Yapman gereken tek şey translate Spanish
635 parallel translation
- Yapman gereken tek şey var
Hay algo que debería hacer.
Yapman gereken tek şey ateş etmek.
No tienes mas que disparar.
Yapman gereken tek şey, şuradaki vidayı açman.
Esto es todo lo que tienes que hacer. Sólo aflojar esta tuerca de aqui.
Annemle, yapman gereken tek şey kendini aptal durumuna düşürmekten korkmamak.
Con mama, lo que te hace falta es no tener miedo de hacer el tonto.
Yapman gereken tek şey... uyuyup, dinlenmek.
Sólo debes volver a dormir y descansar.
Yapman gereken tek şey, etraftaki işlere yardımcı olmak.
Lo único que tiene que hacer es echar una mano por aquí.
- Saçmalama! Yapman gereken tek şey bunu başından böyle geçirmek ve iyice sıkmak, işte böyle. Balıklara kement atılmaz.
No seas tonto, no puedes coger un pez con lazo.
Yapman gereken tek şey bu.
Sólo tienes que hacer esto.
Senin yapman gereken tek şey odasına girmek.
Usted solo tiene que entrar en su cuarto.
Yapman gereken tek şey düğmeyi...
Apretar el botón...
Yapman gereken tek şey adamına, yani şef garson Louis'ye talimat vermek.
Sólo tiene que decírselo a su compañero, el jefe de camareros, Louis.
Yapman gereken tek şey bu.
Es todo lo que tienes que hacer.
İlerlemek için yapman gereken tek şey aklını kullanmak.
¿ Has visto lo poco que cuesta estar bien? Basta con un poco cabeza.
Yapman gereken tek şey bir şişe açacağı gibi düşünmek.
No necesito ser un adivino para saber lo que iba a hacer.
Yapman gereken tek şey ilan vermek mi dedin?
¿ Has dicho que lo único que hay que hacer es poner un anuncio?
Yapman gereken tek şey, içeri girdiklerinde çalıştırmak... -... ve çıktıklarında kapatmak.
Conéctalo cuando entren y páralo cuando salgan.
Şimdi yapman gereken tek şey, adamı bulup öldürmek, sonra da İngilizlere onun Krasnevin olduğunu söylersin.
Todo lo que tienes que hacer es encontrar al hombre y matarlo y luego presentarlo a los británicos como Krasnevin.
Seni ABD'ye gönderme emri çıkaracağız ve karşılığında bizim için yapman gereken tek şey var.
Daremos órdenes de que le manden de vuelta a EE UU, pero a cambio deberá hacer algo por nosotros.
Yapman gereken tek şey tövbe edip Tanrı'dan bağışlanma dilemek.
Ya me arrepentí.
Yapman gereken tek şey kitabı bana vermek ve arkadaşlarının kasabada söyledikleri hikâyelere kulak asmamak. Böylece bu dünyada istediğin her şeye sahip olabilirsin.
Todo lo que tiene que hacer es darme el libro... y desacreditar toda historia que sus amigos cuenten en el pueblo,... y podrá usted tener todo lo que desee de este mundo.
Yapman gereken tek şey, cesur olmak kaçıp gitmek değil.
No me explico cómo está sucediendo algo que no debe de suceder... -... y que uno se tenga que escapar.
Yapman gereken tek şey, komik bir espriyle başlamak. Onları güldürdükten sonra hemen para konusuna gir.
Lo único que tienes que hacer es abrir con una broma, algo gracioso... y cuando los tengas riéndose, les pides dinero.
Yapman gereken tek şey meyveleri alıp, onları tezgah'ta satmak olacak.
Solo tendrás que comprar la fruta. y yo la venderé en el puesto.
Yapman gereken tek şey istemekti.
Sólo debía pedírmelo.
Yapman gereken tek şey itmek.
Todo lo que tiene que hacer es empujar.
Yapman gereken tek şey, J.B. Parker'ın şampiyon atını... J.B. Parker'ın şampiyon binicisini ve J.B. Parker'ın şampiyon mizacını yenmek.
sólo tienes que vencer al caballo campeón de J.B. Parker, y al jinete campeón de J.B. Parker, y a la actitud de campeón de J.B. Parker.
Neden? Yapman gereken tek şey bir emir yazıp imzalamak.
