Çaldın mı translate Spanish
3,196 parallel translation
Fas'taki albüm tanıtım partinde Brunie sultanının yatını çaldın mı?
Entonces, en la fiesta de presentación del disco en Mónaco... ¿ de verdad robaste el yate del sultán de Brunei?
- Bunları çaldın mı?
¿ Has robado esto?
Kapıyı çaldın mı?
- ¿ Tocaste el timbre?
Adam Hunt'un hesabından kırk milyon dolar çaldın mı?
¿ Le robaste a Adam Hunt 40 millones de dólares?
- Çaldın mı? - Hayır.
- ¿ Lo robaste?
- Helikopterimizi çaldın... - Orada kaç ay kaldık... Sonra da sefil postlarınızı kurtardım.
Atanos, uh robo nuestro helicoptero... por un par de meses ahi entonces yo salve sus penosos traseros
Sana yeni arabamı çaldırmamanı söylediğimi duymadın mı?
¿ No oíste cómo te decía que no dejaras que te robaran tu nuevo coche?
O saçları amcamın morgundan çaldım.
Saqué el pelo de la morgue de mi tío.
Lenny, neden benim ayımı çaldın?
Lenny, ¿ por qué quieres robar mi oso?
Lanet serseriler malımın yarını çaldılar.
Esos soretes me robaron la mitad de mi recaudación.
Bir gün arkadaşımın evindeydim, Alanis Morissette'nin You Oughta Know'unu çaldı.
Un Día estaba en casa de una amiga y ella me puso una cancion de alanis morissette.
Gitar kılıfını açtı ve bana bir şarkı çaldı. Ve aklım gitti.
Sacó su guitarra y me toco una canción y me dejo pasmado.
Bütün dosyaları çaldım, bütün Katy dosyalarını çaldım.
Me robe todos los archivos.
Senin telefonunun çaldığını duymadım.
No he escuchado sonar tu móvil.
Babanın çaldığı sudan mı bahsediyorsun?
¿ Te refieres... al agua que robó tu padre?
Çünkü benimle konuşurken ciddi değildin zamanımı çaldın. 10 milyon oldu.
Pero como no fuiste frontal conmigo, y desperdiciaste mi tiempo, son 10 millones.
Clark'ın ender bulunan örümceklerinden birini çaldım. Şu zehriyle insanı bir kaç saat felç edenini.
Le robé a Clark una de las arañas extrañas cuyo veneno te paraliza instantáneamente durante unas horas.
Bu kablo hattını çaldıktan sonra şirkete, aldığımız hizmetin ücretini ödeyeceğim.
Después de que robar este alimentador de televisión por cable, pagaré a la compañía por el servicio que hemos usado.
- Onun telefon kayıtlarını mı çaldın?
¿ Robaste sus registros telefónicos?
Beni arayacağın zaman üç kere çaldırıp kapat. Sonra tekrar ara ki sen olduğunu anlayayım.
De ahora en adelante cuando llames, haz que suene tres veces, luego cuelga, vuelve a llamar y así sabré que eres tú.
Sonra da, eski karımın çaldırıp kapattığını.
Mi ex mujer llamando y colgando.
- Babamızın sevgisini çaldığın için seni affetmişken nasıl olur da dürüstlükten söz edesin, ama... Sanırım artık bunun vakti doldu.
- Si hubieras venido a mi sinceramente, te hubiera perdonado por robar el amor de nuestro padre, pero... veo que, de momento, hemos terminado.
- Çaldın mı?
McGee.
Kadın malımı çaldı dostum, 6 gram kadar.
Se robó mi mercadería, amigo, 6 gramos.
Aklımın zili çaldı.
La campana de mi mente.
Yozlaşmış polisler Carla'nın parasını çaldı ve arkadaşımı öldürdü.
Policias corruptos destruyeron a Carla para robarle su dinero, y mataron a mi amiga.
Dearing'in kendi şirketinden para çaldığını mı söylüyorsun?
¿ Está diciendo que que Dearing está robando dinero de su propia compañía?
Kezzaplığın ve beceriksizliğinin ölümcül birleşimi sayesinde benden çaldığın o kanıtlar en güçlü düşmanımızın eline geçti artık.
Gracias a la combinación letal de tu hostilidad y tu incompetencia, las pruebas que me robaste ahora están en manos de nuestro adversario más poderoso.
