Bir hediye translate French
5,936 parallel translation
- Hmm. Sadece küçük bir hediye.
Juste un petit cadeau.
Onun sadece bir hediye olduğunu söylediğini sanıyordum.
Tu avais dit que c'était juste un cadeau.
Bütün insanoğluna bir hediye.
Un cadeau à l'humanité entière.
Yeni hayatında sana yardımcı olacak bir hediye vermek istiyorum.
Pour te soutenir, je voudrais t'offrir quelque chose qui t'aidera dans ta nouvelle vie.
- Babamdan bir hediye.
C'est un cadeau de mon pere. Je l'ai modifie.
Ve bu, Berchtesgaden'da kalan Führer için bir hediye olacak.
Celui-ci sera un présent pour le Führer à Berchtesgaden.
O da bana bir hediye olarak gönderdi.
Il me l'a donné.
Eğer bu gönderdiğim hediye yüzündense, öylesine bir hediyeydi sadece.
C'est à cause de mon cadeau. Je déconnais, d'accord?
Bu bir hediye, Sonny.
T'as un don pour ҫa, Sonny.
Bugün sana bir hediye öneriyorum.
Aujourd'hui je vous offre un cadeau.
Sana bir hediye aldım.
J'ai un cadeau.
Ama sana bir hediye getirdik.
On t'a ramené un cadeau.
Belki ona bir hediye daha verebiliriz. Solucanlı bir yiyeceğe dönüşmeden önce, bu davayı çözmesi için yardım edebiliriz.
Oui, peut-être que nous pourrions lui donner un cadeau de plus, tu sais, avant qu'il n'aille nourrir les vers, pour l'aider à résoudre l'affaire.
Bu bir hediye dostluğumuzun bir nişanesi.
C'est un cadeau, en gage de notre amitié.
Ne kadar tatlı bir hediye.
Quel merveilleux cadeau.
- Mösyö le Marquis'den bir hediye.
- Un cadeau de Monsieur le Marquis.
Çok hoş bir hediye.
C'est un très joli cadeau.
İlk önce, anneme çok iyi bir hediye almanız gerek.
D'abord, vous devez acheter un beau cadeau à ma mère.
Bir aracılığıyla dünyaya verilen bir hediye olduğunu Kader Paradoksu.
Vous êtes un don pour l'humanité à travers un Paradoxe de prédestination.
Simone Denisa'dan bir hediye.
J'ai un cadeau de Simone Denisa
Sen bana bir hediye verirsin. Ben de sana bir hediye veririm.
Tu me fais un cadeau, je te fais un cadeau.
Baban için bir hediye almıştım.
J'ai les places pour ton père.
Tam zamanında gelen bir hediye.
Je pensais qu'on serait plus près de la scène.
Onlar sana bir hediye verdi.
Ils vous ont fait un cadeau.
Sizlere özel bir hediye getirdim, tamam mı?
J'ai un cadeau pour vous, les gars.
Barışmak için ona bir hediye götürsem olur mu dersiniz?
Devrais-je lui faire un cadeau? D'apaisement, bien sûr?
Bununla kendime bile bir hediye alacağım.
Avec ça, je vais me faire un cadeau.
Baş Rahip'e ölümden sonrasına dair öğrendiğimiz bütün sırları kullanarak senin için bir hediye yaratmasını emrettim, oğlum.
J'ai commandé au Grand Prêtre un cadeau pour toi, contenant les mystères de la vie après la mort.
Belki bir hediye olur.
Ça peut être comme un cadeau.
Sana bir hediye, mary'e bir hediye.
Mon cadeau pour toi, mon cadeau pour Mary.
yeğenine bir hediye.
Mon cadeau pour ton neveu.
Sana bir hediye aldım.
Eh bien, je t'ai trouvé un cadeau.
Ama ben bu durumu, bir hediye olarak görüyorum.
Mais je vois ça... comme un don... Pour moi.
Bir hediye belgesi...
Un chèque-cadeau pour...
Sizde, ülkem için bir hediye var.
Vous avez un cadeau pour mon pays.
Senin için bir hediye.
C'est pour vous, c'est un cadeau.
Ona bir hediye almak yerine, bir parti düzenlesen?
Au lieu de lui faire un cadeau, organise-lui une fête?
Hayır, o bir hediye.
Non, c'est un cadeau.
Hayır, o bir hediye.
Non, c'était un cadeau.
Yeni bir dostluğu güçlendirmek için düşünceli bir hediye gibisi yoktur.
Rien de mieux qu'un cadeau réfléchi pour solidifier de nouvelles amitiés.
Senin için küçük bir şeyim var. Bir hediye.
j'ai un petit quelque chose pour vous un cadeau.
Fransız Delegasyonu'ndan bir hediye.
( Test de la part de la clelegation frangaise.
Bir köylü olarak bunu biliyorsundur. En iyisi şu anı hediye olarak kabul etmek.
Profitons de l'instant présent Tel un présent de l'instant
Yüzük benim olacak sanırım! Bunu bir hediye olarak kabul ediyorum!
Prends ça comme un cadeau.
Gerçekten güzel bir hediye.
C'est un très beau cadeau.
Bir gün evi temizliyordum ve dolabında ona Noel'de hediye ettiğin iç çamaşırını buldum.
Un jour, je nettoyais la maison, et dans son placard j'ai trouvé les sous-vêtements que tu lui avais donné pour Noël.
Kızınıza hediye olarak bir at vermek benim için büyük bir onur olur.
Je serais honoré d'offrir un cheval... à votre fille.
- Bu bir takas, hediye değil.
C'est un échange, pas un cadeau.
Bir zenci ve hediye paketleri.
C'est pas digne d'un négro.
Bunca zamandır benimle takılıyorsun çünkü sen harika bir adamsın ve ben bok gibi işler yapıyorum bildiğin üzere. O yüzden özür dilemek için sana bunu hediye ediyorum kullanılmış değerli jakuzimi.
Tu m'as branché tout ce temps parce que t'es un mec génial, et j'ai fait un mauvais boulot en te le montrant donc pour m'excuser, je te présente... mon vieux jacuzzi.
Bak, sana burada bir hediye veriyorum.
Je te fais un cadeau là.
hediye 81
hediye mi 55
hediyem olsun 24
hediyeler 55
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36
hediye mi 55
hediyem olsun 24
hediyeler 55
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36