English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Babam da

Babam da translate French

4,709 parallel translation
Babam da bana ilk av gezimize çıktığımızda içirmişti.
Mon père m'a laissé essayer pour ma première chasse.
Babam da arkasından " Yakalayın onu!
Pendant que mon père crie :
İnsanlarla ilişki kuramıyorum mesela çünkü annem ölü ve babam da gece beliren hayaletlerden farksız.
Comme je ne peux pas m'attacher aux gens car ma mère est morte, et mon père est cette chose qui fait le superhéros la nuit.
Benim babam da Mega'nın sahibi.
Mon père est le président de Mega Entertainment.
Babam da istemezdi.
Mon père n'aurait pas voulu non plus.
Biliyor musun Castle, benim babam da ilk kez bir adamla ayrı eve çıkacağımı öğrendiğinde beni öldürmek istemişti.
Tu sais, mon père voulait tuer le premier gars avec qui j'ai vécu.
Babam da bilmiyordu.
Ni même mon père.
Babam da harika mısır güveci yapar.
Je fais une farce à mourir, et mon père fait une super casserole de maïs traditionnel.
Anne babam da aynı şekilde öldü.
Mes parents ont connu ce sort.
Annem hep kendi dünyasındaydı ve babam da sürekli iş seyahatine çıkardı.
Ma mère était égocentrique, et mon père voyageait beaucoup.
Hayır. Zekam yüzünden çok kibirliyim... ve babam da çartizm savunucusu. okuyan ve düşünen bir adam.
" Je suis trop arrogant, grace a mon intelligence, et mon pere étant un chartiste et un lecteur, un homme pensant... un papetier aussi.
Babam da aynıydı.
Tout comme mon père.
Babam da bekâr, annemiz de bekâr.
Hmm, mon père est seul, ma mère est seule.
Ne zaman eyalet sınırını geçsek bir dilek tutardım ve babam da kornaya basmama izin verirdi.
A chaque fois que nous traversions la frontière d'un état, je faisais un vœu et il me laissait klaxonner.
Keşke babam da burada olsaydı.
J'aimerais que papa soit là.
Babam da elektrikçiydi.
Mon père était électricien.
Babamın öldüğünü söylüyorsun ama nasıl ya da ne zaman öldüğünü söylemiyorsun.
Vous me dites que mon père est mort, mais ni comment ni quand il est mort.
Büyüdüğümde babamın dükkânında çalışmayacağım ya da hayatım boyunca üniversitelilere ot satmayacağım.
Je ne vais pas grandir et travailler pour Papa, ou vendre de l'herbe aux étudiants toute ma vie.
Hayır. Babamın seçmesi uzun sürüyor da.
C'est mon moment préféré!
Babamın da bir Augustine olduğunu söyledi.
Il a dit que mon père était aussi un Augustine.
Babamın bir vampir avcısı olduğunu biliyordum ama aynı zamanda da kasaba doktoruydu.
Je sais que mon père était un chasseur de vampire, mais il était aussi le médecin du village.
Lütfen, babamı da bağışla.
Excusez mon père, s'il vous plait.
Ayrıca Charlie'nin annesini, kendi annemi ve babamı da davet ettim, ancak gelmek istemediler.
J'ai aussi invité la mère de Charlie, ma mère et mon père mais ils n'ont pas voulu venir. Donc juste Bruce? Tu sais quoi, pas de problème.
Benim durumumun da babam ve seninki gibi olacağını düşünüyorsun.
Tu crois que ma situation va être comme celle de papa et toi
Ben sen değilim, Ryan da babam değil.
Je ne suis pas toi, et Ryan n'est pas papa.
Babamın Oxford'da öğretmenlik yaptığı zamanlardaki tatillerinde şöminenin yanında otururken beni görkemli Antik Yunan hikâyeleriyle eğlendirirdi.
Pendant les vacances de mon père qui était professeur à Oxford. Je m'asseyais au coin du feu tandis qu'il me régalait de récits glorieux de la Grèce antique.
Kendi çabamla bir profesör olacağıma babamın da benimle gurur duyacağına inanırdım.
Et que je deviendrais professeur. Il aurait été fier de moi.
Babamın düğününde dans etmiştin ama muhtemelen onu da hatırlıyor numarası yaparsın.
Tu as dansé au mariage de mon père... mais tu vas prétendre t'en souvenir aussi.
Neyi, babamın bir canavar olduğunu ve onu da bir canavarın öldürdüğünü mü söylüyorsun?
Le fait qu'il était littéralement un monstre ou le fait qu'un autre monstre l'ai tué?
