English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Belki de

Belki de translate French

97,420 parallel translation
Belki de.
Possible.
İtiraz edip suçlamaları düşürdükten sonra biraz kınama, şikayet ve belki de kısa bir uzaklaştırma alırım diye düşünmüştüm.
Je comptais reconnaître les délits, être condamné, voire suspendu un temps.
Durumu yorumlayacak olursam... Belki de düzeltilmesi mümkün olmayan bir şeyi düzeltmeye çalışıyorsun.
Si je peux me permettre une remarque, vous avez peut-être essayé de réparer l'irréparable.
Belki de ileride benim için çalışırsın.
Peut-être qu'un de ces jours, vous envisagerez de travailler pour moi.
Sadece aklımdakini söylüyorum, yapacak gibi hissetmiyorsan belki de şahitlik yapmana gerek bile yoktur.
Et si tu ne le sens pas, on peut arrêter. - Et t'éviter de témoigner.
Belki de seni böyle perişan etmeye hiç gerek yoktur.
On doit pouvoir éviter de te faire vivre ça.
Belki de kendin reklam çekebilirsin?
Peut-être que vous pourriez en faire une?
Belki de onlar parayı istiyordur. Hayatlarını iyileştirmek için.
Peut-être qu'elles veulent l'argent pour pouvoir mieux vivre au quotidien?
Belki de konu para değildir.
Ce n'est peut-être pas l'argent.
Belki de asıl sorun onları düşünmüyor oluşundur.
Mais elles pensent peut-être que vous ne tenez pas compte de ce qu'elles veulent?
- Bu durumda belki de sıradan hastalarınızdan daha hızlı iyileşebilirim. Mümkün değil mi?
- Alors il se peut que ma guérison soit plus rapide que vos patients classiques.
Belki de ama oradan kurtulduğuma memnundum.
Peut-être, mais j'étais ravie de sortir de là.
Belki de konuşurken onu kamera dışında tutmalısın.
Tu pourrais mettre ses répliques hors caméra.
Belki de tüm kadınlar için böyledir.
Pour toutes les femmes.
Belki de 911 kaydında söylediğiniz ama hatırlayamadığınız bir şeyler...
Quelque chose que vous auriez mentionné à l'opératrice...
Belki de onu bir daha göremeyiz bile.
Je parie qu'on ne le verra jamais.
Belki de bunu yapmazsam sadece neler olup bittiği kısma atlarım.
Peut-être que vous pourriez oublier ce qui se passe si je ne fais rien de tout ça.
Düşündüm ki... Denedim... Bilmiyorum, belki de telafi ederim diye.
Je me suis dit que... j'essaierai... j'en sais rien, d'arranger les choses.
- Belki de şu an senaryoyla ilgili bazı fikirlerimi tartışmak için uygun bir zamandır.
Peut-être que c'est le bon moment pour discuter de mes remarques sur le scénario.
Belki Howard'la çalışıyor, belki de çalışmıyor.
Peut-être qu'il travaille avec Howard, peut-être pas.
Eğer öleceksem, yatağımda, uykumda ölmek isterim, eşime onu sevdiğimi söylerken... belki de "Moby-Dick"'in son bölümünü okurken.
Si je dois mourir, j'aimerais mourir dans mon lit, dans mon sommeil, après avoir dit à ma femme que je l'aime, peut-être en ayant relu le dernier chapitre de "Moby-Dick".
Ya da... Belki de o hesaplaşma şimdi olur.
Et peut-être que ce jour est arrivé.
ve belki de o hesaplaşma... benimdir.
Peut-être que ce qui te met au pied du mur, c'est moi.
Çevremizdeki dünya değişti, belki de sonsuza dek.
Que notre monde venait de changer.
Belki de doğru değil, ama gerçek.
Ce n'est peut-être pas bien, mais c'est vrai.
Belki de Amerika yardımcı olabilir.
L'oncle Sam peut aider.
Belki de işleri karmaşık hâle getirmemeliyiz.
C'est déjà assez compliqué, non?
Belki de evinizdedir de siz bilmiyorsunuzdur.
Il pourrait être dans votre maison, et vous ne le savez pas.
- Belki de.
Peut-être.
Kalacak bir yer lazımdı belki de.
Il aurait pu chercher un endroit où rester.
- Belki de yakalanmamızı istiyorsun.
Tu veux peut-être qu'on se fasse prendre.
Belki de benden bıktın anne.
Ou peut-être que tu en as juste marre, Mère.
Belki de Romero'yla ilişkinin yürümüş olmasını diliyorsun.
Peut-être que tu aurais aimé que ça marche avec Romero.
- Belki de hâlâ öyle düşünüyorsundur.
Tu penses peut-être encore que c'est le cas. Oui, tu as raison.
Belki bir de ev. Ne güzel olurdu.
De façon définitive, ce serait bien.
İyisinden bir baloncuk verici al, belki bir de vatoz.
Peut-être un pléco.
Jimmy'nin belki bir, belki iki yıl uzaklaştırma ile kurtulması riskini almayacağım.
Je refuse qu'il écope d'un an de suspension, peut-être deux?
Kaylee'nin öğretmeni de iyi olabileceğini söylüyor. Belki babasının yokluğunu biraz daha normal kılarmış.
Sa maîtresse pense que ce serait bien pour elle, que ça rendrait son absence plus normale.
Diyorum ki belki eleğini asmanın vakti gelmiştir artık.
Je pense que... il est peut-être temps de raccrocher les gants.
Yani, çok sayıda insan sana sarhoş olduğunu söylüyorsa belki artık oturma vaktin gelmiştir.
Si une majorité de gens dit que tu es soûl, il est peut-être temps de te poser.
Bekliyorsunuz belki her müvekkil için birkaç bin daha koparırsınız. Bu arada HHM de birkaç milyon alır.
Vous faites durer, vous obtenez un millier de plus par client, et pendant ce temps, HHM touche le pactole.
Sırf eğlencesine de belki senin gözlemin altında yaşanan sakatlıklar sebebiyle şahsımı mağdur eden zararları karşılamakta zühul ekleyebilirim.
Et juste pour rigoler, j'ajouterai défaut de traiter et apaiser des blessures subies pendant votre garde.
Belki benim kızıma da komşu kızı rolünü vermeliyiz.
C'est tellement vrai. On devrait peut-être offrir le rôle de la voisine à ma fille.
Belki de iffetini korumaya çalışıyordu.
Elle essayait peut-être de protéger ta virginité.
Uzun süreli bir işlem, ama o güvenlik rozetlerinden birine beni yeterince yaklaştırırsanız belki bir şansımız olabilir.
C'est faible, mais si vous pouvez me rapprocher assez près de l'un de ces badges d'accès, on a une chance.
Belki ikisinden de biraz olmalı.
Peut-être un peu des deux.
Belki, seni korkularından kurtarabiliriz.
Qu'on te soulage un peu de ton angoisse.
Bunu bir fırsat olarak kullanıp belki daha iyi bir ben olmak için kendimle bir anlaşma yaptım.
J'allais profiter de cette occasion pour essayer de devenir, avec un peu de chance, une meilleure version de moi-même.
Eğer içini dökmek istediğin bir şeyler varsa belki Jason hakkında, şimdi tam zamanı.
- Archie, si vous avez besoin de parler, peut-être au sujet de Jason, c'est le moment.
Canyon City'den buraya sürekli insanlar geliyor. Belki burada kalmayı düşünüyordu da sonradan fikrini değiştirdi.
Oui, on a des gens de Canyon City, tout le temps, donc peut-être qu'il pensait juste rester ici et après il a changé d'avis.
Belki de.
Peut-être.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]