English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ V ] / Ver onu

Ver onu translate Spanish

11,903 parallel translation
- Hayır, hayır, hayır, ver onu bana.
- ¿ Qué tienes ahí? - No. No, no, no, no.
Hemen ver onu bana.
Tienes que dármelo enseguida.
- Ver onu bana.
- Dámelo ya.
- Ver onu bana.
- Dámelo.
Ver onu bana!
Wang.
Ver onu bana! Seninle bir taksiye biner miyim sanıyorsun?
Dame eso. ¿ De verdad crees que me voy a meter en un taxi contigo?
Geri ver onu.
Devuélvemelo.
Geri ver onu bana!
Devuélvemelo.
Boş ver onu.
Ignóralo.
Eph, onu bana ver.
¿ Eph? Entrégamelo.
Bana bir hediye getirmiş ve onu açtığımda yüzümün ifadesini görmek için bekleyememiş.
Bueno, me compró un regalo y no podía esperar a ver mi cara cuando lo abriera.
- Ver onu bana.
Dámelo.
Çağırıır çağırmaz onu Max'in midecisine göstermeye götüreceğim.
Lo voy a llevar a ver al especialista de Max tan pronto como ella lo haga entrar.
... sertliğini hissetti. ... açık ağzında dilinin ucunu gördü. ... ağzının derinine aldı onu.
Sintió su presión sobre él... ver la punta de su lengua en su boca abierta... se lo llevó muy dentro de su boca, más duro, los senos golpeaban la ventanilla del auto,
Ayrıca n'olur Tanrım her neredeyse James'in oğluna göz kulak ol ve James'in onu tekrar görmesine izin var çünkü harika bir baba olacağına eminim onun.
Y por favor, por favor, Dios... por favor cuida del hijo de James, esté donde esté. Y por favor haz que James lo vuelva a ver... porque sé que será un padre increíble.
Bana ihtiyacım olan kanıtı ver, ben de onu, kendi Piron girişimini kullanarak Guantanamo'ya postalayayım.
Usted me da la evidencia que necesito y voy a usar mucho gusto iniciativa propia Piron a Guantánamo el culo.
Onu izleyeceğim ama kararlarıma güvenmen gerekiyor.
Voy a ver hacia fuera para ella, pero vas a tener a confiar en mi discreción.
Çocuğunu görmeyi istediği için onu suçlamıyorum.
Bueno, no la culpo por querer ver a su hijo.
Piron doktorları onu özel yapan şeyin ne olduğunu öğrenmek için deney hayvanı gibi kesmek istiyorlar.
Los doctores de Piron quieren abrirlo como a un conejillo de Indias, ver qué lo hace tan especial.
Ve bu yüzü gördükten sonra, onu yabancılar tarafından yenilmek üzere bırakamazdım.
Y después de ver esa cara, Solo no pude irme y dejarlo allí para que un estraño se lo coma.
Sizin Dr. Foley'e gitme nedeniniz neydi? Onu Dr. Foley'e göndermek... yapabileceğiniz en iyi şeydi..
¿ Es por eso por lo que le envió a ver al Dr. Foley? Enviarle a ver al Dr. Foley es lo mejor que pudo haber hecho por él.
Onu orda görmek zor.
Era difícil de ver.
Sizin nehrinizde yüzermiş. Onu cinayetle bir ilgisi olduğunu... ima etmek bile çok kötü bir şey.
Es indignante que incluso sugiera que este hombre tiene algo que ver con el asesinato.
Anjana, lütfen onu bana ver.
Ni siquiera llamarle.
- Onu bir daha görmedim.
Nunca la volví a ver.
7 yaşında gördüm onu.
Ver eso con siete años.
- Evet, aslında ben de onu kontrol etmeye geldim. - Ben de gelebilir miyim?
Sí, de hecho voy a ver cómo está ahora.
Bunu yapmak zorunda değilsiniz... hata yapıyorsunuz... onu dinlemeyin! - Bunu neden yapıyorsun... izin ver de dışarı çıkayım.
¡ No lo escuchen! ¿ Por qué estás haciendo esto?
Onu kontrol etmeye gidiyorum.
Voy a ver como está.
Ver onu bana!
Dámela.
Ver onu bana!
Dámela
Sadece onu görmedim de... Ölümünü de izledim. Kendi kızımın.
Y no solo tuve que verla, sino que tuve que ver que la mataran... a mi propia hija.
Sesini geri vermeme izin ver böylece onu son bir kez duyabilirim.
Déjame devolverte tu voz para que pueda escucharla una vez más.
Sesini geri vermeme izin ver böylece onu son bir kez duyabilirim.
Permíteme devolverte tu voz para poder escucharla una última vez.
Onu geri ver.
Vuelve a enchufarla.
Doktor gittikten sonra, ilk onu düşündüm, Babasının ölümünü görmek zaten rahatsız olan zihnini nasıl etkilemişti.
Después de que el médico se fuera, pensaba en ella, en los efectos que tendría ver morir a su padre con su mente ya perturbada.
Onu bul ve şu tohumları ver.
Encuéntrala y dale estas semillas.
"Onu, bana ver!"?
"Darme bien bueno".
Lütfen onu geri ver..
Devuélvemela, por favor.
Ver onu bana.
Dámela.
- Gidersek onu bir daha asla göremezsin.
Si nos vamos, nunca la podrán ver de nuevo.
Neyse boş ver sen onu, sen nasılsın?
No importa. ¿ Pero cómo has estado?
- Sen onu boş ver, bu neden burada?
No importa lo que estoy haciendo. ¿ Por qué está esto aquí?
Caddeden aşağı koştum, dizlerimin üstüne çöktüm, dizimin üstüne aldım onu, dudaklarının biraz oynadığını görüyordum, konuşmak istedim, "Hadi, Steven, iyisin?"
Corrí por la calle, se arrodilló sobre mis rodillas, y lo puso en mi regazo, y yo estaba sólo ver sus labios moverse un poco, y quiero hablar, así que estoy, como, "Vamos, Steven, ¿ estás bien?"
Onun yeteneğinin ne denli inanılmaz olduğunu görebilirdiniz, onu yakından izlemek mükemmeldi, İngiltere'nin sahip olduğu en büyük oyuncudan birşeyler öğrenmek.
Se podía ver el talento era increíble, y fue genial para ver de cerca y tratar de aprender del mejor jugador que Inglaterra ha tenido.
Uyuşturulmuşlar, onu kontrol et.
Los han drogado. Mira a ver él.
Geri dönmeyi cidden düşünüyorsanız riskler konusunda ve Dr. Saroyan'a karşı dürüst olmalısınız. Onu bir daha görmezseniz en azından yalan söylemediğinizi bilirsiniz.
Si va en serio lo de volver, necesita ser honesto sobre los riesgos, y con la Dra. Saroyan, así si no la vuelve a ver más, al menos sabrá que no le mintió a ella.
Bunu yapanı bulmanızı ve onu öldürmenizi istiyorum.
Enviaré una foto de la huella a Eric... a ver si coincide con la de nuestro Hombre gris.
Onu ve yaşamını görmek istedim.
Quería verla y ver su vida.
Korkarım onu bir daha görmeyeceğiz.
Me temo que no la volveremos a ver.
Bu adamı saraydan kovdum. Onu tekrar görmek istemiyordum.
Desterré a este hombre de la corte, deseando no volverlo a ver otra vez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]