Benden hoşlanıyorsun translate French
230 parallel translation
"Benden hoşlanıyorsun değil mi?"
Je vous plais, n'est-ce pas?
Benden hoşlanıyorsun.
Je vous plais.
Benden hoşlanıyorsun.
Vous m'aimez bien.
Benden hoşlanıyorsun ve bunu kabul etmekten korkuyorsun, değil mi?
Vous m'aimez bien mais vous refusez de l'admettre.
Bu az da olsa benden hoşlanıyorsun demek oluyor.
Alors, vous ne me détestez pas?
Demek hala benden hoşlanıyorsun.
Je te plais?
Benden hoşlanıyorsun.
Tu m'aimes bien.
Sen benden hoşlanıyorsun.
- Moi, tu m'aimes bien.
- Benden hoşlanıyorsun değil mi?
Vous m'aimez bien, n'est-ce pas?
- Bence sen de benden hoşlanıyorsun.
- Et toi aussi.
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Je te plais, non?
- Ama benden hoşlanıyorsun. - Evet.
Mais vous m'aimez bien.
- Hadi bebeğim, benden hoşlanıyorsun.
Allez. Vous m'aimez bien.
Benden hoşlanıyorsun bebeğim.
Vous m'aimez bien.
Reuben, sanırım benden hoşlanıyorsun.
Reuben, je crois que je te plais.
- Benden hoşlanıyorsun, değil mi? - Senden hoşlanıyorum.
- Tu m'aimes bien, hein?
Bazen benden hoşlanıyorsun.
Vous me trouvez à votre goût.
Çünkü benden hoşlanıyorsun, beni hayal ediyorsun.
Parce que tu m'aimes bien.
Bir an benden hoşlanıyorsun, ama sonra..
Un coup, je te plais, un coup, fini.
Ve bana öfkeyle bakmadığına göre benden hoşlanıyorsun.
Tu ne m'as pas lancé de sale regard, donc, c'est que je te plais?
Ama benden hoşlanıyorsun.
Mais tu m'aimes bien.
Görünen o ki sende benden hoşlanıyorsun.
Tu avais l'air de m'apprécier.
Şimdi benden hoşlanıyorsun, bu iyi.
Si je te plais, c'est bien.
Ben buyum. Sen de sırf benden hoşlanıyorsun diye bunu tamamen değiştirebileceğimi düşünüyorsun.
Tu crois que je vais tout changer pour ta putain d'amourette à la con?
Sanırım benden hoşlanıyorsun.
Je te plais, je suppose.
Cidden, benden hoşlanıyorsun.
Tu m'aimes vraiment bien.
Neden benden hoşlanıyorsun?
Qu'est-ce qui t'attire chez moi?
Neden benden hoşlanıyorsun?
- Qu'est-ce qui t'attire chez moi?
Benden hoşlanıyorsun yani?
Alors tu es mon "copain"?
Bunu söylüyorsun çünkü benden hoşlanıyorsun.
Tu dis ça parce que tu m'aimes bien.
Benden azıcık olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
Vous m'aimez un petit peu, n'est-ce pas?
Ondan, benden hoşlandığından daha fazla hoşlanıyorsun.
Elle te plaisait plus que moi.
Benden biraz olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
Tu m'aimes bien un peu quand même?
Benden hoşlanıyorsun, biliyorum, hissediyorum.
Je sais que je te plais.
Benden hoşlanıyorsun.
Vous êtes comme moi.
- Benden hoşlanıyorsun.
Je te plais.
- Tamam, benden hoşlanıyorsun.
- Je te plais.
Evet, fakat... benden bu yüzden hoşlanıyorsun, değil mi? Bunu biliyorum.
T'aimes bien ce côté-là chez moi, je me trompe?
Sen benden hoşlanıyorsun, değil mi? Şey, evet.
- Je ferai cette tournée avec toi.
Demek benden gerçekten hoşlanıyorsun.
Vous devez m'aimer.
Eee yani? Benden neden hoşlanıyorsun?
Pourquoi tu m'aimes bien, moi?
Benden ablam yüzünden hoşlanıyorsun.
- Tu m'aimes bien á cause de ma soeur.
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Je te plais, hein?
Benden hoşlanıyorsun
Car vous m'aimez.
- Benden hâlen hoşlanıyorsun, değil mi?
- Tu m'aimes encore!
Yani, benden karımmışsın gibi hoşlanıyorsun.
Comme si tu étais ma femme...
Demek, sen de Ben'den hoşlanıyorsun? Karışık bir durum çünkü bence Ben, benden hoşlanıyor.
Je m'étais remise de cette histoire avec Ben.
Ama benden hoşlanıyorsun? Buna inanamıyorum.
Mais je te plais?
Sonra da elimi tutup, "Benden hoşlanıyorsun, değil mi?" dedi.
"Je te plais, hein?"
Benden neden hoşlanıyorsun?
Pourquoi tu m'aimes bien?
Bu hafta benden çok hoşlanıyorsun. Yatak odasında olacağım.
Tu m'aimes vraiment beaucoup cette semaine.
bender 52
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92