Uyar mı translate Spanish
3,651 parallel translation
Sana da uyar mı?
¿ Entras?
Sana uysa bile bana uyar mıydı emin değilim zaten.
No sé si me agradaría la idea aunque a ti sí.
- Sana uyar mı?
- ¿ Te parece bien?
Sana uyar mı?
¿ Te parece bien?
Sekiz gibi, Japon yemeği. Uyar mı? Müsaitim.
¿ En el Nobu, sobre las ocho? Sigo libre.
Sana uyar mı?
¿ Estás bien con eso?
Burada kurbağa bacağı ve salyangoz var. Uyar mı?
Aquí son las ancas de rana y los caracoles. ¿ Quieres?
Neyse. Bence yayınlanması annene uyar mı diye bir sor.
En fin, deberías asegurarte que a tu mamá le parece bien, si vas a publicarlo.
Burası dövüş kulübü falan mı? Tamam bana uyar.
- ¿ Esto es una especie de club de lucha?
Bu son uyarımızdır.
Esta es la última advertencia.
Müvekkilim uyarımı dikkate alarak hiçbir sorunuza cevap vermeyecek.
Según mi consejo, mi cliente no va a responder a nada.
Uyarırsak onları korumak zorunda kalırız ve o kadar kaynağımız yok.
Si advertimos tenemos que protegerlas y no tenemos los recursos.
Erian kardeş hep bizim uyarıldığımızı söylerdi bazı alametler varmış bütün insanlar günah işlediler, ve şimdi tüm bu ölümler...
Hermano Erian repitió una y otra vez se aconseja, los augurios estaban allí, la gente se revolcaban en el pecado y que la muerte le puede pasar a nosotros.
Emirlere uyarım.
Yo sigo órdenes.
İşte açıkladığım takip kartları ve uyarılara dikkat et.
Hay cartas de seguimiento, que explican... Y los avisos para las limpiezas.
Sanırım havadan dolayı uyarı yazısını görmemişsin.
Supongo que no viste el letrero, debido a la lluvia.
Sadece emirlere uyarım.
Solo sigo órdenes.
İkinci takımı uyarın!
Adviértanle al segundo equipo!
- Bu size son uyarımız!
- Esta es la última advertencia.
Ben emirlere uyarım.
Yo sigo las órdenes.
Bu size son uyarımız.
Es su última oportunidad para obedecer.
Sana uyar sanırım.
Creo que te van a servir.
O bir uyarı atışıydı, arkadaşlarımın önünde bana yaptıkların beni küçük düşürüyordu.
Este tiro fue pensado como un disparo de advertencia, porque todo lo que sigues haciendo es avergonzarme frente a mis malditos amigos.
Muhtemelen bir uyarıyla yırtarım.
Probablemente me salga con un aviso.
Annemin tüm tariflerine uyarım.
Puedo seguir las recetas de mamá.
Sistem uyarısı mı, ne demiştin?
Perdona, has dicho algo sobre un aviso.
Çünkü her ikisine de uyarım.
Porque puedo ser de ambas formas. Yo...
Uyarıyı okumadın mı?
¿ No leíste la noticia?
Bir NASA mühendisi tarafından gizlice uyarılan bir astronot arkadaşım aracılığıyla contayı duydum.
Supe de los anillos "O" por un astronauta amigo mío que le avisó, en secreto, un ingeniero de la NASA.
Sarı kantaron, vücuttaki maddelerin atımını hızlandıran sitokrom enziminin güçlü bir uyarıcısıdır.
La hierba de San Juan es un inductor poderoso de una enzima citocromo que puede acelerar la eliminación de ciertas drogas del cuerpo.
Ben emirlere uyarım, Dr. Sweets, on emirin hepsine.
Obedezco los mandamientos, Sr. Sweets, los diez.
Pekâlâ, ama bilmelisiniz ki size söylememem konusunda uyarıldım.
Vale, pero tenéis que saber que he sido amenazada para que no os lo contara.
Size uyarıldığımı söylemiştim. T'yi ele verdiğimde "A" üçlümden birini alacaktı.
Si me rajaba con "T", "A" iba a llevarse a una de mis tres.
Umarım tenine uyar.
Espero que esté bien.
Bu uyarıyı anlayışla karşıladım.
Le agradecería la advertencia.
- Seni uyarıyorum, kalbini kıracağım.
Te lo advierto, te romperé el corazón. Ya está roto.
Sadece... Biraz desteğe ihtiyacım vardı ben de arkadaşımdan reçeteli uyarıcı satın aldım.
Necesitaba un empujón, y le compré a un amigo estimulantes sin receta.
Yolculuklarımdan birinde yolumun üzerinde tren yolunun hemen yakınında kamp kurmuş saldırgan bir kabile olduğu konusunda uyarıldım.
En uno de estos viajes, se me advirtió que una tribu enojada había acampado a corta distancia del camino.
Bu son uyarım!
¡ Última advertencia!
Seni uyarıyorum... Silahım var.
Te advierto... que estoy armada.
Bir ant içtiğimde ona namusum pahasına uyarım.
Y cuando tomo un juramento, lo respeto.
Sana hiç bir uyarıda bulunmamıştım.
No te mandé exactamente un aviso.
Seni uyarıyorum, beni kendi mekanım olan Sığınak'tan alıkoyabilecek kişiye karşı bir merhamet olmayacaktır!
¡ Te lo advierto, no habrá piedad para alguien tan tonto como para secuestrarme en mi propio lugar de Santuario!
- Sanırım bana uyar. - Öyle mi?
Creo que podría ser.
- Bu seferlik bir uyarıyla bırakacağım.
Esta vez lo dejaré ir con una advertencia. Gracias.
Anlaşılan arkadaşın uyarılarımı dikkate almamış.
Pero... suena como si tu amigo no hizo caso de mi advertencia.
Bir ikaz. Karım tarafından artık yaşamayan bir adama yapılmış bir uyarı.
Una advertencia, entregada por mi amada esposa a un hombre que ya no existe.
Ancak kimyasal kullanmıyorum,... sanırım bunu demekle kimyasal uyarıcıları kasdettiğinizi sanıyorum,... o nedenle bununla ilgili olarak suçluluk hissetmem mümkün değil.
Pero no uso químicos, que me imagino son estimulantes químicos así que sería imposible sentirme culpable por eso.
Benim de karnım var, dokunabilirsin ama seni uyarıyorum. Çok gıdıklanırım ve tıraşlıyım.
Yo tengo una barriga también, y puedes tocarla, pero te advierto... tengo muchas cosquillas... y estoy depilado.
- Umarım sana uyar.
- Espero que no te importe.
Umarım sana uyar.
Espero que no te moleste.