English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Asıl soru şu

Asıl soru şu translate French

355 parallel translation
Asıl soru şu : O gece evde başka bir var mıydı?
Et si quelqu'un d'autre était entré dans la maison cette nuit-là?
Asıl soru şu :
Chacun se pose la question :
İyi de asıl soru şu :... Neyin hayatta kalması?
Demandons-nous plutôt jusqu'où il faut aller pour survivre.
Asıl soru şu : Tanrı bana inanıyor mu?
Et Dieu, croit-il en moi?
Asıl soru şu, sorumluluk almak istiyormusunuz?
Voulez-vous être tenu responsable?
Asıl soru şu ; Los Angeles arabayla iki saatten daha az sürerken, bir pilota neden ihtiyaç duysun?
On est à moins de deux heures de route de Los Angeles, pourquoi utiliser un pilote?
Esasen kendime ve diğerlerine sorduğum asıl soru şu :
Et surtout je me demandais, à moi et aux autres :
Neyse, asıl soru şu, ne zaman müsaitsin?
Quoi qu'il en soit... quand êtes-vous libre?
Bu anıtlarla ilgili asıl soru şu ; Neden hepsi birbirine benziyor?
La question au sujet de ces statues, pourquoi était elles toutes identiques?
Asıl soru şu, siz onları almak için ölmeye hazır mısınız?
Mourrez-vous pour les prendre?
Asıl soru şu : neden bana doğru?
La question est : pourquoi le pointer sur moi?
Asıl soru şu : Ve bu formalite icabı olabilir ama Richard aslında deforme miydi?
La question est... bien qu'elle semble superficielle...
Asıl soru şu, sen ne yaptın bayım?
Dites-nous plutôt ce que vous avez fait.
Bu durumda asıl soru şu :
La vraie question est :
Asıl soru şu - Bu bizim için bir problem yaratır mı?
La question est de savoir si cela va nous causer des problèmes.
Asıl soru şu, beni bırakmazsan nasıl hayatta kalacaksın?
Exécute... mes ordres, esclave!
Asıl soru şu, bunun kullanımı için insanlık yeterince uygar mı?
Mais je me demande si l'humanité est assez mûre pour s'en servir.
Bence asıl soru şu : Siz yarasaları sever misiniz?
Et vous, aimez-vous les chauves-souris?
Asıl soru şu ki sende cesaret var mı, dostum?
et toi, mon frère?
Asıl soru şu galiba. Kimsiniz siz?
La question importante est qui êtes-vous?
Asıl soru şu, eğer biz bu işe girersek, elimize ne geçer?
La question est, si on s'implique, on possède quoi?
Asıl soru şu : Neden kendisini, doğal tarih müzesinde görmedik?
La question est... pourquoi ne l'a-t-on jamais vue dans les musées d'histoire naturelle?
Asıl soru şu, sen yapabilecek misin?
La question est : "Peux-tu l'accepter?"
Asıl soru şu, ilişki nerde?
Et où est cette relation?
Asıl soru şu. Kaç eleştirmen Joan Didion'dan, bariz bir şekilde hikâye çaldığını fark etmeyecek?
Etonnant que personne n'ait remarqué que vous plagiez Joan Didion.
Asıl soru şu ki :
La grande question, c'est :
Asıl soru şu kardeşim bu konuda ne yapacağın?
La question est, petit frère, que vas-tu faire? - Faire?
- Evet. Ama asıl soru şu :
Mais je me demande comment va Debra.
Asıl soru şu... O, Ares'i gördü mü?
La question est... l'a-t-il vu, lui?
Evet ama asıl soru şu,
Ce serait le tireur?
Asıl soru şu Jo. Senin için tuhaf olacak mı?
La question est, Jo, est-ce que ce serait bizarre pour toi?
Asıl soru şu, şeyden önce hazırladığım tedavi oto bağışklık sistemini düzenliycekmi.
La question est de savoir si le traitement permettra.... de stabiliser son système immunitaire avant que...?
Asıl soru şu, siz neden geldiğinizi biliyor musunuz?
La question est... savez-vous pourquoi vous, vous êtes ici?
Asıl soru şu :
La question est donc :
Kabiliyetleri demek bu kadardı. Asıl soru şu... kim Orgları ortadan kaldırabilme gücüne sahip?
Ils sont redoutables et tu le sais. qui diable a bien pu en venir à bout?
Asıl soru şu :
Là est la question.
Asıl soru şu ; neden dünyanın en zengin petrolüne sahip Suudiler dünyanın öbür ucundaki bu başarısız şirkete yatırım yapıyordu?
La question est : pourquoi les Saoudiens, qui ont tout le pétrole qu'ils veulent... vont de l'autre côté du globe investir dans des compagnies minables?
- Üzgün olduğundan eminim. Asıl soru şu. Seni yakalamasaydım yine üzgün olacak mıydın?
Je n'en doute pas mais tu serais aussi désolé si je ne t'avais pas surpris?
Asıl soru şu : sen hazır mısın?
La vraie question est : l'es-tu, toi?
- Asıl soru şu : Sakladığı neydi?
La question est... que dissimulait-il?
Konu şu ki, elimde bir leopar var. Ve asıl soru da şu ki, onunla ne yapacağım?
Qu'est-ce que je vais en faire?
Gerçekte asıl soru şu...
Question cruciale :
Asılı soru şu ;
La question est...
Asıl soru şimdi şu :
La question est :
Asıl sorulması gereken soru şu : Bu çocukların aklı nerede acaba?
Ce qui amène la question, à quoi pensent ces garçons?
Asıl soru şu parmak izini nasıl aldınız?
D'où tenez - vous ses empreintes?
Bence asıl soru birinin nasıl olup da şu anda var olmayan bir karışımı elinde bulundurduğu.
Autre chose me préoccupe : Quelqu'un a utilisé un composé qui n'existe pas.
Ama asıl soru şu :
Que voulez-vous dire? Quoi?
Soru şu : Sen neden öldürdün?
Non, pourquoi tu l'as tué?
Şimdi asıl sorman gereken soru şu o devriye arabası seni durduracağını nereden biliyordu?
Mais demande-toi donc comment ces agents étaient au courant, hein?
Asıl büyük soru şu : Düğün hala yapılacak mı?
La grande question est de savoir si nous maintenons le mariage.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]