Bana öyle geliyor ki translate French
515 parallel translation
# Yine de bana öyle geliyor ki elime düşeceksin.
Mais je sens que je peux t'avoir
- Bana öyle geliyor ki karımın umurunda.
- Je commence à croire que tu t'en fais.
Judy, bana öyle geliyor ki... ... çok acele bir karar veriyoruz.
Je crois que nous devrions reconsidérer notre décision.
Bana öyle geliyor ki bu gece çok eğleneceğim.
Je vais passer une bonne soirée!
Bana öyle geliyor ki, Quale'in gözü oynaşta.
Quale n'a pas l'esprit aux affaires.
Bana öyle geliyor ki...
Il me semble que...
Bana öyle geliyor ki, eğer bir mesajın varsa biraz daha fazla kelime içermeli.
Il me semble qu'un message devrait etre plus long.
Bana öyle geliyor ki kalıntı bırakmayan arsenik şimdiye kadar keşfedilmiştir.
Il doit y avoir des poisons qui ne laissent aucune trace.
Evet efendim. Bana öyle geliyor ki, Dude'la ben her dönümden iki balya kaldırırız çünkü şu anda kendimi, eskiden her bahar hissettiğim gibi hissediyorum.
Oui, je crois bien que Dude et moi, on va récolter une balle de coton par acre, car je me sens comme je me sentais à chaque printemps d'antan.
Onun için elden artık bir şey gelmez ama bana öyle geliyor ki hiç böyle hırsız görmemişsindir.
Il est trop tard pour réparer ça, mais je pense n'avoir jamais vu un voleur aussi invétéré de toute ma vie.
Pekala, bana öyle geliyor ki, eğer bu hatları zamanında bitirip germek istiyorsak artık şimdiye kadar olandan daha farklı haraket etmeliyiz.
Si nous voulons monter ce câble, il faut agir autrement.
Bana öyle geliyor ki bu ses...
On dirait... - Épave à terre!
Belki önyargılıyım ama, bana öyle geliyor ki Suzy cana yakın genç bir bayan oldu.
Je ne suis pas impartial, mais il me semble que Susie est une fille adorable.
Bana öyle geliyor ki, dördümüzün birkaç yüz adamı oyalaması... mucizeden pek farksız değil.
Tenir des centaines d'hommes à quatre... c'est déjà un miracle.
Bana öyle geliyor ki, sizin bana söyleyebileceğinizden çok daha fazlasını biliyorum.
J'ai idée que je peux vous dire beaucoup plus que vous pouvez me dire.
Bana öyle geliyor ki Thatcher, Billings'in Mecburiyet Caddesi'nde sallanmana daha çok vakit var gibi.
On dirait que ce n'est pas demain que tu vas déambuler dans la grande rue de Billings.
Biliyor musun, bana öyle geliyor ki...
Tu sais, j'ai l'impression que...
Bana öyle geliyor ki bu sanık için zaten hatırı sayılır bir indirim yapılmıştır.
M. Sackett, la Cour pense que l'accusée en a déjà bénéficié.
Bana öyle geliyor ki, bu kliniği hasta biri işletiyor.
- Vos patients sont plus intelligents.
Bana öyle geliyor ki, bu çok zor bir dava.
Ça m'a l'air d'une affaire difficile.
Bu sefer bana öyle geliyor ki hükümet için hazır olmalıyız.
Cette fois, nous seront prêts pour le gouvernement...
Peki, baba. Sanırım bunu yapmalıyız. - Bana öyle geliyor ki...
J'espère qu'il ne jugera pas indiscret que je pose quelques questions.
- Yine de bana öyle geliyor ki..
Cependant il m'est apparu...
Bana öyle geliyor ki, acı çekmekten zevk alıyorsun Gloria.
On croirait que tu te complais à souffrir...
Bana öyle geliyor ki, böyle söyleyerek bizi aptal yerine koyuyor.
Il se fiche de nous, à faire l'idiot!
Bana öyle geliyor ki, bir bilim adamında hem önsezi hem de kendine güven olmalı.
Pour moi, le savant doit être visionnaire et sûr de lui.
Bana öyle geliyor ki şimdilik bundan daha öteye gidemeyiz.
Nous sommes allés aussi loin que nous le pouvions pour cette fois.
Bana öyle geliyor ki...
Voilà comment je vois les choses.
Bana öyle geliyor ki bizim doğru olduğumuza onun yanlış olduğuna onu ikna etmemiz bize bağlı.
