Sen bırak translate Spanish
2,452 parallel translation
- Sen bırak!
- Suéltalo tú.
- Asıl sen bırak.
- No, suéltalo tú.
Sen bırak, ben hallederim.
No te preocupes. Me haré cargo.
- Sen bırak, ben toplarım.
- Está bien. Yo te los recogeré.
Sen bırak, ben yaparım.
Quédate. Yo terminaré.
~ Sen bırak cennetleri, yeryüzüne in. ~
Renunciar a los cielos, bajar a la tierra de nuevo.
- Sen bırakıp gittin.
Te fuiste.
Fahişe sen ölmeden seni simeyi bırakır.
La prostituta deja de joderte cuando estás muerto.
Bırak beni! Sen...
¡ Suéltame!
Sen bizi bırakıp kaçabileceğini mi sandın?
¿ Crees que puedes escapar de nosotros?
Bırak şunu. Bak, Karen, sen dayanıklısın.
Mira, Karen, tú tienes estabilidad, seguridad.
Sen şuraya bırak, ben daha sonra bakarım.
Ponlo ahí, lo revisaré luego.
Canım sen de bırak artık
Siempre que Yo no como eso... -.. Que lo negro.
Onu bana bırak sen.
Déjame eso a mí.
- Bırak sen Hadi kendini kovdurma - Sen anlatma v
Y te las arreglaste para que te despidieran.
Şey, o akşam ben babamı alıp, sinemaya geri döndüm ve çantalarımızı aldım, ve düşündüm ki eğer onu çadırına falan bir yere bırakırsam, sende bulursun ama önce bir kavanoza çarptım sonrada sen beni saç filesiyle yakaladın.
Hice que mi papá regresara al teatro y recogiera nuestras mochilas y pensé que podría dejarlas en tu carpa para que la encontraras ¡ y me tropecé con un tarro y luego me atrapaste con la red!
Ben seni bırakıp, arkadaşlarımla gitseydim sen ne hissederdin?
¿ Cómo te sentirías si yo te dejara para irme con mis amigos?
Sen de bırakıp gidiyorsun.
Me dejas solo.
Sen bu yumruklarla bırak Rikishi'yi, kimseyi yenemezsin!
¡ No serás capaz de vencer a Rikishi ni a nadie con esos golpes!
Hayatın stresini sen çekme, bırak onlar çeksin.
No te estreses. - ¡ Que lo hagan los demás!
- Bırak beni, sen babam değilsin!
¡ No eres mi padre!
Neden gitmiyorsun sen de? Baban gibi aileni bırak neden gitmiyorsun?
¿ Por qué no... te vas sin más, te marchas como tu padre?
Sen de biliyorsun bu bir çocukta derin yaralar bırakır Lutessa.
Y ya sabes las cicatrices que eso puede dejar en un niño, Lutessa.
Şimdi, bırakın da kafamı toparlayayım ve sen de çekil burnumun dibinden.
Déjame pensar... ¡ Fuera de mi camino!
Bence sen..,... beni bırak ve git.
Podrías irte.
- Bırak beni, annem değilsin sen!
¡ Aléjate de mi!
Dostum, sen beni bırak da Liv'e karşı bir şeyler hissettiğini kabul et.
Amigo, por qué no dejas de enfocarte en mí y solo admites... que sientes algo por Liv.
Parfümeri işini gerçek adamlara bırak sen.
Deja la perfumería para los hombres verdaderos.
Sen onu bırak, ben de Tyler'ı.
Déjala ir y soltaré a Tyler.
Epey düşündüm. Kişisel duygularımı bir kenara bırakırsak Damon bence Stefan'la sen Elena'yı korumak için her şeyi yaparsınız.
He estado pensando, dejando a un lado mis sentimientos, Damon creo que tú y Stefan harán todo lo posible para proteger a Elena.
Bırak gitsin! Sen de.
¡ Suéltala ahora mismo, y tú también!
Sen, şunun beynini dağıtmadan önce kafasının içine girmem için bana zaman tanı. Bırak da federaller ne biliyormuş bir öğrenivereyim.
dejame recojer su cerebro antes de que le revientes la cabeza dejame saber lo que los federales saben sobre mi.
Sen yere bırak, sen de tezgahın üstüne.
Deje las suyas en el suelo, las suyas ahí en el mostrador.
Hayatını bırakırsın ama hâlâ nefes alıp, yürüyüp konuşursun ama bu gerçekten sen değilsindir.
Te sales de tu vida, y aún así caminas, respiras, y hablas, pero no eres realmente tú mismo.
Sen nasıl istersen öyle olsun. Bırakıyorum.
Hazlo de la forma que quieras, puta diva.
Sen onu bana bırak. Elimde Gutierrez'in bilgisayarı var.
Déjame hacer mi trabajo Tenemos el equipo de Gutiérrez
Bu işi sen bana bırak Mildred.
Déjamelo a mí, Mildred.
- Bize bırak sen.
- Déjanos manejar esto.
Bırak beni. Sen!
Está todo bien.
- Sen de mi grubu bırakıyorsun?
¿ También dejas el grupo?
Anne bırak sen onu. Ben konuşurum onunla.
Madre, déjame hablar con él.
Bak, arkadaşlığımızı bir kenara bırakırsak, sen bu şirketin çok değerli bir parçasısın.
Mira, amista aparte, eres muy valioso para la compañía y si tuviera el dinero.
Sen ne zaman ters davranmayı bırakırsan.
Quizás cuando deje de hacerse el arisco.
Sen ne zaman istenmesi zoru oynamayı bırakırsan.
Quizás cuando deje de hacerse el arisco.
Sen onlara Jack'i desteklemelerini söyle gerisini bana bırak.
Ahora los tiene para ayudar a Jack, el resto déjemelo a mi.
Ve sen hâlâ beni evime bırakıyorsun.
Y tú eres todavía un niño.
- Seni seviyorum. - Sen beni bırakıp gittin.
Me abandonaste.
Gel sen bu işin peşini bırak.
Déjalo estar.
Sen bıçağı ve silahı bırak, ben de... Seni kör edeceğini düşünmüştüm.
Tiras el cuchillo y el arma y yo voy... Esperaba que eso te cegara.
Sen bırak demiştin.
¿ Por qué está corriendo?
Ben seni sağ bırakırsam sen onları öldürebilirsin. Maddy...
Sólo podrás matarlos si yo te dejo vivir.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakmam 34
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakmam 34
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60