Bana sorarsanız translate French
612 parallel translation
Bay Carmichael, bana sorarsanız yemeğinizin bu olaya kıyasla bir hayli önemsiz kaldığını anlamalısınız.
Vous devriez plutôt considérer que perdre un repas est un moindre mal.
Bana sorarsanız, onunla gurur duyuyorum.
Je suis fier d'elle.
Eğer bana sorarsanız, kanundan kaçan bir suçlu.
A mon avis c'est un criminel en fuite.
Bana sorarsanız, ki soracağınızı pek sanmıyorum tüm bu ahmakca işleri bırakıp, derslerinize geri dönün derim.
Si mon avis, c'est que vous devez... abandonner toute cette affaire idiote et retourner à vos études.
Madam, bana sorarsanız, bu kadar heyecanlı görünmeyin.
S'il y a des journalistes, n'ouvre pas! Laissez-les là.
Bana sorarsanız bu iş iyice karmaşıklaşıyor.
Ça devient très compliqué, si tu veux mon avis.
Bana sorarsanız, tam bir Amerikan karşıtı.
Que c ´ est anti-américain!
Bu işte bir esrar var, karanlık bir esrar bana sorarsanız.
Mystère. Et mystère pas propre, je vous prie de le croire!
Bana sorarsanız yanlış kişilere özgürlük vermekle ilgililer.
Ils se préoccupent de la liberté des mauvaises personnes.
Hapishanedeydi bana sorarsanız.
Probablement en prison.
Kopyası. Bana sorarsanız bu çok fazla bürokrasi. Ama onlar istiyorsa ayrı tabii.
C'est beaucoup de paperasserie, mais s'ils y tiennent...
Bana sorarsanız bu not katilin bir hayal ürünü.
Ce message n'existe que dans l'esprit de l'accusée.
Hmm. Bana sorarsanız tadına bakması doğal geliyor.
C'est sa nature, voilà mon avis.
- Bana sorarsanız kaptan o.
- Je dirais que le capitaine c'est lui.
Bana sorarsanız, şimdi çok önemli değil.
A mon avis, ce n'est pas grand-chose.
Bana sorarsanız, kimsenin bir şey anladığı yok.
Si vous voulez mon avis, personne ne comprend rien.
Bana sorarsanız, çok çabuk pes ettiğinizi düşünüyorum.
Mais si vous voulez mon avis, mam zelle, vous renoncez trop vite!
Bana sorarsanız, o Teksas'lı serseriler elimizden asla kurtulamayacak.
Plus je pense au grand gars, plus je l'admire.
- Ama yine de bunaltıcı bir sıcak var, bana sorarsanız. - Fazlasıyla, efendimiz.
Avec une chaleur étouffante.
Bana sorarsanız dünyadaki tüm saatler durdu.
Vous êtes ici, et pour moi, le temps s'est arrêté.
Saçma bir fikir, bana sorarsanız.
Quelle idée.
Bana sorarsanız adanın arkasına gidebiliriz,... orası sakindir ve ne yapacağımızı konuşuruz.
Nous devrions nous abriter dans un endroit tranquille, et réfléchir à ce qu'il faut faire.
Bana sorarsanız, o tam buradan, Dünya'dan geliyor.
Si vous voulez mon avis, il vient de la Terre.
Söylemek istediğim şu ki bana sorarsanız 200 mil yol gittim ve benim dediğime geldiniz.
J'ai fait 300 km pour avoir mon mot à dire, et je dirai ce que je veux!
Bana sorarsanız, geri gelmeyecekler.
Ils ne reviendront jamais.
Bana sorarsanız, parmaklarını zor çekti geri.
Mais à mon avis, il n'avait pas envie de la lâcher.
İşte, Stalag 17'nin Noeli böyleydi. Bana sorarsanız daha çok 4 Temmuz gibiydi.
Puis ce fut le jour de noël qui allait plutôt ressembler à un jour de Fête Nationale.
Bana sorarsanız rahatlamıştı.
On aurait dit que ça le soulageait.
Bana sorarsanız, üçünüz de değerinizin iki katını alıyorsunuz.
Tous les trois, vous êtes encore trop payés.
Bana sorarsanız, buraya dinamit gibi bir oyun lazım.
Ce qu'il faudrait c'est un numero dynamique!
Evet efendim. Ama bana sorarsanız...
Oui, mais si vous me demandez...
Bana sorarsanız, olasılığın hırsızın lehine olduğunu söylerdim.
Le voleur a ses chances.
Bana sorarsanız yanlış yoldasınız.
Si vous parlez de la piste interne, la réponse est non.
Bana sorarsanız etrafta büyük bir birlik yok.
Je n'ai vu aucun signe de force importante.
Bana sorarsanız boşa vakit harcıyorum.
Je crois que je perds mon temps.
Bana sorarsanız, Reverend Ford, başkan Warren'in yanında yer almalıydı.
Le révérend Ford aurait du prendre parti pour le maire.
Bana sorarsanız, bayan Evers ikinci bir çocukluk içine, düşüyor.
Accroche-le là. Bien fort.
Bana sorarsanız dün gece orada uyuduğunu sanmıyorum.
Si vous me demandez...
Bana sorarsanız, onunki kolay bir çıkış olmuş.
Une belle mort pour un homme qui a massacré trois femmes.
Bana sorarsanız hiçbir harekette bulunmayacaklar.
Ils ne vont pas réagir.
Bana sorarsanız çıldırmanın eşiğindeydi...
J'ai plutôt l'impression qu'il allait- -
Fena değil, ha? Bana sorarsanız, o klinik kafayı yemiş.
Pour moi ce ne sont que des sottises.
Ama bana sorarsanız kaptan yaz bitmeden onunla evlenmeyi ciddi ciddi düşünüyor.
A mon avis, le capitaine songe sérieusement... à l'épouser avant la fin de l'été.
Ornihopterimde hiçbir sorun yoktu... kötü plotaj, bana sorarsanız!
"L'ornithoptère" était au point. Votre pilotage l'était moins.
Bana sorarsanız çok Fransa ve çok fazla beraberlik.
Beaucoup trop cordiale à mon goût.
Bana sorarsan asmamız gereken asıl kişi şu Tetley.
A mon avis c'est ce Tetley qu'on devrait pendre.
Bana sorarsanız tuhaf bir iş.
C'est étrange, je te le dis.
O Jenny gibi Fransız, Jenny gibi sevimli - eğer bana sorarsan, onun kadar da güzel.
Une Française, jolie comme Jenny. Je dirais même, plus jolie.
Bana sorarsan sen bir Kızılsın. Evet, sen busun.
A mon avis, t'es un coco.
Bana ne sorarsanız hepsini anlatmak niyetindeyim.
J'ai l'intention de dire la vérité, quoi que vous me demandiez.
Bana sorarsanız ziyaret etmek için güzel yer ama burada yaşamak istemem.
C'est agréable à visiter, mais je n'y vivrais pas.
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir bak 53
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir bak 53