Prens mi translate Spanish
511 parallel translation
Benden sebepsiz nefret eden bu herifler kafamdaki saçtan çoklar. Prens Mikhail Vorotynsky kaçmış.
Hay más hombres que me odian... sin que yo tenga culpa... que cabellos hay en mi cabeza.
- Prens mi?
- ¿ El Príncipe?
O prens mi?
¿ Es un príncipe?
Bir Prens mi bekliyordun?
¿ pensabas que conseguirías un principe?
Sürgünde bir prens miydi, yoksa bir paralı asker mi?
¿ Era un príncipe exilado o un mercenario?
Kendi arzum haricinde, Prens Miloslavsky'nin baskısı ile Bir çar gibi davrandığımı itiraf ediyorum.
Confieso que contra mi voluntad, bajo coacción del príncipe Miloslavskiy, ocupé temporalmente el cargo del zar.
- Prens mi? Hükümdarları soymaya karşı bir kanun var.
Hay una ley que prohíbe robar a los nobles.
Acaba bir prens mi?
¿ Es un príncipe?
Sana göre ben Candy'yim, Başkan ise beyaz atlı bir prens, değil mi?
En su mundo... ¿ tal vez soy otra Candy y el Presidente Joo, el caballero de brillante armadura?
Belshazzar'ın çok sevdiği Prenses Canan, Efendisi Prens'in hareminde, sedir kokulu, altın kaplı bir odadadır.
La Adorada Princesa, favorita de Belshazzar, en una habitación perfumada de cedro, cubierta de oro puro, en el harén de Mi Señor el Príncipe.
Buna inanabiliyor musunuz, prens, korodaki tesadüfi arkadaşlarımdan biri hayatımı yönetmeye çalışıyor!
¿ Puede creérselo, Príncipe? ¡ una de mis ocasionales compañeras de coro pretende dirigir mi vida!
Prens Charles'ın zaferi ezici bir zaferdi değil mi, Şansölye?
La victoria del príncipe Charles fue rotunda, ¿ verdad, Canciller?
Prens evlenme teklifinde bulunarak, beni onurlandırdı.
El Príncipe me ha hecho el honor de pedir mi mano en matrimonio.
Prens cevabımı biliyor aslında.
El Príncipe conoce mi respuesta.
- Bu amcam Prens Margoli.
Este es mi tío, el Príncipe Margoli.
Bir gün Prens'im gelecek
Algún dia mi príncipe volverá.
Londra'dan gelen Prens John için olduğunu söylemedim mi?
¿ No te he dicho que es para el Príncipe, que ha vuelto de Londres?
Babamın sakalı aşkına, bir yanlışlık oldu. Ben prens değilim. Yalnızca bir hırsızım.
Mi señor barbudo, os equivocáis, yo no soy un príncipe, sólo un ladrón.
- Yanındaki de prens mi?
- ¿ Ése es el Príncipe?
İyi geceler, tatlı prens.
Buenas noches, mi príncipe.
Talebe Prens'deki koro? "Ne fiyakalı bir gençlikti bizimkisi, Değil mi?"
La verdad es que entonces me sentía feliz.
Efendimiz, Prens Hamlet!
Hola, mi señor.
Prens Mustafa'ya verdiğim sözden dönmemi mi isterdin? Yalancı mı olayım?
¿ Quieres que falte a mi palabra de honor?
Ben prens Valiant. İskandinavya kralının oğlu, Babamın kutsal kılıcı üzerine yemin ederim ki,
Yo, príncipe Valiente, hijo de Aguar de Escandinavia... juro solemnemente por la espada de mi padre... frente a mí sólo en símbolo... ir a Camelot para esforzarme con honor y esmero... para ser un caballero del Rey Arturo... hijo de Uther Pendragón y muy cristiano rey de los bretones.
Bu mutluluğumu prens Valiant'a borçluyum.
Le debo mi felicidad al príncipe Valiente.
Beyaz Atlı Prens'e mi benziyorum?
¿ Parezco el príncipe encantador?
Ya, duydunuz değil mi, Lordum? Bu Prens, Edward'dan farklı.
¡ Ay, milord, este príncipe no es Eduardo!
- Ve Prens Tigantseff. - Benim sevgili madamım! Ekselansları ve General birazdan burada olacaklar.
Mi querida señora, Su Alteza y el general estarán pronto aquí.
Kölelerin oğlunun Mısır'a prens olduğunu görmeyeceğim.
Mi madre y su madre fueron puestas al servicio del Faraón. No permitiré que un hijo de esclavos sea príncipe de Egipto.
Bu arkadaşım Prens Andrey Bolkonski.
Mi amigo, el príncipe Andrei Bolkonsky.
- Sence Prens Andrey bizi sevdi mi?
- ¿ Le agradaremos al príncipe Andrei?
Şu Hindistanlı Prens değil mi?
¿ Ese príncipe de la India?
Prens Burhan'la ilgili kitabını bitirdin mi?
¿ Terminaste tu libro sobre el príncipe Burhan?
Büyülü Prens değil mi o?
¡ Es tu Príncipe Azul!
Efendim Sinbad, ülkesinde büyük bir prens.
Mi señor Simbad es un gran príncipe en su país.
Babam Prens Vajda bu eski tapınağı bile onarmayı reddediyor.
Mi padre, el príncipe Vajda, no quiere que se restaure esta vieja iglesia.
Neyse, çalıştığım ajans bir parti veriyor, daha doğrusu Prens Harun Badul'un yatında verilecek bir parti için insanları davet ediyoruz ve Abe senin de partiye katılmak isteyebileceğini söyledi.
Es que mi agencia está organizando una fiesta o, más bien, estamos invitando a gente a una fiesta en el yate del príncipe Harun Badul y Abe sugirió que tú serías muy bien recibida.
Prens Tuan'a karşı harekete geçmeyi mi öneriyorsunuz?
La creo, Majestad. ¿ Y ha venido aquí a pedirnos que actuemos contra el príncipe Tuan?
Yüce Sezar, Prens Commodus, size selamlarını gönderdi.
Mi Señor y César. El Príncipe Cómodo te envía sus saludos.
Prens Prospero'yu etkilediğini sanıyor olabilirsin ama benden fazla yardım bekleme.
Quizás pienses que impresionaste al Príncipe Próspero pero no cuentes con mi ayuda.
- Prens mi?
¿ Príncipe?
- O sahiden Prens mi?
- ¿ De verdad es príncipe?
Değil mi Prens?
¿ Verdad que sí, príncipe?
Çünkü Papa bir prens, değil mi?
El Papa es un principe, ¿ verdad?
Düşmanlarımın başında benim kanımdan bir prens.
Un príncipe de mi misma sangre, al frente de mis enemigos.
Sevgili Prens Alexis'e,
A mi querido Príncipe Alexis :
Departmanımda başka bir Prens meselesi olsun istemiyorum.
No quiero otro problema de príncipes en mi departamento.
Bunun içinde prens gibi değil mi?
¿ A que parece un príncipe?
O küstah, hırslı, zalim işe yaramaz Prens John için mi vergi topluyorsun?
¡ Recaudar impuestos para ese arrogante, tirano, avaricioso e inútil Príncipe Juan!
O akşam uçağımı tamir etmiş ve Küçük Prens'i bulmaya çıkmıştım.
Esa noche, terminé de reparar mi avión... y me fui a buscar al Principito.
Tüm yazımı Küçük Prens'le boşa harcadım.
¡ Perdí todo mi verano en el Principito!