Anahtar translate French
16,210 parallel translation
Anlayacağınız banka soyup milyonlarca doların sahibi olmak mutluluğun anahtarı değildi.
Cambrioler une banque et avoir un gros paquet d'argent, c'est pas la clé du bonheur. C'était une illusion.
Sonra bijon anahtarıyla adamı kovaladım.
J'ai brandi un démonte-pneu.
Anahtarımı görmek ister misin?
Tu veux voir ma clé?
Başka kimsede böyle anahtar yok.
Personne a la même.
Bu iki odanın anahtarı.
Ma clé pour mes 2 pièces.
Bu çok iyi Gabe. Kendi anahtarın var, ne güzel.
C'est bien, une clé à toi.
İngiliz anahtarım nerede?
Ma clé anglaise. Où est-elle?
Güvenlik bana masaj yaparken onun anahtar kartını çaldım.
- J'ai volé la passe du gardien. - Quoi?
Güvenliğin anahtar kartını aldım.
J'ai pris la passe du gardien.
Arkadaşım içmeyecek, arabamın anahtarı onda
"Le conducteur désigné prends les clés de mon camion"
Anahtar önünde!
- l'interrupteur!
Korku yok, güvenlik önlemi yok, sadece anahtarı çevirdin ve gittin.
Sans peur, sans vérification d'usage, tu as tourné la clé et tu es parti.
Karşınızda çok amaçlı anahtar.
Voici l'omniclé à molette.
- Anahtar kelime, "rol."
- Il faut faire semblant!
- Anahtarımı ver.
Donne-moi mes clés.
- Anahtarı ver!
Je conduis.
Anahtarı ver.
La clé.
- Anahtarı ver.
- La clé.
- Ben, ver şu anahtarı lan.
- Ben, la clé.
- Ver oğlum şu anahtarı!
- Donne-moi la clé!
Anahtarını kaybedeyim deme!
Ne perdez pas votre clé.
Anahtar o!
C'est elle, la clé!
KOD KULLANILDI - Anahtar hazır. - Anahtar hazır.
Paré à tirer.
Bir anahtar var, eğer onu atarsan,
Il y a un interrupteur, si vous le déclenchez,
Anahtarı bul! Git anahtarı bul!
Allez chercher la clé!
Anahtarı buldum!
j'ai la clé!
Rahatça kapıyı tekmeleyip açabilmek için ya menteşelerle oynadı ya da kilidi içeriden açabilmek için bir anahtarı vardı.
Soit il trafiquait les gonds pour pouvoir défoncer la porte d'un simple coup de pied. Soit il avait accès à la serrure de l'intérieur afin de la crocheter.
Anahtar kişi sensin, bunu gördüm.
C'est toi la clé, je l'ai vu.
Anahtarı kaybedeyim deme!
JACK : Perds pas la clé.
Anahtar aynı yerde mi? - Evet, onu terk edeniyle aynı.
La clé est au même endroit?
- Anahtar asansördeydi.
- La clef était dans l'ascenseur.
- Anahtarı ver!
- Donnez-moi la clé. OK.
Anahtarı almama izin ver.
Laissez-moi prendre la clé.
Anahtarı bul.
Donnez-moi leur clé.
Anahtar da neymiş.
Pas besoin de clés!
Parayı öde, anahtarı al.
Payez cash, prenez la clé.
- Tamam, sana anahtar kod yollayacağım.
D'accord, je t'envoie un code d'accès.
# Bir İngiliz anahtarıyla seni parçalarım #
♪ Et avec une clé, je vais t'ouvrir... ♪ C'est ma foutue maison.
# Kayıp şifrenin anahtarı onda #
♪ Elle détient la clé du code manquant ♪
Unutuyordum, sana yedek anahtar yaptırdım.
Allez, allez. Oh, merde... Je t'ai fait un double de la clé, alors...
Ciddiyim adamım bana iki ingiliz anahtarı borçlusun.
Je suis sérieux, mec, tu me dois 2 kg de coke.
Dışarıdan birilerinin gelmesini umup durdum. Kapıya bir anahtar girmesini. Ama kimse gelmedi.
J'étais tout le temps à l'affût d'un bruit de bottes dans le couloir, de clés dans la serrure, mais je n'ai pas eu de visites.
Selene, Laykınların ve vampirlerin geleceğinin anahtarı.
Selene... est la clé de l'avenir des Lycans et des vampires.
Şifre anahtarı gelecektir.
Une clé de cryptage va suivre.
Anahtar kelime seçiciler ile.
Sélection de mots clés.
E-posta, anahtar kelime, seçmek istediğim her şey.
Nom de la recherche. E-mail, mot de passe, ce que tu veux.
Anahtar, telefon, doktorun numarası.
Clés, téléphone, numéro de médecin.
- Anahtarı mı?
- Ça?
Biri hemen anahtarı getirsin!
Cette pièce est hors-limites. Que quelqu'un aille chercher la clé!
İşte bu kendi anahtarım.
C'est ma clé à moi.
Bana anahtarı kaybettiğini söyleme.
Tu as perdu la clé?