English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yemekler nasıl

Yemekler nasıl translate Spanish

70 parallel translation
- Burada yemekler nasıl?
- ¿ Se come bien aquí?
Acıktım. Yemekler nasıl?
Tengo hambre. ¿ Qué tal es la comida?
Peki, yemekler nasıl?
Y la comida. ¿ Qué tal es la comida?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Cómo es la comida?
Yemekler nasıl?
¿ Qué tal es la comida aquí?
- Bu restorantta yemekler nasıl?
-  ¿ Quà © tal se come aquà ­?
Yemekler nasıl?
Eh, no he empezado todavía.
- Selam yavrum, yemekler nasıl?
Heifer, ¿ qué tal el fango?
Su getireceğim. Yemekler nasıl?
Todo el agua que quieran.
Yemekler nasıl?
¿ Cómo es la comida?
Arkadaşlar alüminyum folyo işinde, yemekler nasıl saklanır onu anlatıyorlar.
Estos hombres nos enseñan cómo conservar las sobras de comida.
Yemekler nasıl?
¿ Qué tal es la comida?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Qué tal la comida?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Qué tal está la comida?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Cómo está la comida?
Yemekler nasıl?
¿ Qué tal está todo?
Yemekler nasıl?
¿ Cómo está todo?
Yemekler nasıl?
Pésimo.
- İyi. Yemekler nasıl?
- Sí. ¿ Y la comida?
Burada yemekler nasıl?
¿ Cómo son los panecillos?
- Janice'nin hazırladığı yemekler nasıl?
- ¿ Cómo está la comida de Janice? - Dos minutos más.
Oradaki yemekler nasıl?
- ¿ Qué clase de comida tienen?
- Burada yemekler nasıl?
- ¿ Qué tal es la comida de este lugar?
Yemekler nasıl?
- Un placer verle.
- Yemekler nasıl?
- ¿ Es bueno?
Güney Amerika'da yemekler nasıl?
¿ Qué tal la comida en Sudamérica?
- Yemekler nasıl millet?
¿ Cómo está la comida, todos?
Açlıktan ölüyorum. Yemekler nasıl?
- Tengo hambre. ¿ Se come bien aquí?
Yemekler nasıl?
¿ Y... cómo está todo?
Yemekler nasıl?
¿ Qué tal la comida?
Yemekler nasıl olacak?
¿ Qué hay de las comidas?
Yemekler nasıl?
¿ Qué tal está la comida?
Yemekhanedeki yemekler nasıl?
- ¿ Cómo está la comida en el comedor?
Peki, yemekler nasıl?
¿ Y qué tal es la comida?
- Yemekler nasıl?
¿ Cómo está la comida?
- Yemekler nasıl?
¿ Estás comiendo bien?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Qué tal la carne?
- Yemekler nasıl?
- ¿ Te gusta la comida?
Yemekler nasıl?
¿ Y qué tal la comida?
yemekler, güzel yemekler... nasıl göründüğü önemli değil... yanık, az pişmiş ya da çiğ olsun... aşçının da neye benzediği önemsiz...
"¡ Comida, gloriosa comida! " Su aspecto da igual " Quemada, poco hecha o cruda
- Baş döndürücü bir şey... doymak nasıl bir şeydir düşünün hele... yemekler, güzel yemekler... bir parça daha yiyebilmek için... neler vermezdik... sadece bunun için yaşıyoruz... niçin sadece buna mahkum ediliyoruz... yemekler, büyülü yemekler, harika yemekler, mükemmel yemekler... cennetten çıkma yemekler, güzel yemekler... muhteşem yemekler!
"Nuestros sentidos se tambalean " Al pensar que por un momento ¡ Estamos saciados! " ¡ Comida, gloriosa comida!
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
"Cuántas tribulaciones Mejor que siente la cabeza y me case " Y mi mujer cocinaría y cosería para mí Me cuidaría y mimaría " Me cuidaría y fastidiaría Me regañaría con el dedo
- Ya yemekler? O nasıl oluyor?
¿ Qué hay con la comida, cómo funciona eso?
Beyler, yemekler bugün nasıl?
Jóvenes. ¿ Cómo está el almuerzo mediocre de hoy.
Hücrelerimiz rutubetli, yemekler insani standartlara uygun değil. Sıradan suçlulardan bile daha kötü muamele görüyoruz ve siz bana "Nasıl, hayatından memnun musun?" diye soruyorsunuz.
Nuestras celdas son demasiado húmedas, nuestra comida es inadecuada para nuestro consumo... somos tratados peor que bandidos, y usted me pregunta si me gusta aquí?
Hapiste nasıl yemekler veriliyor?
¿ Qué se come en la cárcel?
Nasıl bu şekilde yemekler taze...
¿ Cómo conseguiremos frescos...
Yemekler, alışveriş ve Vespa'lı çocuklarla gününün nasıl geçtiğini öğrenmek istedim.
Quiero oír todo sobre tu día la comida, las compras y los chicos en Vespas.
Peki. Öyleyse havayollarının nasıl artık her şeyden para almaya başladıklarından bahset. Yemekler, çantalar battaniye dedikleri pasaklı örtü.
Vale, pues habla de que las aerolíneas cobran por todo ahora... aperitivos, bolsas, y esa cosas basta y maloliente que llaman manta.
- Nasıl yani? Yani, kaptan çok güzel yemekler yapar ve buraya çok yakın.
Bueno, el capitán es un gran cocinero y no está lejos.
İhtişamlı yemekler yemek uğruna nasıl olur da kendime onun ölümünden faydalanmaya izin veririm? Çünkü ben bir kadının yaşama sevincini söndürdüm.
¿ Cómo podría permitirme a mí mismo beneficiarme de su muerte para... nadar en esplendor porque le quité la voluntad de vivir a una mujer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]