Yok ol translate Spanish
1,547 parallel translation
Ash'in yok olduğunu gördükten sonra arkamızdan gelmeyeceğine emin ol.
Asegúrate que nos siga cuando descubra que Ash se marchó.
YOK OL!
¡ Mueran!
Yok ol Barney Miller.
¡ Piérdete, Barney Miller!
Yok ol ortalıktan!
¡ Toma nuestro consejo y déjate de cuentos!
Buradan yok ol, fırtına henüz dinmedi.
¡ Salgan de aquí, aún no terminó la tormenta!
"Ya makale yaz, ya da yok ol" lafını bilirsin.
¿ No conoces la expresión "publica o perece"?
- Yok, ihtiyacım olan her şey burada, sağ ol.
- Lo tengo todo, gracias.
Onlara göz kulak ol, tamam mı? Ellemek yok, anlaşıldı mı?
Quiero que te encargues de ellas pero sin tocar, ¿ recuerdas?
Emin ol benim için en küçük bir sakıncası yok.
Te aseguro que no tengo el menor inconveniente al respecto.
Yok, sağ ol, tatlım.
Te agradezco, cariño.
Yok, sağ ol, bende var...
- No gracias. Ya tengo una...
Olamaz. Sorun yok, R2. Sakin ol, rahat davran.
Está bien, R2, relájate, tranquilo.
- Yok, sağ ol.
- Eh, no. No, gracias.
Sert davranmalarına engel ol ayakkabı yok, birbirlerinin üstüne atlamak yok, parende atmak yok.
Ya sabes, solo evita que se apelotonen. Nada de zapatos, ni saltar sobre otro. Ni volteretas.
Yok, sag ol.
No, gracias.
Yok. Bu arada ben iyiyim, sorduğun için sağ ol.
No... y yo estoy bien, gracias por preguntar.
Yok, sağ ol böyle iyiyim.
¿ Qué? No, estoy bien.
Olive, işi bırakmana gerek yok. Bir sakin ol.
Olive, no tienes que dejarlo, tienes que calmarte.
- Yok annem, sağ ol. Doydum.
Estoy lleno.
- Yok abi, sağ ol.
- No, Abi.
Yok ol.. Hey!
¡ Quita de ahí!
Buradaki herkesten iyi ol ve kimsenin düşüncelerini takma. Burada takımlar yok, takım arkadaşın yok.
Sé mejor que cualquier otro, y que te importe una mierda lo que los demás piensen, aquí no hay equipos, no hay amigos.
Bütün gün oturup söylediklerini düşündüğüm falan yok ama sağ ol. Kişisel değildi.
No quise ofenderte.
Yeter ki sen benim ol, başka şeylerin hiç önemi yok.
Mientras te te tenga... nada mas importa.
Yok, sadece "Sammy'e göz kulak ol." "Küçük kardeşine sahip çık."
No, todo lo que tienes es "cuida a Sammy, vigila a tu hermano pequeño".
Sakin ol, korkacak bir şey yok.
Te cuidaremos.
Sakin ol, Scott. Sorun yok. Sorun yok.
Calmado, está bien, está bien.
Ağır ol. Benim acelem yok.
Más despacio, no tengo prisa.
Çabuk ol, kaybedecek zamanımız yok.
No hay tiempo que perder.
Tatlım, sakin ol. Sorun yok.
Tranquilízate, cielo.
Karşında hayvan yok, biraz saygılı ol.
No, haces que suene como un zoológico.
Olive, işi bırakmana gerek yok. Bir sakin ol.
Olive, no tienes que renunciar, tienes que calmarte.
Paniklememizin bir faydası yok, o yüzden sakin ol, bir sandıkta kilitli kaldık ve her an ölebiliriz diye beni öpmeye veya onun gibi aptalca bir şey yapmaya kalkma.
Ponernos nerviosos no nos servirá de nada. Así que no te vuelvas loco y vayas a... no sé... besarme o algo así de ridículo. Sólo porque estemos encerrados en un baúl, en el que podríamos morir en cualquier momento...
Rahat ol adamım. Sorun yok.
¿ Qué tal si te tranquilizas, viejo?
Yok, sağ ol.
¿ Por qué sentarse solo? Acompáñenos.
Sakin ol. Sorun yok.
Tranquilo, todo está bien.
Sakin ol, sorun yok.
Tranquila, está bien.
Yardım istemek için ararsan, yok sağ ol.
¡ Si llamas pidiendo ayuda, seguro que no!
Ama kahverengi zarftakini okuduktan sonra yok ettiğinden emin ol.
Y asegúrese de destruir la del sobre marrón una vez que la haya leído.
Senin bir kusurun yok, rahat ol, tamam mı?
No tienes nada de que disculparte. ¿ De acuerdo?
Sorun yok. Sakin ol...
Está bien.... sólo relájate...
- Yok Ahmet abi. Sağ ol.
- Estoy bien, gracias.
- Sağ ol, Profesör Yardım Yok. - Ne?
- Gracias, profesor-no-ayudo.
- Sakin ol tamam mı, abartmaya gerek yok.
- Tócala - Tranquilo.
Tamam, tamam. Yok bir şey, sakin ol.
¡ Está bien, está bien, está bien!
- Yok, sen beşli ol.
- No, de cinco, si te parece.
Sakin ol, Joe. Kimsenin böyle bir niyeti yok.
¿ No crees que sé qué está pasando ahí fuera?
Uyan, kahvaltı et, yürüyüşe çık deney yap, öl gibi bir programım yok.
No era : "Despierta, haz el desayuno, trota, experimento científico, muere".
- Hayır. Emin ol ki yok.
- No, seguro que no.
Yok, sağ ol.
- No, gracias.
- Yok, sağ ol.
- No, gracias.
yok oldu 57
yok olmuş 18
yok oldular 17
yok oluşun yılıydı 19
ölmüş 552
olmuş 102
olan 30
olivia 38
oliver 252
oldu 1287
yok olmuş 18
yok oldular 17
yok oluşun yılıydı 19
ölmüş 552
olmuş 102
olan 30
olivia 38
oliver 252
oldu 1287