English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ş ] / Şanşına

Şanşına translate Spanish

2,959 parallel translation
Dosyasına göre şansı yok.
Según el expediente, no tiene ninguna posibilidad.
Şansımız varsa yarına eve dönmüş olur.
Con un poco de suerte, debería estar de vuelta en casa - como pronto mañana.
Bunu fotoğraf çekiminin sonrasına erteleme şansımız var mı? Vay canına! Biraz daha alıştırarak söyleyemez miydin?
¿ Hay alguna posibilidad de que dejemos esto hasta después de hacernos la foto? ¿ No crees que podías haberlo suavizado un poco?
Ehliyetim veya kredi kartım olmadığını ve o mektupların çoğunun da ölü bir kadına ait olduğunu düşünürsek bence hiç mi hiç şansın yok.
Bueno, considerando que no tengo licencia de conducir o tarjetas de crédito y la mayoría de ese correo pertenece a una mujer muerta, Diría que te has quedado sin suerte.
Aslına bakarsanız, ikinci bir şans elde eden birini tanıyorum.
De hecho, conozco a alguien que tuvo una segunda oportunidad.
Belki kaderinde kızımla bir son yoktur ama eğer bi şans varsa, olabileceğini düşünüyorsan lütfen, tanrı aşkına bir şans ver, çünkü onu ölesiye seviyorum ama şu anda o sanki bir Rus bebek seti gibi ve onların hepsi tamamen sevimsiz.
Sé que no será tu destino terminar con mi hija, pero... crees tener alguna posibilidad, por favor, Dios, inténtalo, porque te amo a morir, pero ella esta como un juego de... muñecas rusa ahora, y cada una de ellas es una perra.
Bu oval pistte bir daha ne zaman aynı şansı yakalarım bilmiyorum ancak sonra, şans eseri benim de orada bulunduğum sürücüler toplantısına gitmem söylendi.
No veo cómo puedo tener la misma posibilidad para conducir en ese óvalo, pero entonces me dijeron que informara en la reunion de pilotos donde me esperaba una sorpresa.
Şansınıza, tesisat kanalına girdiler,... ve satmayacaklar.
Con algo de suerte se meterán al entrepiso, y no la venderán.
... ve şansına üniformanı da saklamıştım.
Y por suerte, conservé tu uniforme.
Bak, onu tutuklamaya iznimiz olmadığına göre başka şansımız yok.
Oye, mira, no tenemos una orden para su arresto así que es esto o nada.
Evet, bir dakikalığına bile olsa onunla birlikte oturma şansım varsa... Evet, bekleyeceğim.
Si es posible que se siente conmigo un minuto, sí, esperaré.
Dwight Jr. bu senin yükselme şansına benziyor.
Dwight Jr., esto parece para ti.
Lütfen, kuzen. Bana ikinci bir şans ver. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.
Por favor, dame una segunda oportunidad.
Tamam öyleyse kafasına bir çuval geçirip atalım. Eve gitme şansımız olur.
De acuerdo, entonces ponemos una bolsa en su cabeza y nos deshacemos de él.
Her hafta, danışmanlar en kötü bulduğu üç kişiyi, son şans performanslarını sergilemesi için Ryan'a yönlendirecek. O da kimin gideceğine, kimin kalacağına karar verecek.
Cada semana, los mentores elegirán tres participantes que ellos piensen que lo han hecho peor para tener una última oportunidad de actuar y Ryan decidirá quién volverá para otra semana, y quienes irán a casa.
En kötü üç kişi son şans olayına girişecek ve bir tanesi de eve gidecek. Bu gerçekten zor olacak.
Tres de nosotros estarán entre los últimos tres, y uno de nosotros tendrá que irse a casa, y eso es difícil de digerir.
Oğlunun tek istediği şey aynı şeyi yapma şansına sahip olmak.
Todo lo que su hijo está pidiendo es la oportunidad de hacer lo mismo.
Haydi gençler. On üçün şansına güveniyorum.
Vamos muchachos, trece afortunado.
Şansına, borsadan uzak durmuş.
Por suerte para ella, se mantuvo fuera del mercado de valores.
Yine de bir gün, galaktik bir karmaşadan kurtulabilme şansına sahip olabiliriz.
Pero podemos tener una oportunidad de supervivencia en la jungla galáctica después de todo.
Ne yani gittin de şansına zehirli meyveli pasta mı verdiler sana?
¿ Así que compraste una tarta que resultó estar envenenada?
Sanırım söylemeye çalıştığım şey aşırı tepki verdiğimin farkındayım. Ama yalvarırım Tara lütfen bana bir şans daha ver. Seni bir daha hayal kırıklığına uğratmayacağıma söz veriyorum.
Supongo que lo que intento decir es que actué de forma irracional, pero, por favor, Tara, si me das otra oportunidad... prometo que nunca más te decepcionaré.
- Her zaman pokerde benden daha iyi olduğunu söylerdin. Bugün şansına küs, çünkü ben her şeyi ortaya sürdüm ve senin elinde hiçbir şey yok.
Pues hoy no, porque tengo todo y tú no tienes nada.
Neyse ki şansına, tüm kollarına sahip çoğu avukattan tek kolla daha yeteneklisin.