Bize haklarını verdiğin bir şeyi çaldığımızı iddia etmekten farklı bir şey değil bu.
- No es menos legítimo que alegar que robamos algo de lo cual nos diste los derechos.
- Kanack'ın araştırmayı çaldığınızı kanıtlayamadığımız için Metz'in parasını almak için şöhret açlığına dayanacağız.
Vale, bueno, como no podemos probar que Kanack robó la investigación, vamos a tener que recurrir a sus ansias de fama para lograr el dinero de Metz.
Ana caddeden yürürken tüm sorunlarımın eridiği ve bandonun balkonda çaldığı müziği dinlediğim bir dünya.
Cualquier problema que tengo se marcha cuando camino por la calle principal, oyendo esa banda tocar en la glorieta.
Hayatımı çaldın!
¡ Me robaste la vida!
Bunu Livia'nın elbisesinden çaldım ama Filippo'ya söyleme.
Las he robado del vestido de Livia, peo no se lo digas a Filippo.
Dosyalarınızdan anladığım kadarıyla hırsızlar çaldıkları paraları düzenli olarak faiz getirecek şekilde yatırıyormuş. Yaklaşık 12 milyon dolar tutarında.
De acuerdo, si entiendo bien, los ladrones siguieron pagando los créditos ilegales, que suman cerca de $ 12.000.000.
Hepinizin maaşını çaldım.
Robé la paga de todos.
Amanda'nın neden Helyum 3 cihazını çaldığını sanırım anladım.
Creo que descubrí porque Amanda robo el dispositivo de Helium 3.
tüm bu anlattıklarım arasında, bize bağlı olan tek şey çaldığımız metilaminle yerine koyduğumuz suyun ağırlıklarının aynı olması.
Dicho eso, todo depende de que nosotros sustituyamos el peso de la metilamina que robamos con el mismo peso en agua.
Emily'nin odasında sızdım ve mektup kağıtlarından bazılarını çaldım.
Entonces, me metí en la habitación de Emily y robé una de sus hojas.
Yaşlı kadına korna çaldım diye mi kızdın?
¿ Te molestó que le tocara bocina a la anciana?
Sanırım bu mümkün ama bir gerçeği biliyorum, o da kendi paramla aldığım gitarımı aldığını ve çok yüksek sesle çaldığım için sokağa çıkıp parçaladığıdır.
Supongo que eso es posible, pero sé que él tomó la guitarra que compré con mi propio dinero y la destrozó porque estaba tocando muy fuerte.
Müşterilerimizden neden çaldığını anlamama yardım edebilirsin.
Puedes ayudarme a entender por qué has estado robando a nuestros clientes.
Yarım milyon $ çaldın.
Has robado medio millón de dólares.
Arabasından çaldığın kâğıtlar arasındaydı, hatırladın mı?
Estaba entre los papeles que robaste de su coche, ¿ recuerdas?
Şirketten çaldığında ört bas etmek için bir şey yaptın mı?
Cuando robaste a este bufete, ¿ hiciste algo para cubrir tu rastro?
Anladığım kadarıyla benden ağrı kesici almak için ağzıma bir parmak bal çaldın. Ama bu benim ne bir arkadaştan ne de ev arkadaşından beklediğim bir davranış.
Vale, pues básicamente me siento como que me has estado mintiendo para conseguir los analgésicos, y la verdad, esa no es la cualidad que busco en un amigo o en un compañero de piso.
Tüm bu insanların önünde? Gerçekten de ufaktan gönlünü çaldım...
Frente a todas estas personas, me estoy sintiendo un poco...
Uzun zaman önce, Tokyo'daki Güneşin Gözyaşını çaldım ve Busan'a götürdüm.
Hace mucho tiempo robé la Lágrima del Sol en Tokio... y la llevé a Busan.
Eğer bulursan, benden çaldığın kasanın karşılığına sayarım.
Si no me conseguís una, les diremos que me robaste una caja.
Kurbanımızın bir motorcu kulübü simgesini çaldığını söyleme bana.
No me digas que la víctima les copió el logo al moto club.
Dania, neden cüzdanımı çaldın?
Lo devolví. Dania, ¿ por qué me robaste?
Yerine koyamayacağın bir şeyini hiç çaldırdın mı?
¿ Has robado algo que no puedes reemplazar?