorgulamanız lazım. Herif güneyli ve bu da ortak mirasımızdan uzaklaşmak için iyi bir yol diye mi?
Todos ustedes se deberían estar preguntando si lo están condenando porque él es del Sur y esta es una buena manera de distanciarse de nuestro patrimonio común.
Ortak bir ilgi alanımızın olmadığını düşünüyorum.
Solo creo que no tenemos nada en común.
Bir ortağa ihtiyacım var. Birkaç denemeden sonra kendine uygun bir ortak buldu.
Así que hizo pruebas y contrató a un compañero.
Jang Hanım ile ortak hesabınız mı var?
¿ Tiene un plan de pareja con la Señorita Jang Young?
Wayne, merak ettiğim şey kardeşinin ve senin toplumsal kurallara uymayan, olağan dışı ortak yönleriniz var mı?
Wayne, me pregunto, ¿ tú y tu hermana comparten algunos... rasgos de personalidad inusuales que podrían ser vistos como fuera de la norma social?
Ortak bir arkadaşımızdan numaranı aldım.
Tengo tu número por un amigo en común.
Ortak bir arkadaştan numaranı aldım.
Tengo tu número de un amigo en común.
- Kendime ortak aramıyorum hayatım.
No busco una compañera, querida.
Ortak arkadaşımız Hecky'den senin hakkında pek çok güzel şey duydum.
He oído muchas cosas bonitas sobre ti dichas por nuestro amigo común, Hecky.
Görünüşe göre artık ortak bir ilgi alanımız oldu.
Es usted y yo parece tienen intereses mutuos.
Her zaman ortak ilgi alanlarımız oldu
Siempre tuvimos intereses mutuos.
Sanırım bu başka bir ortak aramıyorsunuz anlamına geliyor.
¿ Supongo que esto significa que no estás buscando otro socio?