Anahtarlar translate French
8,040 parallel translation
Pekala, anahtarlar!
Les clés!
Anahtarlarımı vereyim.
Je vais vous passer mes clés.
Anahtarlarınız bende.
Bien, heu, bien, sinon, j'ai vos clefs.
Sizin dışınızda mülkünüzün anahtarları kimde bulunuyor?
Qui en a les clefs, à part vous?
- Anahtarları istiyor.
Elle voudrait les clés.
Telefonum ve anahtarlarım da kayıp.
Pas de téléphone, ni clés.
Hydra, S.H.I.E.L.D. ile iletişim kurduğu zaman mesajları saklamak için S.H.I.E.L.D.'ın kuantum şifre dağıtım anahtarları kanalları arasındaki beyaz gürültüleri kullanıyorduk.
Quand Hydra communiquait avec le S.H.I.E.L.D., on utilisait un bruit de fond dans les intervalles entre les chaines de distribution de clé du quantum du S.H.I.E.L.D pour cacher les messages.
Bak Marcus, seni tetiklediklerinde anahtarları sana vermişlerdi.
Ils vous ont remis les clés.
- Anahtarlar...
Les clés...
Anahtarlarım...
Mes... clés.
Labın anahtarları var bende.
J'ai les clés du labo.
Tamam ama gözlerin dalmaya başladığında, arabanın anahtarlarını alacağız.
Mais dès que tu ne regardes pas, on te prends tes clés de voiture.
Anahtarları üzerlerinde miydi?
Est-ce qu'ils avaient leurs clés?
Olur. Anahtarlarımı almalıyım.
Bien sûr, je vais chercher mes clés.
Anahtarlar zaten cebimdeydi Danny.
Les clés sont déjà dans ma poche, Danny.
Arabanın anahtarlarını veriyor.
Il lui donne à elle les clefs de la voiture.
İnanıyorum ki tanımlayıp yetiştireceği genç Marcellus kardeşimizin sorunlu ruhunun anahtarlarını tutuyor.
Je crois que le jeune Marcellus qu'il peut identifier et même élever tient les clefs de l'âme troublée de notre frère.
- Anahtarlarım var.
J'ai mes clés.
Hadi. Anahtarlarınızı kasenin içine koyun.
Les mecs mettent les clés de leur chambre dans le bol.
- Anahtarlarım.
- Voilà mes clefs.
İşte anahtarlar, Chance.
Voilà les clés de la Granada.
O'na anahtarları at.
Jette-lui les clés.
Ford'un anahtarlarını ödünç almayı istiyordum.
Je peux prendre les clés de la Ford?
Sen anahtarları istedin.
Je te prête seulement les clés!
Anahtarlar.
Les clés!
Anahtarları ver.
Donnez-moi les clés!
Anahtarları ver.
Donne-moi les clés.
Kontak anahtarlarını aldım.
J'ai pris les clés sur le contact.
- Ne? Arabanın anahtarlarını ver.
Donne-moi tes clés de voiture.
Bu gün gelirse... Bu anahtarları sana vereceğime söz verdim.
Si jamais ce jour arrivait, je lui ai promis, que je mettrais ces clefs, entre tes mains.
Anahtarlar cebinde.
Les clés sont dans la poche arrière.
Anahtarları da açık bir yere koyuyor Zack bulunursa çıkarsınlar diye.
Et laisse les clés en évidences pour qu'on retrouve Zack.
Test sürüşü için anahtarları getirebilirmisin, lütfen?
Peux-tu prendre les clés pour un essai, s'il te plait?
Önce araba anahtarlarımı bulmam gerek.
Dès que je trouve mes clés de voiture.
- Anahtarlar gitti. Attım.
- Les clés, elles sont perdues.
Anahtarları ver.
Clés.
Bilmiyorum ama anahtarları kayıp kutusuna atmalıyım.
Je ne sais pas, mais je dois déposer ses clés aux objets trouvés avant qu'il...
Bu anahtarlar da bize listenin geri kalanını verecek.
Qui nous donneront le reste des noms.
Bu Cipher anahtarlarını nasıl bulacağız?
Comment obtient-on les autres mots-clés?
Bugün çantamı karıştırıp araba anahtarlarımı aldığını öğrendiğimde çok sinirlendim.
J'étais vraiment en colère aujourd'hui quand j'ai découvert que T'as fouillé dans mon sac, et pris mes clés de voiture.
- David çantamdam araba anahtarlarımı çaldı.
Elle a volé mes clés de voiture dans mon sac à main.
Anahtarlar sende olunca fiyatı sen koyarsın.
Quand les clés t'appartiendront, tu pourras choisir ton prix.
Cipher anahtarlarından birini bulmamıza yardım ettiğin için sana kızdı mı?
Il est devenu nerveux parce que tu nous aidais avec un des mots-clés?
Anahtarları aldı.
Il a prit les clés.
- Anahtarları kaybetme.
- Ne perd pas cette clé.
Evet ve Greenblatt kartına ev anahtarları takılı olduğundan çizik içindeydi.
Et sa carte d'accès Greenblatt était avec ses clés de maison et elle portait des traces d'usure.
- Scotty, anahtarlar sende mi?
- Scotty, tu as les clés?
Anahtarlarım hâlâ sende.
Vous avez déjà mes clés.
Anahtarlar posta kutusunda.
Les clés sont dans la boîte aux lettres.
Anahtarlarım nerede?
Où sont mes clés?
Anahtarları bulmam lazım.
Il me faut les clés.