Asla başaramayacaksın translate French
56 parallel translation
Asla başaramayacaksın.
Tu ne réussiras jamais.
Asla başaramayacaksınız.
Vous n'y arriverez pas!
Asla başaramayacaksın.
On réussira jamais, là!
Asla başaramayacaksın Jake. Hayır, yapabiliriz.
- Tu ne vas pas y arriver, Jake.
- Asla başaramayacaksın.
Tu ne t'en sortiras pas.
Ama onu benden almayı asla başaramayacaksın.
Jamais vous ne me l'enlèverez.
Asla başaramayacaksın!
On a dépassé les 80 km / h.
Beni o fare deliğinden farksız yere tıkmayı asla başaramayacaksın.
Las Vegas! Tu ne me traîneras pas dans ce trou à rat, même avec un filet.
Bunu asla başaramayacaksın diğer mola yerine ulaşamayacaksın.
Tu n'arriveras jamais au prochain point de contrôle.
Asla başaramayacaksın. Hiç formda değilsin.
T'es pas en état de marcher.
- Asla başaramayacaksın.
- Vous n'y arriverez jamais.
Asla başaramayacaksın!
Vous n'y arriverez jamais!
- Asla başaramayacaksınız.
- Vous n'y arriverez pas.
Asla başaramayacaksınız!
Vous n'y arriverez pas.
Asla başaramayacaksın.
Tu n'y arriveras jamais.
Asla başaramayacaksın, hiçbirzaman
Point n'y arriveras.
Asla başaramayacaksın.
Tu ne vas jamais pouvoir partir.
Aranızdaki küçük çatlağı doldurmayı asla başaramayacaksınız, değil mi? Neden numara yapma zahmetine bile giriyorsunuz ki?
Vous n'allez jamais pouvoir réparer ce fossé qui existe entre vous, alors pourquoi vous tracasser avec tout ce cirque?
Olmaya çalıştığın kişiyi sevdim sayılır ama asla başaramayacaksın.
Un peu ce que tu aimerais être. Mais sans y arriver.
Asla başaramayacaksın bunu.
T'y arriveras jamais.
Asla başaramayacaksın.
Pour entrer? Tu parles...
Asla başaramayacaksın.
Vous vous en tirerez pas comme ça!
Madem öyle, smaç basmayı asla başaramayacaksınız.
Bon, si c'est le cas... vous devriez savoir vous n'allez jamais mettre de panier.
Asla başaramayacaksın.
La chose à ne pas faire.
Asla başaramayacaksın.
Tu vas jamais y arriver.
Asla başaramayacaksın evlat!
- Je viens avec toi.
Asla başaramayacaksın. Evet, başaracağım.
- T'y arriveras jamais.
Oklar ahşap. Asla başaramayacaksın.
C'est des flèches en bois.
Bunu asla başaramayacaksın.
- Ça ne marchera jamais.
Ve ne kadar denersen dene asla başaramayacaksın.
Et peu importe a quel point tu essaye. tu ne le sera jamais.
Asla başaramayacaksın.
Cela ne sera jamais.
- Asla başaramayacaksın.
- Encore raté! T'y arriveras pas.
Asla başaramayacaksınız.
Tu n'y arriveras jamais.
Bunu asla başaramayacaksın. Çok beyazsın.
En fait non, t'es trop blanc pour assurer.
Asla başaramayacaksın.
Tu seras toujours une ratée.
Asla başaramayacaksın.
Vous n'y arriverez jamais.
Asla başaramayacaksın.
C'est mort pour toi. - Quoi?
Asla başaramayacaksın.
Tu ne traverseras pas.
Asla başaramayacaksın, yaklaşamayacaksın bile.
Vous n'y arriverez jamais! Vous en êtes loin!
Asla başaramayacaksın!
Tu ne peux faire demi-tour!
Asla başaramayacaksın.
Tu ne tiendras jamais.
Bunu asla başaramayacaksın evlat, çünkü sende o göt yok.
Tu ne pourras jamais avoir ça, mon pote, parce que tu es une salope.
Asla benim gibi olmayı başaramayacaksın.
Vous ne réussirez jamais à devenir comme moi.
Asla başaramayacaksın!
Vous n'y arriverez jamais.
Asla başaramayacaksın.
Tu n'y arriveras pas.
- Asla başaramayacaksın.
Tu n'y arriveras pas.
Ve sen, bu kasayı asla görmeyi başaramayacaksın!
Et toi, tu ne verras jamais le coffre.
Asla başaramayacaksın.
Vous n'y arriverez pas.
Beni yakalamaya çok yaklaştın Stan. Ama asla başaramayacaksın.
D'où ma présence ici.
Ve... Asla muazzam olmayı başaramayacaksın.
Et... vous n'atteindrez jamais la grandeur.
Ve bunu asla başaramayacaksın.
Et tu ne l'obtiendras jamais.