Yarın mı translate Spanish
22,537 parallel translation
- Yarın mı Hayır tatlım.
- ¿ Mañana? - Sí. No, amor.
Yarın mı?
Mañana.
Yarın mı?
¿ Mañana?
Yarın olduğuna göre, 15 dakika içinde seni arayacağım.
Como ya es mañana, te llamo en 15 minutos.
Yarın Alvarez'le görüşecekmişsiniz sanırım.
Entiendo que vas a ver a Álvarez mañana.
- Yarın öbür tarafa mı geçiyorsun?
- ¿ Mañana es tu tránsito?
Minibarın yarısını yuvarladığım hâlde söyleyebiliyorum bunları.
Y eso es con medio minibar encima.
Elimde dilenci kâsesi, çalıların arasında gizlenmiş biraz paralı birini görsem üstüne atlamaya hazır vaziyette bekliyorum sense yarım milyon doları ahmakça bir iş için ateşe atmaya...
Me oculto en los arbustos con mi canasta para pedirle a cualquiera que tenga dinero y tú estás lista para quemar medio millón de dólares en un tonto...
Yarın iki televizyon programına konuk olacağım ardından bir radyo programı.
RESTAURANTE GOLD STONE NOODLE Dos apariciones en TV, lo de la radio, y termino en Illinois.
Ona söylemem gereken şeylerden biri de annesinin iki yıllık kocasının her şeyin yarısını alabileceğiydi. O zamanlar onu tanımıyordum.
Una de las cosas que tuve que decirle fue que el esposo de su mamá con el que estuvo dos años casada podría recibir la mitad de todo.
Yarın ilk iş senin için yiyecek bulmaya çalışacağım, tamam mı?
Mañana trataré de encontrar algo de comida para ti. Será lo primero, ¿ de acuerdo?
Yarın ise işe koyulacağım.
Mañana voy a volver al trabajo.
Sana anlattıklarımın yarısını anlamıyorum bile.
No entiendo la mitad de lo que te estoy diciendo.
- Bu davada tam anlamıyla saatle yarıştığımızın farkında mısınız?
- ¿ Se da cuenta que el reloj no se detiene en este caso, literalmente?
- CatCo konuşmasını yarına bırakalım.
Dejemos las charlas sobre CatCo para mañana.
Maddie'yle arayı kapatırım diye düşünmüştüm. Yarın müsait mi?
Esperaba poder ver a Maddie, ya sabes, ¿ quizá mañana?
Beni s.ktimin yerinden yarın sabah çıkarın adamım.
Tío, sácame cagando hostias de aquí mañana por la mañana.
Hayatının yarısını hapishanede geçiren bir adamı mı dinleyeceğim yani? Aman ne güzel.
¿ Y voy a escuchar a un tipo que ha pasado media vida en prisión? Genial.
Bu yarışın en sor kısmı bombanın hayatlarımızı değiştirdiği ve 3 insanın yaşamlarını aldığı yerden geçiyor.
Ese fue el tramo más difícil de la carrera porque implicaba pasar por el lugar donde había estallado una bomba que había cambiado nuestras vidas y se había cobrado la vida de tres personas.
Benimle yarışmasının çok zor olduğunun farkındaydım.
Me di cuenta de que competir conmigo es muy difícil.
Ben senin yerindeyken, keşke birisi çıkıp bana bugünümün, yarınımı mahvetmesine izin vermememi söyleseydi.
Cuando yo estuve en esa situación, ojalá alguien me hubiera dicho que no dejara que el presente alterara el futuro.
Aslında yarın bir kızla buluşacağım.
Bueno, de hecho, veré a una chica mañana.
Yarın gece yarısına kadar 9 bini nasıl bulacağım?
¿ Cómo consigo nueve mil dólares para mañana a medianoche?
Kızım bugün heceleme yarışmasını kazandı.
Hoy mi hija ganó la competencia de deletreo.