Bu da babam.
Et voici mon père.
Ve bu da babam.
Et voilà mon père.
Çünkü tapusu sadece benim adımaydı, bana babam tarafından verildi, ona da burayı babası vermiş.
Parce que l'acte est uniquement à mon nom, légué par mon père, qui l'avait lui même hérité du sien.
Bak, sana şu öğüdü vereceğim babamın da bana verdiği gibi beni buraya ilk getirdiği zaman- - Metresinle evlenme.
Je vais te répéter ce que mon père m'a dit quand il m'a amené ici la première fois. N'épouse pas ta maitresse.
Beni ve abimi o yetiştirdi babam bizi sepetledikten sonra, bu yüzden bildiğim her şeyi ondan öğrendim, ortalığı birbirine katmak da buna dahil.
Elle nous a élevé, mon frère et moi après que mon père nous ai laissé tombé, donc tout ce que je sais me vient d'elle, y compris comment mettre le foutoir.
Evet, ama babam onla çıkmaya başlarsa, o zaman evden dışarı çıkmış olacak, ve o zaman bu da bir tür mutluluktur.
Mais si mon père commence à sortir avec elle, il ne sera alors plus à la maison, et c'est une forme de bonheur.
Babamın da her zaman dediği gibi,
Comme mon père le disait toujours,
Arada sırada da annemle babamı arıyorum.
Des fois, je téléphone aux parents.
Bir üvey anne yetmemişti. Babamın kollarında gördüğüm üvey kardeşi kabul etmek zorunda kaldığımda da yalnızca 12 yaşındaydım.
Comme si une belle-mère n'était pas assez, j'ai dû accepter un demi-frère d'une autre femme quand j'avais 12 ans.
Newcastle'da. Daha sonra annem, babam ölünce Reading'e götürdü bizi.
Jusqu'à ce que ma mère déménage à Reading quand mon père est mort.
Babam yaşıyor ve dışarıda bir yerde, bundan eminim.
Mon père est vivant, quelque part. J'en suis sûr.
- Bugün biliyorum ki babam beni anlıyor. Ve biliyorum ki Cyrus da dışarıda bir yerlerde. Birbirimizi bulacağız.
Aujourd'hui, je sais que mon père me comprends, et je sais que Cyrus est ici, quelque part, et nous allons nous retrouver.
İskoçya sınırlarından ses çıkmadığı için babam ve danışmanları ittifakımızın da bozulmadığını düşünüp memnun görünüyorlar aynı zamanda, nişanımızın da ve politik kararlar da...
La frontière écossaise est calme, mon père et ses conseillers sont satisfaits de voir que notre alliance est intacte... Tout comme nos fiançailles. Et vu qu'aucune décision politique...
O kadar da büyük bir iş değil. Babamın yanında çalışıyorum işte.
Ce n'est pas si exigeant que ça, je travaille pour mon père.
Ama yaptın, şimdi babamı itiraf ettirebilmek için tek şansımız da onla beraber öldü.
Mais tu l'as fait, et maintenant notre seule chance que mon père avoue est morte.
Kendi babamı kaybettiğim zamanı hatırlıyorum da.
Je me souviens quand mon père est mort.
Babamın Dominos'u soyması da bunun yüzünden oldu.
C'est comme ça que mon père a fini par braquer une pizzeria.
Yoksa biz arkadaş olursak babamın seni bırakmayacağını da düşünüyor musun?
Ou pensez-vous si nous sommes amis mon père ne vous laissera pas, trop?
NYÜ, babamın çalıştığı zamanlarda da Yale'de büyüdüm.
- À NYU. Et mon père a travaillé à Yale.
Babam bunu bana verdiğinde senden biraz daha gençtim, ona da babası vermiş.
Mon père me l'a donné quand j'étais un peu plus jeune que toi, et son père le lui avait donné.
Dedemin saçlarını kesmiş. Babamın saçlarını da kesmiş. Şimdi ise hepimizin saçlarını kesiyor.
Il coupait les cheveux de notre grand-père, coupe ceux de mon père
Ben iki yaşımdayken annem ve babam boşandı. Ömür boyu bir baba aradım. Bu babayı da Amerika'nın Altın Kartalı'nda buldum.
Ma mère et mon père ont divorcé quand j'avais deux ans, et j'ai passé ma vie à me chercher un père, et je l'ai trouvé dans l'aigle doré de l'Amérique, John du Pont.
david 2467
davıd 24
darling 44
daddy 17
danny 1357
daniel 570
dana 196
dante 84
dash 20
data 848
daphne 369
dale 159
daria 27
daisy 193
dave 763
dane 24
dani 91
danke 21
dallas 215
daniela 44

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]