English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Acele etmeyin

Acele etmeyin translate French

467 parallel translation
Fazla acele etmeyin.
- Ne vous avancez pas trop.
Acele etmeyin.
Je ne suis pas pressée.
Acele etmeyin. Sıranız gelince size bol bol zaman vereceğiz.
Attendez votre tour.
Acele etmeyin.
Pas de problème.
- Sorun değil, acele etmeyin.
Rien ne presse.
- Kendinizi zorlamayın Bn. Carlsen. Acele etmeyin.
Nous vous comprenons, Mme Carlsen.
Resimleri çeker çekmez bu akşam ayrılıyoruz. Acele etmeyin.
Nous partirons quand tout sera photographié.
Acele etmeyin. Her sey açiklanabilir.
On peut s'expliquer!
Ama acele etmeyin.
Vous n'aurez rien.
Acele etmeyin. Çok zamanınız var.
Vous avez le temps.
Çek için acele etmeyin. Bir sabah ofisinize uğrar alırım.
Je passerai à votre bureau pour le chèque.
Ama acele etmeyin. Bir işim var, ve geçinmeme yetiyor.
Mais ça ne presse pas, je travaille, j'ai de quoi vivre.
- Ben alışkınım. Acele etmeyin.
Prenez tout votre temps.
- Acele etmeyin Bay Allnutt...
- Vous avez le temps, Mr Allnut.
Acele etmeyin Bay Longley.
Ne vous hâtez pas.
Acele etmeyin Bayan Hatch.
Prenez votre temps.
Acele etmeyin.
Ne courez pas.
Acele etmeyin, oturun.
Détendez-vous et asseyez-vous.
Acele etmeyin.
Rien ne presse.
Acele etmeyin.
Ce n'est pas urgent.
Acele etmeyin Bay Bettini.
Prenez votre temps.
Hemen deneyelim. Acele etmeyin. Burada oturur sizi beklerim.
Parfait, j'attends
- Asla acele etmeyin.
- Erreur.
- Reddedin. Acele etmeyin. Vergi açısından düşünmeliyiz.
Considérons la situation fiscale de Mme Harding.
- Ben geldim diye acele etmeyin.
- Ne partez pas à cause de moi.
Pekala, Bill. Sakın dağılmak için acele etmeyin.
Je veux voir Sam Hall au bout d'une corde.
Sizin için eski bir hikaye elbette ama benim için yepyeni. Güzel. Acele etmeyin.
Pour vous, c'est une vieille histoire, mais pas pour moi.
Bu yüzden boşa acele etmeyin ve firmanın ofisine inip bir görevliye sorun.
Trottez donc jusqu'au guichet de la compagnie et demandez au régulateur.
- Acele etmeyin.
- Pas si vite.
Acele etmeyin.
Ça va trop vite.
Acele etmeyin.
Il n'y a pas le feu.
- Şimdi acele etmeyin.
- Ne précipitez pas tout les enfants.
Acele etmeyin. Ben de bu arada kitap okurum.
J'ai la passion des livres.
Acele etmeyin, Rahibe.
Pas si vite, ma sœur,
Acele etmeyin.
Allez-y doucement.
Acele etmeyin.
N'en faites pas trop.
Teşekkür ederim, ama benim adıma fazla acele etmeyin.
Je vous remercie, j'ai tout mon temps.
Güvertede acele etmeyin.
Pas de précipitation.
Acele etmeyin. Sürekli yeni modelleri çıkıyor.
Ne te presse pas, il y aura bientôt de nouveaux modèles.
Acele etmeyin.
Ils veulent se battre?
Acele etmeyin.
Ne sois pas presse.
Hayır, lütfen acele etmeyin.
Un instant, s'il vous plaît.
Bu kadar acele etmeyin çocuklar.
Ça va, mes amis, ne soyez pas pressés, on a le temps.
Bunu dert etmeyin şimdi. Eğer onu kurtarmak istiyorsanız acele edin.
Dépêchez-vous, pous la sauver.
- Acele etmeyin Bayan Crosbie.
Nous sommes entre amis.
Acele etmeyin.
Prenez votre temps.
Acele etmeyin!
- On se verra à Abilene!
Acele etmeyin.
Une minute.
Acele etmeyin Bay Oxly.
Doucement.
Bu kadar acele etmeyin.
Rien ne presse.
Acele etmeyin!
On doit respecter ses consignes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]