Uzak mı translate Spanish
5,367 parallel translation
- Evet, sence yeterince uzak mı?
Sí, creo que es bastante lejos? Sí.
# Uzak mı uzak bir tepede
# En una colina lejana
- Buraya uzak mı?
- ¿ Lejos de aquí?
- Üniversiteden uzak mı?
- ¿ Está lejos de la universidad?
Buna alındım şimdi Senin de bildiğin gibi onunla her konuda rekabetten uzak durmak için samimi şekilde çok çaba sarfettim.
Tú me enseñaste a enfrentarme a todos los desafíos.
Birbirimizden olabildiğince uzak durmaya hakkımız var.
Nos merecemos estar tan separados como sea posible.
Uzak dur bakalım, küçük aptal.
- ¡ Aléjate de eso, maldita sea!
O benim karım, tamam aldı, uzak adım.
Tomó mi esposa, bien, alejarse.
Sen benim çocuklarımın babasısın, ama bir şey senin uzak durmana sebep oluyor.
Usted es el padre de mis hijos, pero en cambio, eres la razón que vuelvas.
- Pelerinimden uzak dur yoksa seni dilim dilim doğrarım!
¡ Aléjate de mí capa o te cortaré en miles de pedacitos!
Öyleyse neyi seçersin her şeyin ters gittiği gözden uzak, güvende kendin olmayı mı yoksa her şeyin harika olduğu ama asla ait olamayacağını bildiğin bir yeri mi?
Yo no lo sé Entonces, ¿ qué puedo escoger? ♪ ♪ ¿ Donde estás segura, Oculta, eres tú misma ♪
Krallığımızın uzak bölgesinde bir deprem oldu.
Fue solo un terremoto en un rincón lejano de nuestro reino.
Seni uzak tutmaya çalıştım, Cam.
Traté de mantener fuera de esto, Cam.
Çin ne kadar uzak hiçbir fikrin var mı? - Evet.
¿ Sabes lo lejos que está China?
... uzak yerlere ulaşım zorlaşacak.
será intermitente en el transcurso de la tormenta.
Eğer yoluma devam edeceksem, bütün bunlardan uzak durmam gerek, tamam mı?
Entiende. Necesito alejarme de todo esto.
Bu bok herifi çocuklarımızdan ve ailelerimizden uzak tutmak için elimden gelen her şeyi yapardım.
Haría lo que tuviera que hacer para mantener a ese plasta de mierda, lejos de nuestros hijos y familias.
Geldiğin yer uzak mı?
- ¿ Has viajado mucho?
Büyüden ne kadar uzak olsa da bizim yaptığımız şeylerin, medyumların yaptıklarından pek de farkı yoktur biz ölüleri diriltmek için biraz farklı bir yöntem kullanıyoruz.
Y en lo que a magia se refiere realmente no difiere de lo que hace un médium, salvo que empleamos un método ligeramente distinto para levantar a los muertos.
Beladan uzak durmak daha mantıklı olmaz mı sence de?
Te conviene desaparecer un tiempo. ¿ No te parece?
Yanlış adamları uzak tutun. Ne demek istediğimi anladınız mı?
Mantener fuera del elemento equivocado, Si sabes a lo que me refiero.
Daniel asteroit bölgelerinden uzak durmamıza yarayabilecek, gerçekten harikulade yörüngelerin çizili olduğu bir takım çizelgeler hazırlamış.
Es decir, son realmente extraordinarias mostrando las trayectorias y la forma de evitar los grupos de asteroides.
- Uzak duracağım.
- ¡ Abstinencia!
Çocuklarımızı okula gönderdiğimizde onları hasta edecek kirli sulardan uzak durmalarını bekliyoruz ama onları hasta edecek havayı solumamalarını beklemediğimiz gibi onları hasta edecek yemeklerden uzak durmalarını da beklemiyoruz.
Cuando liberamos a nuestros hijos al cuidado de las escuelas, esperamos que ellos no vayan a beber agua insalubre que les haría mal. No esperamos que respiran aire que no es seguro y ¡ es haría mal. Y no debemos esperar que ellos coman alimentos insalubres que les haga mal.
Aynen öyle, tamam mı? O yüzden, ikiniz de korkutucu şeylerden uzak durun.
Ahí lo tienes, así que ¿ por qué ustedes dos... no se alejan de las cosas de terror?
Bir sürü hoş olmayan şey demek ve kendimi bundan uzak tutacağım.
Significa muchas cosas desagradables, que guardaré para mí.
