Saat 1 translate Spanish
3,738 parallel translation
Duruşma için saat 1'e kadar hazır edin.
Tenlo listo a la una para el tribunal.
Saat 13 : 00. Vitaminler!
Es la 1 : 00. ¡ Vitaminas!
Sue.. saat 1.. biraz düşün ya uyuyorum
Sue, es la 1 de la tarde. ¿ Puedes tener un poco de consideración? Estoy tratando de dormir.
Hey baksana, pazar günü saat 1'de Milenyum Park'ta Kelly's Lot çıkıyormuş.
Hey, mira, Kelly's Lot dará un recital en el parque Milenio el domingo a la una.
Saat 1'de yeniden toplanacağız.
Continuaremos a la 1 p.m.
22 Ekim, saat 1.22. 2 kilo 950 gram.
"22 de octubre, 1 : 22 A.M."
Saat 1 : 00'da zil çalsa süper olur.
Yo diría que a la 1 : 00.
Öğlen yemeği saat 1'de.
El almuerzo es a la una.
Gecenin saat 1,5'u olmuş, hâlâ kuyruk var.
1 : 30 de la mañana, todavía hay una cola.
Saat 13 : 00 gibi?
- Sé que solo lo has tomado como una pregunta, pero realmente no es así. Digamos ¿ a la 1 : 00 pm?
Bilirsin, sadece 6 saat 1, 500 sayfa ve ben... Hiçbir şey. Senin hatanı buldum.
Sabes, solo seis horas, 1.500 páginas, y, he descubierto tu error.
Tabii saat 1'e kadar uyuyup... "önce hüplet, sonra gümlet" felsefesini yeniden canlandırmaya çalışmayı bir iş saymazsan.
A menos que cuente dormir hasta la una e intentar poner de moda de nuevo la frase "tirar los trastos"
Saat 1'de boşmuş.
Ella está disponible a la 1 : 00.
Öğle yemeğin, Yapı ve zemin başkanıyla saat 1 : 00'de.
Tienes una comida con el director de Buildings and Grounds a la 1 : 00.
Emma, selam. Saat 1'deki dersine mi gidiyorsun yoksa yine birisini mi sikeceksin?
Emma, hola, ¿ vas a la clase de la una, o vas a joder a alguien más?
Saat 13 : 00.
A la 1 : 00 P.M.
Eve saat 01 de döndüm.
Me marché a casa, sobre las 1 : 00 a.m.
Benimle Quadrangle Sanayi Park'ında buluş. 485 Tremain, 1 saat sonra.
Encuéntrame en Quadrangle Industrial Park, 485 de Tremain, en una hora.
Bize 1 saat verin.
Dennos una hora.
Saat daha 01,45.
Son sólo las 1 : 45.
Evet, kötü bir zaman! Saat gecenin 1'i.
¡ Sí, es un mal momento!
Bayan Bell'in oğlu 1 saat kadar önce taburcu edildi.
La Sra. Bell se marchó hace como una hora.
1 saat kadar önce gittiler.
Se fueron alrededor de una hora atrás, tal vez menos.
Olaydan 1 saat sonra yakalandı.
Le capturaron una hora después.
Yaklaşık 1 saat önceydi.
Ya hace como una hora de eso.
Büyük partimden 1 saat 48 dakika önce takla atabilen küçük bir aptalı öldürmekle mi suçluyorsun beni?
¿ Una hora y 48 minutos antes de mi fiesta se te ocurre acusarme de matar a tu pequeño e idiota saltarín?
- Herkes kokteyller için 1 saat sonra gelsin.
- Que todo el mundo vuelva en una hora para el cóctel.
1 saat 4 dakikanın ardından Henny, soğuğa artık dayanamayacağını anlıyor.
Después de una hora y cuatro minutos, Henny no puede soportarlo más.
Her şeyin yeniden incelenmesini ve 1 saat içinde taşımaya hazır olmasını istiyorum.
De acuerdo, ya habéis oído a la coronel. Lo quiero todo desmontado y listo para transportar dentro de una hora.
1 saat içinde çıkmış olacağım ; niye vaktimi harcıyorsunuz ki?
Voy a salir en una hora, de todas maneras, asi que porque molestarse perdiendo el tiempo?
Önüne bak. 1 saat içinde çıkmış olacağım ; niye vaktimi harcıyorsunuz ki?
observa voy a salir en una hora, asique, porque molestarse perdiendo el tiempo?
Adam öldürülmeden önce incirler midesinde en fazla 1 saat durabilirdi.
Los higos estuvieron en su estómago. No más de una hora antes de que le mataran.
1 saat, anne. 1 saatten ne çıkar?
Una hora, mamá. ¿ Qué importa una hora?
Bak, saat tam bir buçuk.
Mira eso. 1 : 30. En punto.
Aslına bakarsan, evet, saat : 01.30'du.
Si, de hecho fue a la 1 : 30.
Tam olarak çarşamba günü saat : 01.30'du. Çünkü Oprah'ı seyrediyordum ve şu adamla konuşmasının tam ortasındaydı. Adı neydi?
Fue extactamente el miércoles a la 1 : 30, porque estaba viendo Oprah y fue en el medio de- -... cómo se llamaba ese tío, Nate...
Yaklaşık 1,5 saat spor salonundaydım.
Fui al gimnasio una hora y media.
1 saat sonra Palaestra Oteli'nin otoparkında.
El parking del hotel Palaestra, en una hora.
1 saat içinde çıkmış olacağım ; niye vaktimi harcıyorsunuz ki?
Voy a salir en una hora, de todas formas, Así que ¿ por qué molestarse en perder mi tiempo?
1 saat içinde çıkmış olacağım ; niye vaktimi harcıyorsunuz ki?
Voy a salir en una hora, de todas formas, asi que, ¿ por qué molestarse en perder mi tiempo?
1 saat öncesine kadar, kimse arabada kan olduğunu fark etmemiş.
No nos llamaron por toda esa sangre dentro hasta hace una hora.
Berbat iyi olmayan demektir. Gün, üç Amerikan askerinin gece 1 : 30 da öldürülmesiyle başlayan ve 18 saat sonra, çifte cinayet katilinin kurtulmasıyla sona eren zaman.
"Asqueroso" como "no bueno", con "día" se refiere a empezar una investigación de triple asesinato de trabajadores americanos a la 1 : 30 a.am.
Geçende bir traktörün arkasına 1 saat takıldım.
Estuve atascado detrás de un tractor durante una hora la semana pasada.
Eğer 1 saat daha çalışırsak gününde bitirebiliriz.
Si somos capaces de mantenernos en el camino una smás horas, podemos hacer que este sea nuestro día.
Böyle ve böyle. 1 saat içinde Teddy'i havaalanından alacağım.
Así. Y así. Sí.
Ama 1 saat daha istiyorum.
Necesito otra hora.
Tamam benimle 1 saat sonra buluş.
Está bien. Búscame en una hora.
Aigoo... 20 saat içinde 1 milyon kaybetmek?
No es así.
1 saat sonra iş başı yapıyorsun.
Muy bien, el trabajo empieza en una hora.
Benimle gel, 1 saat.
Ven conmigo, una hora.
Saati 1,000 $'dan on saat.
Diez horas, a mil dólares la hora.