Bir hatıra translate French
760 parallel translation
Bir hatıra olarak.
C'est un souvenir qui m'est très cher...
İşte sizin için bir hatıra.
Tenez, voilà un souvenir.
Bir hatıra.
Tu croyais que c'était pour toi?
Sana bir hatıra vermek isterim.
Je vais te faire un cadeau, choisi quelque chose, un objet, un souvenir!
Onun annenden kalan bir hatıra olduğunu söylemiştin hep.
Tu m'as toujours dit que c'est un souvenir qui venait de ta mère. Oh!
Eski bir hatıra. Belki bir reklam, bilinçaltının hatırladığı bir isim.
Le nom est un ressouvenir de quelque lecture.
Küçük bir hatıra almaya ne dersin?
Vous ne voulez pas emporter un petit souvenir?
Küçük bir hatıra.
Un petit souvenir.
Benden sana bir hatıra Jane. Beni hatırlamana yardım eder.
Prenez cette broche et ne m'oubliez pas.
Dokunma. O bir hatıra.
- Oh, pauvres auteurs!
Sizi ağırlamaktan şeref duyduk. Umuyorum, kızlara iyi bir hatıra bıraktık.
On veut donner aux filles un souvenir avant leur départ.
Hatırlayıp kendilerini teskin edecek bir hatıra.
Dans lequel elles peuvent puiser de la force.
Kötü bir hatıra mı geldi aklına?
- Un mauvais souvenir?
Mütevefa eşimden kalma bir hatıra.
Une ancêtre de feu ma chère femme.
Birlikten küçük bir hatıra yüzbaşım!
Un petit souvenir de la troupe, mon capitaine!
Doktor, bu yolculuktan geriye bir hatıra götürmek isterim. Kameranın yanında benim bir fotoğrafımı çeker misin?
Doc, une chose que j'aimerais rapporter en souvenir de ce voyage, serait une photo de moi prise d'ici?
Saygı duyduğum, sevdiğim bir dostuma, bir hatıra bırakayım demiştim.
Même si j'aurais aimé donner un souvenir à un garçon que je respecte.
Bu güzel geceden bir hatıra.
En souvenir de cette belle soirée...
- Bir hatıra.
- Un souvenir.
Bu gerçek bir hatıra.
Merci. - C'est un souvenir.
Bunu prensiplerimden ve benden bir hatıra olarak sakla.
Garde-le toujours en souvenir de moi.
İşte.. ... küçük bir hatıra.
Voilà un petit souvenir.
Bir dolara unutulmaz bir hatıra!
Messieurs, un souvenir inoubliable pour un dollar.
Benden bir hatıra olarak bunu al.
Tu garderas ceci en souvenir.
Hiçbir şeyi kaybetmeyeyim diye benim için bir hatıra.
En souvenir du passé.
Sana benden bir hatıra.
J'ai un petit souvenir pour vous.
Neşenizi yerine getirebilecek bir hatıra.
Un souvenir qui vous changera les idées.
Ayrıca bu onun bastırdığı bir hatıra da değildi.
Ce n'était pas un souvenir refoulé.
Bu bir hatıra.
C'est un souvenir...
Benden bir hatıra.
Je te l'offre.
- Senden bir hatıra mı? - Hayır.
- En souvenir de toi?
Al, sana bir hatıra getirdim.
Tiens, voilà un petit souvenir.
- Al sana bir hatıra daha getirdim.
- Tiens, un autre souvenir.
Bir gün, bu ziyaretin sadece bir hatıra olarak kalacak kalbimde yaşattığım diğer güzel hatıraların yanında.
Un jour, ta visite ne sera plus qu'un souvenir parmi tous mes souvenirs.
- Rhine'dan küçük bir hatıra.
Un souvenir du Rhin.
Ama daha sonra onu gördük çok mutlu bir şekilde iki yaşında bir hatıra getiriyordu.
Puis, nous la vîmes, ramenant gaiement un éléphanteau de deux ans en souvenir.
Eh, Baron, sana hatıra olarak verecek bir şeyim yok.
Dis donc, baron, je voulais te laisser un souvenir, mais j'ai rien!
Ben de sana bir hatıra vermek istiyorum.
Voici aussi un "souvenir"...
Bundan hiç kimsenin haberi yok, onu bir hatara... hatıra olarak saklıyordum.
"Je la gardais comme souvre... " souvenir...
Bir hatıra sanırım.
Un souvenir, sans doute.
" Gökler şahidimdir, ona asla hatıra gibi bir şey vermedim.
Sinon de la façon dont il m'était permis.
Hatıra olması dışında bir değeri yok.
Elle n'a aucune valeur.
Uslu bir çocuk ol ve bana biraz deniz kabuğu topla. Hatıra olsun diye istiyorum.
Dis, va me chercher des coquillages, pour offrir aux voisins.
Bu yüzden yanımda bir çeşit hatıra götürebildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.
J'apprécie d'autant plus le délicieux souvenir que j'emporte.
Bu o hatıra defterlerindeki bir söz, ama kimse bunu yüreğinde taşımıyor.
C'est ce que ça semble être dans ces coupures de journaux mais pas quand on le porte là!
Arkadaşına son bir kez bak, hatıra olsun.
Tu peux le regarder ton copain puis tâche de t'en souvenir.
Neredeyse sargılarına dokunuyorum sonra cesaretim kırılıyor hatıra başka bir karanlık köşeye kaçıyor.
Je l'ai presque atteint. Mais le courage m'a manqué et le souvenir s'est à nouveau enfoui en moi.
Başka bir kıskanç kadından hatıra mı?
Une femme jalouse?
Bir kaç şipşak çekmek istiyoruz. Şu hatıra fotoğraflarından.
Pour prendre des photos, comme souvenirs.
Şu son anlarımızı, her şeyden daha güzel... bir anı olarak saklamalıyız... ki bu hatıra bizi yaşatsın.
Il faut que nous gardions de nos derniers moments un souvenir plus beau que tout. Un souvenir qui nous aidera à vivre.
Şey, bir tanesini hatıra olarak alıp alamayacağımı merak ediyordum.
Je me demandais si je pouvais en emporter une comme souvenir.
hatıra 18
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84
bir hayalet 36
bir hafta oldu 20
bir hafta mı 41
bir hayvan 28
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84
bir hayalet 36
bir hafta oldu 20
bir hafta mı 41
bir hayvan 28