Çok sakin translate Spanish
908 parallel translation
Anlaması kolay. İster kazansın, ister kaybetsin, hep çok sakin çıkar. Bir sigara çıkarır ve dudaklarına yerleştirir.
No es difícil de saber, gane o pierda sale igual de la sala, y se mete un cigarro en la boca, si va bien lo enciende, si va mal, está nervioso y no puede.
Çok sakin bir şekilde, hırsız olduğunu güzel otellerde çalıştığını ve bana da bu işi önerdiğini söyledi.
Me confesó que era una ladrona... que actuaba en los grande hoteles. Me propuso ser su cómplice.
Bu kadar hareketli biri için Paris çok sakin bir yer.
París es muy tranquilo para un hombre como él.
- Farkettin mi kılı kıpırdamadı? - Çok sakin bir adam.
¿ Se dio cuenta de que ni siquiera pestañeó?
Gerçekten öyle, çok sakin.
Sí. Es tranquilo, muy tranquilo.
Keşke saate dokunmasaydınız. Harper, eskiden çok sakin bir yerdi.
Podría haber dejado ese reloj en paz, arreglado, pero sin sonar.
Artık çok sakin ol ihtiyar.
Ahora relájese, abuelo.
- Çok sakin bir çocuktur.
- ¡ Es un niño tan tranquilo!
Dışarısı çok sakin görünüyor.
Qué silencioso está todo ahí afuera.
- Çok sakin karşıladı.
- Está demasiado tranquilo.
Yüzüne bile bakamadım. Ama kızım sakin ve kendinden emindi. - Çok sakin.
Yo no lo podía mirar, me... me hacía sentir... no sé qué, y ella tranquila, segura... calmada.
Çok sakin bir çocuk. Oysa sen ne kadar heyecanlıydın, sanki seçmelere giren sendin.
Me hacía sentir... no sé qué, y ella... estaba nerviosa y emocionada como si hiciera la prueba ella.
Hareket bekliyoruz çocuklar, ortalık çok sakin.
Estamos listos, todo está demasiado tranquilo.
İnsanlar çok sakin görünüyorlar, değil mi?
La gente parece estar tranquila, ¿ no?
Çok sakin oturuyor.
- Pero parece muy tranquila.
Burası çok sakin.
Qué silencio.
Evet, çok sakin karşıladı.
No, se lo tomó con mucha calma.
Onu çıldırmış görmek isterim. Çok sakin görünüyor.
Querría verla enfadada.
Dikkatli olmalıyım. Çok sakin.
Tengo que ir con cuidado y mantener la calma.
Çok sakin, güvenilir türden biri.
Un tipo tranquilo, formal.
- Ama çok sakin karşıladı. Endişeleniyorum.
- Pero se lo tomó tan calmada, me preocupa.
- Sakin.. çok sakin...!
- Tranquilos, muy tranquilos.
Elbette şu an deniz de çok sakin.
Claro que ahora el mar está en calma.
Çok sakin burası, değil mi?
Esto está muy silencioso, ¿ no?
- Çok sakin.
- Mucho.
Çok sakin ve çok sessiz.
No se oye una mosca.
Üstelik burası çok sakin olacak.
Sobre todo porque esto estará muy tranquilo.
Ortalık çok sakin, değil mi?
Hay un silencio enorme, ¿ verdad?
Çok sakin görünüyor.
Se ve tan lleno de paz.
O çok sakin.
Es una mujer tranquila.
Çok sakin.
Está muy tranquilo.
Çok sakin görünüyordu ama.
Se lo ha tomado bastante bien.
Pek şey değil.. ama çok sakin.
No es... pero es muy tranquilo.
Emeklerinin meyvelerini alıyordu. Şöhret, servet, güvence derken o sakin, keyifli hayatının ortasında elinde olmadan kendini mutsuzluğun içinde buldu. O çok sevdiği işine rağmen.
Estaba disfrutando los frutos de su labor su fama, su riqueza y su seguridad cuando de pronto, fuera de su propia voluntad se arrancó de todos los placeres de su vida del trabajo que tanto amaba porque él sabía que no habrá nunca serenidad fuera de la justicia ni reposo fuera de la verdad.
- Sakin ol bebeğim. Sadece çok üzgünsün.
Tranquila, no debes preocuparte.
Sayılamayacak kadar çok olan gatların büyüsünü düşündüm... Rahatsız edici, gürültülü bir dünyadan... sakin, arındırıcı nehir sularına doğru yol gösteren gatlar...
Pensaba en la magia de las innumerables... escaleras que llevaban de un mundo ajetreado y ruidoso... a las aguas tranquilas y purificadoras del río.
- Burası çok sessiz ve sakin, değil mi?
- ¡ Ah! Este es un sitio tranquilo y relajado, ¿ verdad?
sakin olduğunda, güzelsin... ama kızdığında, çok daha güzel.
Cuando estás serena, eres hermosa... pero, cuando te enfureces, eres magnífica.
Basın toplantısı için sakin ve rahat olması çok önemli.
Es importante que esté tranquila y relajada para la conferencia de prensa.
- Ama çok sakin.
?
Sakin ol, adam çok hasta.
Vamos, está muy enfermo.
Öldüğünde çok gençti... aynı işi gibi sakin bir hayat sürdü.
Murió joven... pero hubiese envejecido de la misma forma, trabajando con calma.
Sakin ol, dünya çok güzel.
Relájese, la vida es hermosa.
Çok sakin bir yermiş.
Sin duda, es un lugar muy tranquilo.
Belki de çok sakin.
Quizá demasiado.
Sakin ol JJ. Bu gece çok sinirlisin.
Vamos, J. J. Se ha pasado.
Her şey sakin olunca çok iyi oluyor.
... será mejor que desagote...
Çok içiyor. Bilirsiniz, torpidolardaki alkolü içiyor. Sakin ol, denizci.
Pues es que él bebe "zumo de Escocia" ¿ sabe?
Artık çok daha sakin, değil mi?
Está más tranquilo, ¿ verdad?
Çok hassas durumdayız, onun için sakin olun.
Ésta es una situación muy difícil, así que mantengan la calma.
Daha önce pek çok Avrupalının sığındığı bu limana... Amerika'ya yeni gelmiştim. New Hampshire'ın çekici kasabası Ramsdale'de... sakin bir yaz geçirmeye karar vermiştim.
Recién llegado a América, donde tantos europeos habían encontrado refugio antes, decidí pasar un verano tranquilo... en la atractiva ciudad turística de Ramsdale, en New Hampshire.
sakin 545
sakın 419
sakin ol 5553
sakinim 57
sakıncası yoksa 299
sakini 69
sakin olun 1352
sakinleş 610
sakin olsana 19
sakin ol baba 16
sakın 419
sakin ol 5553
sakinim 57
sakıncası yoksa 299
sakini 69
sakin olun 1352
sakinleş 610
sakin olsana 19
sakin ol baba 16
sakin ol lütfen 16
sakin olun beyler 21
sakın ha 54
sakin ol dostum 85
sakin ol canım 19
sakin olur musun 56
sakin ol anne 18
sakin ol ahbap 20
sakın unutma 174
sakin olmalıyım 18
sakin olun beyler 21
sakın ha 54
sakin ol dostum 85
sakin ol canım 19
sakin olur musun 56
sakin ol anne 18
sakin ol ahbap 20
sakın unutma 174
sakin olmalıyım 18