Il me semble que c'est à nous de convaincre monsieur qu'il a tort et que nous avons raison.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
Vous savez, notre ami est peut-être une mutation Mais pour ce qui est de l'espèce, je ne sais pas.
Ama bana öyle geliyor ki bir Lord olarak, asaletten düşüşün seni kıç üstü oturtmuş.
Mais aucun d'entre eux n'était aussi abattu et déchu que toi.
Ve bana öyle geliyor ki savaştan sonra çığ gibi büyümeye başlayan seks ve kötü alışkanlık düşkünlüğünün sebebi,.. ... eski geleneklerimizden uzaklaşmamızdır.
Il me semble que cette vague de vice et cet excès sexuel qui inondent le monde depuis la guerre sont dus au déclin des vieux modéles.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Mon seulement parce que ) e n'en aí ) amaís tenu... maïs parce que ní moí. ní personne d'autre d'aílleurs...
Size güvenmek istiyorum. Bana öyle geliyor ki yardıma çok ihtiyacım var.
Je veux avoir confiance en vous... car j'ai l'impression que j'ai grand besoin de secours.
Bana öyle geliyor ki, McQuown'ın işi bu sabah bitecek.
Je crois qu'on va en finir avec les McQuown, aujourd'hui.
Bana öyle geliyor ki, kendisini çok matrak biri sanmaya başlıyor.
Il commence à se trouver beaucoup d'esprit.
Düşünüyordum da. Bana öyle geliyor ki biz...
J'y ai réfléchi et...
Baksana. Bana öyle geliyor ki Plyne sana feci şekilde aşık.
Dis donc, j'ai l'impression que Plyne, il est vachement amoureux de toi.
Yine de bana öyle geliyor ki... her kim beraber bir ömür harcarsa harcasın bizim o kısa anlarda yaşadığımızdan daha fazlasını yaşayamazdı.
Ceux qui n'ont pas été séparés n'ont rien eu de plus.
Bana öyle geliyor ki bu ülkedeki hiçkimse bilmiyordu.
C'est à croire que personne dans ce pays ne l'était.
Böyle iyiyiz, emin ol. Tamam, ama bana öyle geliyor ki birlikte yaşlanacağız.
- Comme tu voudras, mais j'ai quand même la conviction que nous vieillirons ensemble.
Ne olduğunu bilmiyorum. Bana öyle geliyor ki gitmek istiyorsunuz, ama gidemiyorsunuz... çünkü ben polis olduğum için bu durumun şüphe uyandıracağını düşünüyorsunuz.
Vous voulez sans doute partir mais vous n'osez pas car vous pensez qu'étant de la police, je trouverais ça louche.
Bana öyle geliyor ki, binbaşı Marco, Kore'de 18 ay boyunca yaşadıklarına gecikmeli bir reaksiyon veriyor.
Il me semble évident que le major Marco souffre d'une réaction tardive à 18 mois de combats continus en Corée.
Bana öyle geliyor ki bayım sizin en küçük bir prensibiniz bile yok.
Vous me faites l'effet d'être totalement dénué du moindre principe!
Stavros, lütfen söyleyeceklerime gücenme ama bana öyle geliyor ki sen biraz kaygılısın sanki gizli bir şey var ve sen...
Ne vous offensez pas de ce que je vais dire. Mais il me semble que vous êtes tourmenté. Un secret... que vous ne...
Yine de bana öyle geliyor ki Berlin'i benden önce göreceksin.
Je crois que vous verrez Berlin avant moi.
Aslında bana hala öyle geliyor ki bu davada fena çuvalladım.
Au contraire, il me semblait avoir failli complètement.
Bana öyle geliyor ki Bayan Fairfax, çok kıymetli zamanınızı çalıyorum.
Notre petit journal régional en parlera la semaine prochaine.
Bana öyle geliyor ki rencide eden Morten Borgen'di.
Il me semble, au contraire, que c'est lui.
Bana açıkça öyle geliyor ki çocuğun hikayesi inanılması güç bir hikaye.
L'histoire de ce garcon ne tient pas debout.
Efendim, bana öyle geliyor ki siz aklınızı kaçırmışsınız.
Supposons qu'il ait été jugé non coupable avant notre arrivée.
bana öyle bakma 161
bana öyle deme 19
bana öyle geliyor 17
bana öyle geldi 19
bana öyle söyledi 23
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana öyle deme 19
bana öyle geliyor 17
bana öyle geldi 19
bana öyle söyledi 23
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana bak 1395
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290