English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bana da

Bana da translate French

22,604 parallel translation
Bana da o söylemedi.
Elle ne me l'a pas dit.
Tek bildiğim bunca zamandır ona kim olduğu hakkında yalan söylediği. Bana da numara, para, her şey hakkında yalan söylüyormuş.
Ce que je sais, c'est que pendant qu'il lui mentait à propos de qui il était, il me mentait aussi à propos des arnaques et de l'argent et de tout le reste.
Ama sana değil. Bana da değil.
Mais pas contre toi, ou même contre moi.
Sunita, Timmy'ye sor da birkaç tarif bana da gönder.
Vas-t'en! Sunita, demande à Timmy de m'envoyer des recettes.
- Bana da mesaj geldi.
- J'ai un message.
Bana da yalan atmadığını nereden bileceğim?
Comment savoir que tu me mens pas?
Biraz bana da versene.
Donnez-m'en un peu.
- Bana da anlatabilirsin.
Tu peux me la raconter.
Annemin hastalığı bana da geçecek mi?
Je vais attraper sa maladie?
Francis'e bir karaciğer, bana da kurtarma paketi lazım. - Sana ne lazım?
Francis a besoin d'un foie, j'ai besoin d'un sauvetage.
Bana da bir bira kap.
Prends-moi une bière!
"Çok az insanın olabileceği veya olmayı hak edebileceği." Biliyorum aynı nutuğu bana da çekti.
"Que très peu de gens ont ou méritent." Je sais. Il m'a tenu le même discours.
Bana da göz kulak oldun.
Tu as fait pareil pour moi.
Bana da anlatsana.
Alors dites-le.
Bunu yapınca da bana ihtiyacın kalmayacak.
Et une fois que ce sera fait, je ne te serai plus d'aucune utilité.
Bashir öğrenmediği sürece ona ya da bana zarar gelmez.
Et ce que Bashir ne sait pas ne peut le blesser... ni moi.
- Bu da hayatım bana ait değil demek.
Ce qui signifie que ma vie ne m'appartient pas.
Söylemek bana düşmezdi. Ayrıca telefonlarımı da açmıyorsun zaten.
Ce n'était pas à moi de le faire, et tu as arrêté de répondre à mes appels.
Şu bana dün ateş eden insanlar var ya, bilekliğin sende olduğunu öğrenirlerse sana da ateş etmeye başlarlar.
Ceux qui m'ont tiré dessus vont découvrir que tu l'as, et ils tireront sur toi.
- Ne? - Bana ders veriyor da.
- Elle m'a appris.
Boşluk da bize "Bana bağırmayı bırak lütfen!" der.
Et le vide répond : "Arrête de crier, s'il te plaît."
Konklav'da bana oy verdiniz mi, Kardinal?
Avez-vous voté pour moi au conclave?
Voiello, ben sana, Papa da bana rapor edecek demiştin.
Voiello... tu avais dit : "Je vous en réfère, le pape s'en réfère à moi."
Halihazırda Papa'yım. Ama inanın bana, istersem kendimi diğeri olarak da onaylatırım.
Je suis déjà le premier, mais soyez sûr que si je le voulais, je pourrais également me faire reconnaître comme ce dernier.
Bana kızgın olduğunu biliyorum ve hak veriyorum da sana.
Je sais que tu m'en veux, et c'est normal.
Ya da bana onları yenmek için gerekli olan şeyi sunuyorsundur?
Ou bien m'a tu donné exactement ce dont j'avais besoin pour les battre?
Biz de şarabı benim aldığımı söyleriz, o da bana sarar, oldu mu?
Bon, on dira que je l'ai acheté, et c'est moi qu'elle critiquera.
Onlar da bana geldi.
Et ils sont venus vers moi.
Goto'da geçirdiğim altı gün ve Kichijiro'nun inancının yenilenmesi bana hayatımın kıymetini dünyanın sonunda yer alan bu ülkedeki insanlara gerçekten faydalı olabileceğimi hissettirdi.