Yarın görüşürüz, tamam mı?
Te veo mañana, ¿ vale?
Tanrım, yarın küçük oğlumuzun cenazesi var ama sen cesedi sahte diyorsun.
Cielos, mañana es el funeral de nuestro hijo, y dices que el cuerpo no es el suyo.
Yarın hatırlayacak mısınız?
¿ La recordarás mañana?
- Sokakta duruyordu hanımefendi. Mercer Sanat Merkezi binasının enkazından yarım blok ötede.
Estaba en la calle, señora... a media cuadra del derrumbe del Edif.
Yarın için bizimkiler hazır mı?
¿ Tienes mucha gente esperando a mañana?
Cilic'in çocukları babalarının parasından sana yarım milyon dolar bırakıldığından haberdar, ve bunun için uğraşacaklar.
Los hijos de Cilic son ahora conscientes de que te han dejado medio millón de dólares del dinero de su padre, y van a pelear por él.
Yarın arayacak mısın?
¿ Me llamarías mañana?
Yarın müsait misin diye soracaktım?
¿ Quería saber si estás disponible mañana?
Tanrım. O yaşlı "naftalin" kadın olduğunu söyleme... -... hani yarısındayken şarkıyı unutan?
No me digas que es esa vieja que olvida la canción en la mitad.
Yarın kızlar ve Jackie ile plak havuzuna gidip New York'taki en seçkin disko DJ'lerine, aradıklarının ben olduğumu kanıtlayacağım.
Iremos al registro de vinilos con Jackie mañana y les demostraré a los mejores DJ de Nueva York que yo soy lo que están buscando.
Her neyse, Yani, sahip olduklarımın... yarısına veda etmek üzereyim.
Bueno, de todos modos, estoy a punto de decir adiós a más o menos la mitad de todo lo que tengo.
Sanırım tişörtünün yarısını unutmuşsun, bebeğim.
Has olvidado la mitad de tu camiseta, cariño.
Tamam, yarın akşam Horseshoe'da arka locada buluşalım saat... 6 : 00 gibi?
De acuerdo, veámonos mañana por la noche en Horshoe ahí por... ¿ A las 6 : 00?
Bunu kısa kesmem lazım yarın Barnar'da bir konferansım var.
Lo siento.
Yarın seni ararım ve bunu derken de, ciddiyim.
Te llamaré mañana, y cuando lo digo, va en serio.
Yarın 27 olacağım.
Cumpliré 27 mañana.
Yarın 2.00'da.
No, no, no, mañana, a las 2 : 00 p.m.
Yarın "Crown of Kings" i yarın yayınlayacağımızı unuttun sanırım?
¿ Quizás olvidaste que lanzaríamos "Corona de los Reyes" mañana por la noche?
Çünkü az önce fabrikanın yarısını patlattım.
Porque acabo de destruir media fábrica.
Seni yarın arayacağım.
Te llamaré mañana.
Yarın akşamdan itibaren Los Angeles'ta yaşıyor olacağız, etrafta hiç çocuk olmayacak, vahşi ve çılgın olmaya kaldığımız yerden devam.
Bueno, pero mañana estaremos viviendo en Los Ángeles, sin niños cerca y podemos volver a ser salvajes y atrevidos.
Paramın ve saçımın yarısını kaybettim.
Perdí la mitad de mi dinero y de mi cabello.
Yarın Ford'la konuşmalıyım.
Mañana tengo que hablar con Ford.
Aynı anda Ford da birden bire yeni bir hikâye döngüsü kurgulamak için parkın kaynaklarının yarısını mı kullanıyor?
Entre tanto, ¿ Ford de repente usa la mitad de los recursos del parque para montar una nueva trama?
Yarın asarım.
Lo haré mañana.
Yarın sabah sekizde elinizde olur.
Las tendrá mañana a las 8 a.m.
Yarın, akşam 7'de.
Mañana, a las 7 : 00 p.m.