Sarışın mı translate Spanish
2,699 parallel translation
Sarışın mı?
¿ Rubia?
San Fran-Diego Havaalanı suit otelinin sahnesinde, milyonları olan doğal bir sarışınım.
Soy una multimillonaria rubia natural en el escenario de el San Fra- - San Diego Airport Suites Hotel.
Durumun farkında mısın bilmiyorum ama, yakın zamanda kötü bir ayrılık yaşadı, dışarıdan belli olmayabilir fakat şu an savunmasız bir durumda.
No sé si te has dado cuenta, pero acaba de atravesar un rompimiento difícil, y puede que no lo parezca pero ahora anda en un estado bastante vulnerable.
Dili dışarıda, nefes nefese bir kayanın arkasına saklanmış ve etrafı kokluyor. Sonra evimin, dolaplarımın kokusunu alıyor. Elbiselerimi karıştırıyor.
Escondidas detrás de su roca con la lengua fuera, jadeando, y entonces el está dentro, olfateando por mi casa, husmeando los armarios, manoseando mi ropa, husmeando las joyas, encontrando el collar de la abuela...
Bir ara benimle dışarı çıkar mısınız merak ediyorum Dr. Bailey.
Me preguntaba si querrías salir conmigo alguna vez, Dra. Bailey.
Aynı şeylere Mısırda'da rastlarsınız, yuvarlak diskler ve de dışarı doğru çıkan kanatları.
Y ocurre lo mismo en Egipto... donde se ven discos redondeado de los cuales surgen alas.
Ve dışarıda, güneş sisteminin dışında okyanusları olan uydular ve etrafında atmosferi olan uydular. Ben uyduların tarafındayım.
Pero en el sistema solar exterior, hay lunas con océanos dentro de ellas y lunas con atmósferas alrededor.
Bütün yapmaları gereken dışarıya çıkıp bakmaları ve anlayışımızın ortasında kocaman bir boşluğun olduğunu görmeleriydi.
Bastaba mirar hacia arriba para notar que había un inmenso vacío en nuestro conocimiento.
# Neredeyse ayak basacağım Dışarısı çok yakınımda #
Vi el mundo tan cerca, y estoy a mitad de camino en el
Dışarıda mısın?
¿ Estás afuera?
Şunu kısar mısın? Hayır.
- Josh, ¿ puedes bajar eso?
Sarışın, fena halde doğranmış geçen gece sağlık görevlilerinin buraya getirdiği kadın. Onu County'e ben yolladım.
La rubia, que estaba toda cortada, fue traída aquí la otra noche por los paramédicos.
Özürlerimi sunuyorum ama yerli halk dışarısını hallediyor o yüzden biz de işleri kısa ve kanlı tutalım.
Mis disculpas, pero los lugare – os est ‡ n terminando afuera, Deja tan s — lo hacer este corto y sangriento.
Farkında mısınız, Bay Hicks,... eğer hayalet dışarıda bir yerlerdeyse,... büyük bir tehlike altındasınız demektir.
Tenga en cuenta, sr. Hicks, que si el Fantasma está todavía ahí fuera, está vd. en un gran peligro.
Tuhaf biliyor musun, buradan bakınca tıpkı onunla ilk tanıştığımız hâline benziyorsun. Sarışın ve güzel.
Es curioso, pareces, con esta luz, eres como tu madre, la primera vez que la vi, rubia y bonita.
Kev? Dışarıda mısın?
Kev ¿ estás ahí?
Dışarı çıkacak mısın?
¿ Piensas tal vez en salir esta noche?
Bana sarılır mısın?
¿ Me darías un abrazo?
Rehber takımımızın dışarı İle bağlantısı yok
Sin contacto con nadie fuera de nuestro equipo Pathfinder.
Uyan! Milo, çizgi filmin sesini kısar mısın?
Milo, ¿ puedes bajar el volumen?
Işıkları kısar mısınız, lütfen?
¿ Quieren apagar las luces, por favor?
Bana sarılır mısın?
¿ Tan solo me abrazarías?
Arka taraftaki pilice bayıldım, sarışın olan.
Me gusta la chica de atrás, la rubia.