Ces six jours à Gotô et la réaffirmation de foi de Kichijiro m'ont fait sentir que ma vie avait de la valeur et que je pourrais être utile aux gens de ce pays à l'autre bout du monde.
O da bana bakarak : "Bu hafta sonu ne planın var?" diye sordu.
Il m'a regardé et il m'a dit, "Tu fais quoi, ce week-end?"
Bana karşı koyabileceğimizi öğretti. İşgalciler tüm kartları ellerinde tutsa da kaynaklarımız yeterli olur ve akıllıca hareket edersek bir şansımız var.
Il m'a appris qu'on pouvait résister... que le RAP pouvait avoir actuellement toutes les cartes en main, mais que si on était intelligents et ingénieux, alors on pouvait avoir une chance.
İşleri ayarlamam için bana birkaç saat ver. Ya da beni kenara itip kendini bildiğin yoldan gidersin ve Strix'te bulunan herkesi yavaş ve acılı bir ölüme mahkum edersin.
Laisse moi quelques heures pour bien faire les choses ou mets moi hors de moi et tu te condamnes, toi et tous les Strix, à une mort lente et douloureuse.
.. bana aile dersi vermeye kalkma.. .. ablacığım, ya da ablam değilsin.
Ne me sermonne pas sur ma famille, sœur, ou pas.
Yani, ya bana onu nasıl bulacağımı söylersin.. ya da seni öldürürüm.
Alors, que ce soit me dire comment le trouver ou je vais vous tuer.
Sonra da onu bulup bana getir.
Quand tu l'auras trouvé, tu me l'amèneras.
Bana kalırsa da bunların hiçbiri umurumda değil.
En ce qui me concerne, rien à faire de tout ça.
Bana huzursuzluk yaratacağına aşağıda kalıp icabına baksana?
Retourne t'en occuper
Ondan sonra benim lafımı bana karşı kullandı. Sonra da...
Et là...
Bana da çatacak mısın?
Tu vas m'insulter moi aussi?
Elektroniği ona, donanımını ona, yazılımı da bana ait.
Avionique, matériel, logiciel.
- Bana at alacağına da söz vermiştin.
Je me souviens que tu m'avais promis un cheval.
Bir dahaki sefere dışarıda kal, bana saygın yoksa çocuklarına olsun bari.
La prochaine fois, dors à l'extérieur. Si tu n'as aucun respect pour moi, respecte au moins tes enfants.
Bu yasaya kalmış sana ya da bana değil.
C'est à la justice d'en décider!
- Doğru ve göreceksin o da bana hak verecek.
Je la laisserai. Elle va comprendre qu'elle doit y aller.
Doktora gitmeye karar verdim ve o da bana bu misketleri verdi.
Alors, je suis allé voir un docteur qui m'a recommandé ces billes.
Bu mevki bana düşman kazandırdığı kadar dost da kazandırdı.
Moi, je me suis fait beaucoup d'ennemis à ce poste, mais aussi beaucoup d'amis!
Suşi yemem, metro da kullanmam ama bana enteresan geliyor.
Je ne mange pas de sushis et je ne prends pas le métro, mais ça m'intéresse.
Kanun ve nizam pek bana göre değil. Sadece bir kasabada kalmak da öyle.
Eh bien, je ne suis pas le type loi-et-ordre... ni le type rester-à-un-endroit non plus.
Bana çıkma mı teklif ediyorsun yoksa dışarıda mı beklemek istersin?
Vous m'invitez à sortir ou vous attendez dehors?
Sonra da sen bana Josie'nin yandığını söyleyeceksin.
Tu vas me dire que Chez Josie a brûlé.
" Kendi gözlerinize bakıp bana kahraman olmadığınızı söyleyin sebat etmediğinizi ya da acı çekmediğinizi ya da en çok değer verdiğiniz şeyleri kaybetmediğinizi söyleyin.
" Regardez-vous dans les yeux et dites-moi que vous n'êtes pas héroïque, que vous n'avez pas enduré, souffert, ou perdu ce qui vous tenait le plus à cœur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]