Sadece yakın bir zamanda aşık olmayacağım ya da uzak.
Solo no voy a permitirme enamorarme... en un futuro próximo, o el futuro lejano.
Hayatım şu an mükemmel olmayabilir ya da mükemmelikten gerçekten çok çok uzak olabilir ama acı çekmektense duygusuz olmayı tercih ederim.
Mi vida puede no ser perfecta en este momento, o realmente muy, muy lejos de ser perfecta, pero prefiero estar entumecido a ser herido.
Etrafındaki herkesi senden uzak tutacağım
Voy a continuar aislándote de los demás.
Bölgesinden uzak dur ve biraz büyü amına koyayım!
Fuera de sus calles, y madure, ¿ sí?
Uzak durmaya çalıştığım 40 eyaletten oluşan bir listem var.
Tengo una lista de 40 estados que trato de evitar.
Tanrım! Orası çok uzak. Bu gece iyi uyuyacaksınız.
Caray, una buena caminata, esta noche dormirá bien.
Ondan uzak dur anladın mı?
Mantente jodidamente alejado de ella.
Onu bu işten uzak tutacağım.
Lo tengo cubierto.
Bu parayla ağaç eve güvenlik sistemi taktırıp hepinizi oradan uzak tutacağım.
Usaré el dinero para poner un sistema de seguridad en la casa del árbol, para que ninguno de ustedes entre.
Adil olmak istiyorum, "Gurur ve Önyargı" dan uzak umarım kinayemi hoş görürsünüz.
Pero quiero ser justo, y actuar sin orgullo ni prejuicios, si me perdonas la referencia...
ne kadar çabuk ortak bir görüş birliğine sahip olursak, umuyorum ki bu olacak, o zaman bu sıkıcı ve yorucu kuru ve kötü tartışmalardan uzak kalacağım, o zaman öğrencilerin genellikle en düşük notlar aldıkları okuldaki bu dersten geçme fırsatınız olacak.
Cuando lleguemos a un consenso unánime, que espero que lo tengamos, me ahorrare el tedioso deber de pasar por antiguos y banales argumentos y ustedes pasarán la sección del curso en la que los estudiantes siempre reciben las notas más bajas del semestre.
bu arada ben gözlerimi senden uzak tutmaya çalışacağım ve umuyorum ki bu güzel kafanın içinde bir beyin vardı.
Yo solo intentaba... No poner mis ojos en ti, y anhelaba que hubiera algo de cerebro en esa cabeza.
Buraya Uzak Doğu'dan gelmiş çalışkan dostlarımıza karşı... biraz ırkçılık yapmak gibi oluyor, değil mi çocuklar?
Eso es un poco racista para con nuestros amigos los trabajadores del Lejano Oriente, ¿ verdad?
Anna, seni tehlikeden uzak tutacağım.
Anna, te pondré fuera de peligro.
# Gel, her engeli uzak tutalım. #
"Ven, mantente alejada de las ambiciones..."
Ben beş yaşındayken uzak bir mesafede bir müzik duyduğumu hatırlıyorum. Müziğe doğru emeklemeye başladım.
Puedo recordar cuando tenía cinco años, y escuchar esta música a la distancia arrastrándome hacia ella.
Bu seni beladan uzak tutacak mı?
¿ Le mantendrá esto alejado de los líos?
Şişkolardan mı hoşlanırsın? - Uzak dur!
¿ Te gustan las chicas gordas?
Hayır, o zaman kime dikkat edeceğimizi ve Silver'ı kimden uzak tutacağımızı görmüş oluruz.
No, porque así al menos sabremos a quién vigilar y a quién mantener alejado de Silver.
Hop, hop, hop. Balondan uzak durun hanımefendi, tamam mı?
Aléjese del globo, señora, ¿ de acuerdo?
Güzel, eğer görürsen, ondan uzak durman lazım.
Bueno, si ven uno, deben permanecer alejadas de ellos.
- Evet, bakalım bu sefer beladan ne kadar uzak durabileceksin.
- Sí, bueno... veamos cuánto tiempo pasas sin meterte en problemas.
- Çok uzak mı?
¿ Está lejos?
Oranın ne kadar uzak olduğu hakkında bir fikrin var mı?
¿ Tienes alguna idea de lo lejos que está?
Yani sen odun işinden uzak dur ben de senin kum havuzundan uzak durayım.
Así que permanece al margen del negocio de la madera... y yo me quedaré fuera de tu cajón de arena.