Şansın yok translate Spanish
2,341 parallel translation
alınma ama şansın yok.
No tienes una oportunidad.
Sinemada seyretme şansın yok ama Cumartesi akşamı üniversitede oynayacak.
Ya no la dan en el cine pero la pasan en el colegio el sábado.
Strayger, onun elinde bir askeri uçak var, O Silahlı ve eğitimli, senin pek şansın yok onun karşısında.
Stray, él es un piloto de caza entrenado militarmente. No tienes oportunidad.
hiç şansın yok.
Ni aunque el diablo me lo pidiera.
Hiç şansın yok, kullanıcı.
¡ No puedes ganar, usuario!
Başka şansın yok.
No hay opción.
Hiç şansın yok.
Ni lo intentes.
Seçme şansın yok.
No tienes opción.
20 saniyen var, başka şansın yok.
Usted tiene 20 segundos, o ud no tendrá otra oportunidad.
Donsai gerçekten de hiç şansın yok.
Donsai, realmente no tienes posibilidad.
Anlıyorsun çünkü şu an seçme şansın yok.
Y veo que lo entiende porque ya lo está haciendo.
Ayrıca seçim şansın yok. Senin de öyle.
Además, no tienes opción Ninguno de los dos.
Hiç şansın yok dallama.
Ninguna probabilidad.
Seçim yapma şansın yok.
Esto no es una opción.
Şansın yok.
No es posible.
Hiç şansın yok Shamu.
No tienes posibilidades, Shamu.
Hiç şansın yok.
De ninguna manera.
Hiç şansın yok.
No creo que eso pase.
Hiç şansın yok.
Para nada.
Şimdi bir şansın yok artık.
Ahora no tienes tiro.
Hiçbir şansın yok.
No tiene oportunidad.
- Şansın yok!
- De ninguna manera.
Yine de şansın yok.
Bueno, no importa.
Hiç şansın yok.
Ni pensarlo.
Başka şansın yok.
Ya no habrá más oportunidades.
- Başka şansın yok.
Que no tienen otra opción.
Şuraya resmini koydurma şansın yok değil mi?
No tendrás una foto tuya, ¿ verdad?
Eğer kullanmazsan şansın bir önemi yok.
La suerte no tiene nada que ver con esto.
Çok gerçekçiyim, şansınız yok.
Vaya que tienes pocas posibilidades de ganar.
Başka şansım yok. Bir arkadaş olarak yardımın gerek.
No tengo elección, necesito tu ayuda, como amigo.
Onların şansı var, senin yok.
Tienen una oportunidad, si lo haces.
Şansın bu konuyla bir ilgisi yok.
- la suerte no tenia nada que ver con eso.
Zamanlamanın çok kötü olduğunun farkındayım. Ama başka şansım yok.
Sé que el momento es pésimo, pero no tengo opción.
Başarma şansınız yok.
- No tendría ni una posibilidad.
Sevgili babacığım, uzun süre benden haber alamadığın için özür dilerim,... ama şu an çöldeyim ve orada fazla telefon etme şansı yok.
Tú no has recibido noticias mías desde hace tiempo, pero estoy en el desierto y no hay muchos teléfonos. Querido papá, lo siento. Cuando volvamos a la civilización te llamaré.
Hayır. Şanşın yok. Maddi olarak yardıma mı ihtiyacın var?
Espera, ¿ necesitas ayuda financiera?
Dr. Nayak, kesin bir dille, Ethan Mascarenhas'ın hiç şansı yok mu diyorsunuz?
Dr. Nayak. ¿ Afirma con absoluta certeza que Ethan Mascarenhas no tiene chance de mejorar?
Naçizane fikrime göre, Afrika'nın yine şansı yok.
Entonces, en mi humilde opinión, África de nuevo empieza mal.
Ve sadece hatırla kötü akyuvarların hiç şansı yok.
Y solo recuerda : Esas feas células blancas no tienen oportunidad.
Başka şansınız yok
Ninguno tiene otra opción
Sürpriz avantajına sahip üst sınıf bir ekiple karşı karşıya gelecek. Bauer ve adamlarının hiç şansı yok.
Bueno, estará contra un equipo de elite que tendrá la ventaja de la sorpresa Bauer y su gente no tienen ni una chance.
Alakası bile yok ama dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için şansınız var.
, lejos está de serlo pero usted tiene una oportunidad real de hacer del mundo un mejor lugar.
Ama nakit isterseniz, şansınız yok.
Pero si hablan de efectivo frío y duro, están de malas.
Erkek kardeşim ve senin aranda daha fazlasının olma şansı yok mu?
¿ No hay posibilidad de que tú y mi hermano pequeño tengan algo más?
Hiç yapmak istediğin ama şansın olmayan ya da ertelediğin bir şey yok mu?
No hay nada que hayas querido hacer y que no tuvieras oportunidad de hacerlo o dejado para más tarde.
Cadılar topluluğu birlikte savaşır. Duvarlarımızın dışında, yarım şans verilmiş bir cadıyı yakamayacak hiç kimse yok.
No podemos dejar que entren a nuestras paredes, quemarán a nuestras brujas si tienen la posibilidad.
Spartacus karşısında Galyalı'nın hiç şansı yok.
¡ Yo no habría apostado al Galo como un reto a Spartacus!
- Yok canım! - Acaba bunun düşmüş bir birlik askeri mi, yoksa ölü bir isyancı mı olduğunu söyleme şansınız var mı?
¿ Por casualidad podrían decirnos si es un soldado caído de la Unión o un rebelde muerto?
Olay yerinde, ilaç şişesindeki parmak izlerini yok etmek için son şansın.
Es tu única oportunidad de que desaparezcan tus huellas de las vías de morfina que encontramos en la escena.
Seçim şansın yok.
No tienes alternativa.
Dün gece öldürdüğün pis D'Haran'ı bulmada şansın yaver gitti. Ama şu an burada en yakın kasabadan fersah fersah uzaktasın ve öldürecek kimse yok.
Tuviste suerte de encontrar anoche a un asqueroso D'Haran para matarlo, pero... ahora, aquí estás, a leguas del pueblo más cercano con nadie a quien matar.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65