Todo lo que tendrías que hacer es firmar una orden.
Yapman gereken tek şey şu aptalın itirafnamesini polise götürmek.
Lo que deberías hacer es entregar la confesión a la policía y dejarla que se pudra en la cárcel.
Yapman gereken tek şey sadece belinden itmek.
No tengo más que... Flexiónalo así. Es un reflejo inmediato.
Çok basit. Yapman gereken tek şey doğru olanı bulmak. Çok kolay bir şey!
Solo tienes que encontrar al de verdad, eso esta hecho.
Yapman gereken tek şey nehir boyunca 3 km yürümek ve sonra akıntıya karşı 15 km daha yüzmek.
Sólo hay que caminar tres kilómetros hasta el río y nadar río arriba otros quince.
Yapman gereken tek şey o gücü bulmak.
Todo lo que tienes que hacer es colocarte a su alcance.
Tek yapman gereken şey bir leydi gibi davranmak.
Lo único que debes hacer es portarte como una dama.
Senin yapman gereken bir tek şey var, o da onu gözden düşürmek, onun bir yalancı olduğunu kanıtlamak.
Sólo le queda una cosa. Desacredítela, pruebe que es una mentirosa.
Bu işle ilgilenmemi istiyorsan yapman gereken tek bir şey var.
Bien, si me quiere en esto, sólo tiene que hacer una cosa.
Yapman gereken tek şey elini cebime uzatıp onu almak.
Tendrá su ticket.
Tek yapman gereken şey başını sallamak.
Sólo tienes que inclinar la cabeza.
Geriye yapman gereken tek bir şey kaldı.
Te han juzgado y te han absuelto. Sólo puedes hacer una cosa.
Tek yapman gereken... şey...
Todo lo que necesitas hacer es...
Yapman gereken tek şey ona daha tehlikeli görevler vermek.
O'Mara no tiene miedo de enfrentar las cosas.
Yapmanız gereken tek şey çenenizi tutmak.
sólo deben mantener la boca cerrada.
Yapmanız gereken tek şey kolu çekmek.
Todo lo que tienes que hacer es tirar de la palanca.
Yapmanız gereken tek şey bu tarafa ilerlemek.
Lo único que tenéis que hacer es caminar hacia aquí.
Tek yapman gereken şey babana seni istediğimi söylemen, yani, bir rehber olarak.
Sólo tienes que decirle a tu padre que me haces falta, quiero decir como guía.
Yapmanız gereken tek şey sizden istenilenleri yapamamaktır.
Todos que usted tiene que hacer es no escuchar.
Yapmanız gereken tek şey 15 cent veya daha fazla paralık cömert bağışınızı... buradaki bayana vermek.
No tienen más que echar un donativo de 15 centavos o más en la bolsa de esta jovencita.
Yapmanız gereken tek şey, buradan çıkıp hemen sessizce ailenizin yanına gitmek.
Todo Io que tiene que hacer es ponerse de pie ahora mismo calladamente e irse a su casa con su familia.
Yapmanız gereken tek şey, onu biraz yaşlandırmak, şurada alt tarafta onu biraz sıkılaştır, burnu daha büyüktü, gözlük... çıkmış.
Sólo hágale un poco más viejo. Si su nariz fuese más grande... y las gafas... ¡ y es él!
Tek yapmanız gereken şey benimle işbirliği yapmak.
Todo lo que tienen que hacer es cooperar conmigo.
Tek yapmanız gereken şey günde üç defa bir tepsi hazırlayıp onun odasındaki masanın üzerine bırakıvermek.
Y lo único que tienen que hacer es prepararle la comida tres veces al día y dejarla sobre la mesa... en su sala.
Adi herif. Yapmanız gereken tek şey şuraya imza atmak. Oradaki ahlaksız insanları görüyorsunuz.
Cabrones... todo lo que tiene que hacer es firmar aquí... ahí delante hay un grupo de charlatanes inmorales.
yapman gereken 22
yapman gerekeni yap 39
yapman gerekeni biliyorsun 25
yapman gerekeni yaptın 18
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapman gerekeni yap 39
yapman gerekeni biliyorsun 25
yapman gerekeni yaptın 18
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma bunu 151
yapmam 83
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundayım 47
yapma bunu 151
yapmam 83
yapma be 35
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69