Kendime söz verdim, bu hayatın bana sağladığı tüm fırsatlara, sıkı sıkıya sarılacağım.
Y me prometí a mí mismo sacar lo mejor de cada oportunidad que la vida me brindara.
Sadece dışarıya çıkıp benimle bir saniye konuşamaz mısın?
¿ Podrías salir a hablar conmigo un segundo, por favor?
Satışımızın çoğunu telefonla yaparız ve kalan zamanda dışarıda bağlantı kurarız.
Hacemos casi todas las ventas por teléfono y luego hacemos contactos.
Kışın olsa asla dışarıda bırakmazdım.
No lo habría dejado allá afuera en invierno.
Gerçekten kapıyı sıkıca kapattım. Dışarı çıktığımda sıcak kalsın diye.
Cerré la puerta muy rápido al bajarme para que no perdiera el calor.
Katie, dışarıda mısın?
¿ Katie, estás ahí?
Bana sarılmayacak mısın?
¿ Me das un abrazo?
Dışarı çıkamaz mısın?
- ¿ Puedes salir?
Benim. Orda mısın? Yoksa dışarıda mısın?
Soy yo. ¿ Estás ahí?
Bana bir iyilik yapar mısın? Herkesi dışarıya çıkar.
Hazme un favor, saca a todos.
Arabadan dışarıya çıkar mısınız?
¿ les importa salir de la camioneta un momento?
- Sue? Dışarıda mısın?
¿ Estás ahí fuera?
Annem bize yıllardır yaşattığı acıyı ya da hayal kırıklığını kuru bir öpücük, aile yemeği ya da sarılarak telafi etmeye çalıştıkça kafama bir tane sıkasım geliyor.
Sabes, me gustaría dispararme en la cabeza cuando pienso en mamá intentando borrar años y años de dolor y decepción con un abrazo o un beso o con una maldita cena familiar.
"Tek gecelik kadınlardanım" tarzında değil de "uygunum, sarışınım" tarzında.
No en un estilo "dama de la noche", sino en un estilo "Oye, aquí estoy disponible y rubia".
Onları dışarı çıkarır mısınız?
Puedes salir de aquí?
Bahse varım bu adam o sarışın kızın babasıdır.
Apuesto a que es el padre de esa niña rubita.
Uzun süredir görmediğin babana sarılmayacak mısın?
¿ No tienes un abrazo para tu largamente desaparecido papá? ¿ No?
Ağır ol bakalım sarışın!
¡ Guau, ricitos de oro!
Cüzdanımı arabasında unuttuğumu fark ettim bu yüzden bu sabah ona gittim ve onu garajının önünde sarışın bir hizmetçiyle öpüşürken gördüm.
Me di cuenta de que me había dejado la cartera en su coche, así que fui a su casa esta mañana, y le vi parado en la entrada de su casa, besando a esa criada rubia.
Serena Van Der Woodsen ile iki yıldır çıkmadım ama bunların Marc Jacobs parçası ve hardal sarısında olduğunu öğrenmeden ayrılmadım.
Salí con Serena por dos años por lo tanto sé que esos son Marc Jacobs. Y son mostaza.
Mükemmel elbiseyi bulmaya o kadar odaklanmıştım ki, dışarısının buz gibi olduğunu farketmemişim.
Estaba tan concentrada en el atuendo perfecto que no me di cuenta que está helando.
Sarışını mı, yoksa kurdu mu?
¿ A la rubia o al lobo?
- Siyah ve altın sarısı! - Burası her zaman New Orleans barı mı?
Negro y oro siempre.
Jer, dışarıda mı diye benim için bakar mısın?
Jer, fíjate si está afuera.
Pierre, kardeşini dışarı çıkarır mısın?
- Pierre, ¿ puedes llevarlo afuera?
Dışarı çıkıp yardım çağırmalısın.
Tienes que salir y buscar ayuda.
Sen de başka sarışın, diken gibi saçlı kimse var mı?
¿ Ves a alguien más con el pelo rubio de punta?
Bunu yapabilecek tek şahıs da kapıdan dışarıya adımını attı.
Pero la única persona que puede hacer eso acaba de salir por la puerta.