Çok yalnızım translate Spanish
833 parallel translation
Çok yalnızım.
Muy sola.
Anne... Onsuz çok yalnızım.
Me siento sola sin él.
Burada çok yalnızım.
Me siento tan sola.
Burada çok yalnızım.
Allí me sentía un poco solo.
Çok yalnızım, Valborg.
Estoy tan sola, Valborg.
Çok yalnızım da.
- Me sentía solo.
- Sizin kadar ben de çok yalnızım.
- He sentido tanta soledad como usted.
Çok yalnızım ve eve dönemem yoksa herkes bana güler.
Se ríen de mí en mi casa.
Çok yalnızım Paul.
Me siento sola, Paul.
- Evet çok yalnızım.
- Sí, me siento muy sola.
Çok yalnızım.
Me siento muy sola sin ti.
Çok yalnızım.
Me siento sola.
Bu nedenle çok yalnızım.
Por eso estoy tan sola.
Histerik diye adlandırdığımız kadınlar çok yalnız ve mutsuz. O kadınlar bizim için hâlâ bir muamma değil mi?
Y la mujercita, a la que llamamos histérica, sola y triste, ¿ no es aún un misterio para nosotros?
Çok yalnız kaldım.
Sola.
Çok yalnızım.
He estado demasiado tiempo sola.
Çok yalnızdım ve birden siz ortaya çıktınız.
Estaba muy sola y, de repente, estaba usted ahí.
Yalnız kalmam lazım. Bu çok önemli. Yalnız kalmam, ölüm kalım meselesi.
Es cuestión de vida o muerte que me dejen trabajar en paz.
O kadar yalnızım ki seninle konuşmak gerçekten çok iyi gelirdi ama bunun için bile fazla yorgunum.
Escucha, estoy tan solo que habría sido feliz con hablar, pero estoy demasiado cansado siquiera para eso.
Yalnız olsaydım çok rahat yaşardım. Kendime bir iş bulur, başımı derde sokmazdım.
Si estuviese solo, la vida sería tan fácil conseguiría un trabajo, nunca tendría problemas...
Çok kalabalık olacağımız için yalnız kalmak için ikinci bir araba isteyeceğim.
habrá mucha gente,... así que pediré otro coche para poder estar solos.
Seninle yalnız olmalıydım, bu çok mahrem bir durum.
Debíamos estar solos, y esto es muy íntimo.
Yalnızım ve bir müşteri gelince galiba çok konuşuyorum.
Estoy muy solo, y cuando viene un cliente, quizá hablo demasiado.
Çok yalnızım.
¡ Cuánto lo añoro!
- Sensiz çok yalnız olacağım Gerry.
- Me sentiré muy solo sin ti, Gerry.
Korkarım bu büyük evde çok yalnız kalacaksınız.
Temo que el señor se encuentre demasiado solo.
Çok naziksin, ama yalnız olmaya alışığım.
Es muy amable, pero estoy acostumbrado a estar solo.
Kaybedecek bir dakikamız yok yalnızca çok geç kalmamayı umalım.
No tenemos ni un momento que perder. Únicamente espero que no sea demasiado tarde.
Marthe olmadan, çok yalnız bir adam olacağım.
Sin Martha, voy a ser un hombre muy solitario.
" Hayatım karanlıklar içindeydi ve çok yalnız geçmekteydi.
" Donde la oscuridad impenetrable cubría aquello que intentaba comprender.
Oraya hasta bir hanım geldi. Rahibelerin dediğine göre eskiden çok güzelmiş. Ama kötü bir hayat sürdüğü için yalnız ve sevgisiz ölecekmiş.
Una dama enferma llegó y las hermanas dijeron que era hermosa... pero que iba a morir sola y sin amor porque había vivido mal.
Seni bulacaktım. Sadece Poldi çok hastaydı. Onu yalnız bırakmak istemedim.
Iba a buscarte... pero Poldi está enfermo y no quise dejarlo.
Böylesine dağlık bir bölgede yalnız çalışmak çok zor olur, özellikle kazdığımız yere su götürmek en büyük dert olur.
Claro que cuando encuentras oro en tierras altas, como aquí por ejemplo... el gran problema es llevar el agua adonde estás excavando.
Bay Kanzaki'yi yalnız bulunca çok şaşırdım.
- Me ha sorprendido que... el Sr. Kanzaki estuviese solo.
Ben tamamen yalnızım, annem-babam yok, kardeşlerim yok. Aslında çok hassasım.
Yo no tengo familia y llevo tiempo sola... pero te quiero como si fueras de mi propia sangre.
Kendi kendimle uğraşıyorum yalnız. Bu yüzden tavrım değişmiş olabilir az çok. Ama yakın dostlarım alınmamalı bundan ki seni de onlar arasında bilirim, Cassius.
Ideas que me conciernen a mí... y, quizá, afecten a mi conducta... pero no deben entristecerse mis amigos... y tú, Casio, eres uno de ellos.
Yalnız kalırım diye korkmayın, Hollywood çok uzak diye düşünmeyin.
Teme estar sola, tan lejos en Hollywood?
Sevgili arkadaşlarım, uzun bir yaşam sürdüm. Ağılımda yalnız başıma yatarken düşünecek çok zamanım oldu.
Mis queridos amigos, he vivido una larga vida, y he tenido mucho tiempo para reflexionar mientras estaba a solas en mi pocilga.
Keskin gözlü ablan etrafta olmadan seni yalnız yakalayabilmek için çok uğraştım.
He tenido muchos problemas para verte a solas... sin esa hermana tuya con ojos de lince.
Evet, çok yalnızım, baba.
Creí oir voces.
Çok yalnız olacağım.
Me sentiré sola.
Konuklarımı çok yalnız bıraktım.
Es hora de volver con mis invitados.
Akşam bu vakitlerde içmek hoşuma gider,... çok hoşuma gider, ama hiç hoşlanmadığım bir şey daha var,... yalnız başıma içmek.
En este momento de la noche, me gustaria mucho tomarme una copa Pero hay una cosa que no me gusta. No me gusta beber solo.
- Çok naziksiniz, efendim. - Burada yalnız mısınız?
Eso es muy amable de su parte.
Belki de çok yalnız olmamdan. Zamanımı boşa harcadım.
Tal vez porque siempre he estado solo, he sufrido mucho.
Çok yalnızım be!
Estoy solo.
Ama yakında öleceğim ve senin tekrar evlendiğini ve yalnız olmadığını bildiğim için çok mutlu olacağım.
Pero voy a morirme pronto... y me haría muy feliz... saber que no estarás sola... que volverás a casarte.
Burada, kalbimde yalnızım ve çok yalnız.
Aquí, en mi corazón, me siento muy solo.
Ama sakın ola çok yalnız kalma tatlım.
No seas demasiado, demasiado solitaria, cariño.
Seni bununla yüzleşmede yalnız bıraktığım için çok kötü hissettim.
Me sentí fatal al dejar que te enfrentaras sola.
Yalnız kalınca çok korkarım.
Tengo miedo cuando estoy sola
yalnızım 166
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70
çok yakınız 26
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70
çok yakınız 26