Afortunadamente, tienes más talento en esa mano que la mayoría de los abogados en todo su cuerpo.
Şansı olanlar şehir dışına gidebildi.
Los más afortunados lograron dejar las ciudades.
Popüler çocukların masasına oturma şansın bu.
Esta es tu oportunidad de sentarte en la mesa de los chicos populares.
Şansına askerler, Lordumuz Atroticus'un evinde her zaman hoş karşılanmışlardır.
Afortunadamente para ti, los soldados son siempre bienvenidos en la casa de nuestro Lord Atrocitus.
Ne zamandır pastaneye geleceğim ama- - Şansına.
He querido pasarme por la panadería, pero...
Rutledge'ın şansına, sıradaki mücadelemizde yarışacağımız ve ünlümüzün kimliği hakkında yeni bir ipucu elde edeceğimiz... yarış pistine sadece bir kaç km vardı.
Afortunadamente para Rutledge, Fueron sólo algunas millas Para la pista de carreras Donde competiríamos En nuestro siguiente reto
Ama şansımız şu ki savaşta bunların bazılarına sen liderlik edeceksin.
Pero, hay probabilidades, que tengas que liderar a algunos de ellos en una batalla.
Adına çalıştığın insanlar, ikinci bir şans verirler mi?
Las personas con las que trabajas... ¿ dan segundas oportunidades?
Şansına, dost canlısı Memur Billy'de gelmişti de- - Drag Queen Billie ile karıştırılmasın.
Afortunadamente, el amistoso oficial Billy... quien no debe confundirse con el club Drag Queen Billie.
Onun şansına konuyla ilgilendim.
Afortunadamente para él, yo intervine.
Kapıdan çıktığım gibi, Charles Dickens'ın hiç şansı olmayacağına,... tüm sabahı eski zamanların dedikodusunu yaparak geçireceğinize bahse girebilirim.
Apuesto a que en el momento en que salga olvidaréis a Dickens y pasaréis la mañana cotilleando sobre los viejos tiempos.
Şansı olanlar şehir dışına gidebildi.
Los afortunados lo lograron fuera de las ciudades.
Şansı olanlar şehir dışına gidebildi.
Los que tuvieron suerte, consiguieron salir de las ciudades.
Şansı olanlar şehir dışına gidebildi.
Los que tuvieron suerte pudieron salir de las ciudades.
Şansı olanlar şehir dışına gidebildi.
Los que tuvieron suerte consiguieron salir de las ciudades.
Aslına bakarsak, özlemeyeceksin. Onunla konuştum, ve hastanede yaptıklarının uyuşturucuyla bir alakası olmadığından dolayı sana bir şans daha vermeyi kabul etti.
No, en realidad... he hablado con él y conque lo que has hecho no tiene nada que ver con las drogas, ha accedido a darte otra oportunidad.
Benim şansıma, güzel kızlar masasına düştüm.
Suerte para mí, me voy a sentar en la mesa de las chicas guapas.
Chance'lerin şansına Lucy sıkışmıştı ve tuvalete gitmek için izin istedi.
Por suerte para los Chance, Lucy tenía que hacer popó, y se excusó para ir al baño.
Kıçına ona vurduğum gibi tekmeyi atmadan önce bir sıfır önde başlamak mı istiyorsun? Yoksa şansını denemek mi istersin?
¿ Quieres que te dé ventaja como a él antes de patearte el culo, o quieres correr el riesgo?
Sonya mekanın özel olarak işletildiğinden muhtemelen bahsetmemiştir. Bu özel bir yazılım kullandıkları anlamına gelir. Bu da hackleme şansımın olmadığı anlamına geliyor.
Probablemente Sonya no te dijo esto, pero el lugar es dirigido privadamente, lo que significa que tienen un software patentado, lo que significa que no he tenido ni una oportunidad de piratearlo.
Sana son bir şans daha veriyorum : geri bas, yoksa bu adam çılgına dönecek.
Te daré una última oportunidad : retírate o este sujeto se va a volver loco.
Çok az insan tarihe şekil verme şansına nail olur.
Muy pocos tiene la oportunidad de modelar la historia.
Şansına küs Hoffman.
Se te acabó la suerte, Hoffman.
Dün gece Bluebird'de olma şansına sahip olanlar Rayna James ve Deacon Claybourne'nun birlikte yazdıkları "Noone Will Ever Love You" şarkısının harika performansını izledi.
Cualquiera que haya tenido la suerte de estar en el Bluebirs anoche oyó una increíble actuación de Rayna James y Deacon Claybourne y su éxito co-escrito, "No one will ever love you".
Evet, şansına boşum. Son dakika iptal olan bir nişan vardı.
Sí, la suerte que tuve, fue que un compromiso que tenía fue cancelado a última hora.
- Şansına bir şeyler buldun mu?
¿ Pudiste hacer algo?
Tek başına gidersen kaçma şansın daha yüksek. Merak etme.
Tendrás más chance de escapar si vas sola.
Hayatının geri kalanını arkasına bakmadan yaşama şansı vererek. Bağlantıda olacağım.
Dándole la posibilidad de vivir el resto de su vida sin estar mirando sobre su hombro.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]