Sana kalmış translate Spanish
1,627 parallel translation
Ama, sen bilirsin... beni aşağılık biri olarak görebilirsin, bu fırsatı pas geçmek isteyebilirsin, bu sana kalmış.
Pero, sabes... si quieres pensar que soy despreciable, si quieres dejar pasar esta oportunidad, depende de ti.
Gittiğin her yeri karıştırmak mı istiyorsun? Bu sana kalmış.
Quieres dejar hecho un lío dondequiera que vayas, depende de ti.
Sen şehrin sahibisin, karar sana kalmış. Ben şehrin sahibi değilim, ben meclis başkanıyım.
Usted es el jefe..... se hará, si usted lo desea.
Yalnızca git ve dene.. .. sonrası sana kalmış.
Sólo tienes que ir se echar un vistazo Después tú decides...
Üzgünüm. Çok ama çok üzgünüm. Artık gerisi sana kalmış.
Y lo siento, lo siento muchísimo, ahora está en tus manos.
Vicdanımı rahatsız etse de, yargılamak sana kalmış.
¡ Te cabe a ti juzgar, si él pesará o no en mi conciencia!
İster konuş ister konuşma. Sana kalmış.
Habla con él, no hables con él, me da igual.
Ama onu bulmak sana kalmış.
SALIDAS Pero dónde encontrarlo depende de ti.
- Sana kalmış, gece yarısına kadar kaldım.
- Es tu problema, volví hasta medianoche.
Orası sana kalmış.
Es tu decisión.
Bu sana kalmış, evlat.
Eso depende de ti, hijo.
Bu sana kalmış.
Depende de ti.
Bu sana kalmış.
Es decisión tuya.
İnanıp inanmamak sana kalmış Baba ama,... Brooks içki içmekten başka şeylerle de ilgileniyor.
Lo creas o no, papi, Brooks, tiene otros intereses además de beber.
İnanıp inanmamak sana kalmış Baba ama,... Brooks içki içmekten başka şeylerle de ilgileniyor.
Créelo o no, papi Brooks tiene otros intereses además de la bebida.
Tercih sana kalmış.
Queda a tu elección.
Bu sana kalmış.
Estás solo en esta.
Bunu keşfetmek sana kalmış.
Eso es para que tú lo explores.
Onu gözetimin altına alıp almamak sana kalmış.
Depende de ti que esté o no bajo tu supervisión.
Sana kalmış Maggie.
Bueno, Maggie, está en ti.
- Sana kalmış.
- Es tu decisión.
Sana kalmış.
Es todo tuyo.
Bu sana kalmış.
Bueno, Eso depende de ti.
Orası sana kalmış, kızım.
La pelota está de tu lado, niña.
Bu sana kalmış.
- Eso depende de tí.
Bana yardım edersin yada etmezsin. Bu sana kalmış.
Puedes ayudarme o no, es tu decisión.
Çok isterim ama sana kalmış.
me encantaria, pero depende ti.
Ama bu tamamen sana kalmış.
Pero eso depende de ti por completo
Karar sana kalmış.
Depende de ti.
Ama onun hayatındaki rolün tamamen sana kalmış.
Pero tu rol en su vida es tu elección.
Ama bundan sonra nereye gideceğin sana kalmış Derrek.
Pero si hemos llegado hasta aquí ha sido por ti, Derek.
Sana kalmış.
A la hora que te guste.
Sana kalmış.
A la hora a la que vayas a recogerla.
Seçim yapmak sana kalmış.
Es tu decisión. Depende de ti.
Ama tamamen sana kalmış.
Pero depende completamente de ti.
Ben kapıyı açtım.Gerisi sana kalmış.
Yo abrí la puerta.Ahora es cosa tuya
Dava açıp açmamak tamamen sana kalmış bir şey.
Bueno, ya sea que decidas demandar o no es completamente tu decisión.
Artık her şey sana kalmış.
Mira, te acabo de pasar el balón.
Jan Di, bu tür bir kıyafeti sana miras kalmış bir şey gibi düşün.
Jan Di, considera este uniforme como una herencia.
Jan di, bu tür bir kıyafeti sana miras kalmış gibi düşün.
Jan Di, considera este uniforme como una herencia.
Sana mı kalmış, Lois?
¿ Qué te importa a ti, Lois?
Buna göre, sana otuzlarının sonunda hamile kalmış.
Según esto, te engendró cuando tenía treinta y tantos años.
Bunu ona söyle ya da söyleme. Bu tamamen sana kalmış.
Es decisión tuya.
Sana para yerine pasta vermeliyim. Para da bana kalmış olur.
Te pagare solo con pasteles así ahorrare algo de dinero.
Gerisi sana kalmış.
Ahora depende de ti.
Sana kalmış.
Depende de ti.
Sana yarım kalmış işleri bırakan adam gibi vurur muyum?
Acaso parezco un hombre que deja cabos sueltos?
İncil'in sana çarptığını biliyorum, ama bana nişan almış olması da büyük ihtimal Bir zamanlar şeytandan hamile kalmıştım Şeytan bizim ilkokulun maskotuydu ama yine de...
Sé que la Biblia te golpeó a ti pero hay una chance de que me estuviese apuntando a mí. Una vez me embaracé con el hijo del diablo. El diablo es la mascota del colegio local, pero aún así.
Bu sana kalmış, Dr.Torres.
Eso depende de ti, Dra Torres.
Sana kalmış!
¡ Tú decides!
- Bu konuda sana katılmıyorum. Sırf Alman Klaus yıl boyunca kayak yapmak istediği için Chamonix'e taşınmak zorunda kalmıştık, hatırlasana.
¿ Recuerdas cuando tuvimos que mudarnos a Chamonix porque Klaus el alemán quería esquiar todo el año?
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana ne yaptım 20
sana bir şey söyleyeyim 221
sana ne oldu böyle 91
sana inanıyorum 323
sana söylüyorum 711
sana diyorum 139
sana da iyi şanslar 18
sana bir şey söylemek istiyorum 85
sana bir şey vereceğim 40
sana ne yaptım 20
sana bir şey söyleyeyim 221