English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bir şey olmadı

Bir şey olmadı translate French

5,358 parallel translation
İyi bir şey olmadığı kesin.
Rien de bon, c'est sûr.
Önemli bir şey olmadığını umuyorum.
J'espère que c'est rien de grave.
Hayır henüz öyle bir şey olmadı.
Non, on a pas abordé le sujet.
Bir tartışma ya da kavga, veya öyle bir şey olmadı mı?
Pas une dispute ou autre chose?
Moira Queen'in bu sabah erken saatlerdeki konuşmasıyla bazı alimler adaylığının o kadar anormal bir şey olmadığını söylüyor.
Après l'impressionnant discours de Moira Queen, les experts estiment qu'elle a sa place dans la course.
Benim sorunum yapacak daha fazla bir şey olmadığını düşünmemdi.
Le problème que j'avais avec lui est qu'il n'y avait rien que je voulais faire.
Bizi Kalif'in peşine gönderdiğinde heykelde bir şey olmadığını biliyordun.
Vous saviez qu'il n'y avait rien à l'intérieur de l'effigie. lorsque vous nous avez envoyé après Kalif.
Burada bir şey olmadığını söylemiştim.
Je vous l'avais dit il n'y a rien ici.
Gerçekten öyle bir şey olmadığı için ama.
Surtout parce que ça n'existe pas.
İyi bir şey olmadığı kesin.
Rien de bon.
Ama bir şey olmadı. - Hayır, tamam.
- C'est pas un problème.
Böyle bir şey olmadı ve olmayacak gerçi. Kötü bir şey yapmak isteyen bir adama mani olmaya çalışırsam bana zarar gelebilecek bir durum.
Et je pourrais être dans une situation où, ça n'est pas arrivé, et ça n'arrivera pas, une situation où le gars que j'empêcherais de faire du mal me blesserait.
Şimdi, sence bu gerçekten bir şey olmadığından mı, yoksa...
Crois-tu que c'est parce qu'il n'y a rien,
Onlar bu terim ile geldi "Sürdürülebilir balıkçılık" Bize iyi hissettirmek için balık yemek konusunda Ve balık almaya devam okyanusların dışarı Zaman, aslında, o Deniz Çoban pozisyon Böyle bir şey olmadığını sürdürülebilir balıkçılık.
Je pense qu'ils ont trouvé le terme "pêche durable" pour qu'on n'ait pas de remords à manger du poisson et à continuer de retirer des poissons de l'océan. Mais pour Sea Shepherd, la pêche durable n'existe pas.
Ama bir aydır böyle bir şey olmadı.
Mais ce n'est pas à faire pour genre avant un mois.
Tamam, böyle bir şey olmadı.
Ok, ce n'est pas arrivé.
Ülkeyle hiçbir irtibatımız yok. Ve artık Amerikan hükümeti diye bir şey olmadığına inanmak için yeterli sebebim var.
Nous n'avons aucun contact, et j'ai une bonne raison de croire que le gouvernement américain ne fonctionne plus.
Muhtemelen çok fazla söylenecek bir şey olmadığı içindir.
Probablement parce qu'il n'y a rien à dire.
Önüme koyduğun her şeyi o an imzalardım. Ama yetkili doktor olarak doğru şeyi yapmak sana düşüyor- - Tabii örtbas etmen gereken bir şey olmadıysa yani.
J'aurais signé n'importe quoi, mais en tant que docteur en charge, c'était ta responsabilité de... à moins bien sûr qu'il y ait eu quelque chose à couvrir.
- Bir şey olmadı, tamam mı?
- Il ne s'est rien passé, d'accord?
- Carrie, bu kesin bir şey olmadığını biliyoruz.
- On sait que ce n'est pas sûre. - Qu'est-ce qui se passe?
Bir şey olmadı.
Rien.
Bana söylemediğin bir şey olmadığına emin misin? Çünkü varsa, ötmen hayrına olur.
Parce que sinon, t'as intérêt à déballer.
Hayır, bu biraz karışık, ama, Killian ve benim aramda hiçbir zaman gerçek bir şey olmadı.
Non, c'est compliqué, mais, Killian et moi n'avons jamais vraiment eu quelque chose.
Sinir bozucu bir durum olduğunu biliyorum. Ve yapabileceğin hiçbir şey olmadığını düşünmekten nefret ettiğini biliyorum. Güçsüz hissetmekten falan.
Je sais que c'est vraiment frustrant, et que tu détestes avoir l'impression que tu ne peux rien y faire, te sentir inutile.
Bu acil bir durumun ortasında konuşulacak pek uygun bir şey olmadı.
Vraiment une bonne chose d'en parler au milieu d'une urgence avec vous.
IEK'deki insanlar benim sıkılmış bir ev kadınından başka bir şey olmadığımı düşünüyorlar.
Les gens du bureau pensent que je ne suis qu'une femme au foyer qui s'ennuie.
Kişisel bir şey olmadığını öğrendiğim iyi oldu.
C'est bien de savoir que ce n'est pas personnel.
Zaman ilerledikçe, Bir Alzheimer hastasına iş vermenin Pek de akıllıca bir şey olmadığını göreceksiniz
Plus les jours passent, plus il devient évident qu'il n'y a pas de petites tâches pour un malade d'Alzheimer.
Tüm kış boyunca bu elemanlarda test ettim ama bir şey olmadı.
Je l'ai testé sur ces gars-là tout l'hiver et ils vont très bien.
Söylenecek bir şey olmadığının farkındayım ama sen de dünyanın şu an bize ihtiyacı olduğunun farkındasın...
Et je sais que je ne peux rien dire, mais je sais aussi que tu comprends que le monde a besoin de nous...
Endişelenecek bir şey olmadığını söylemiştim.
Je vous l'avait dit qu'il n'y avait pas de quoi s'inquieter.
Vücudun üzerinde yanmayı artıracak bir şey olmadığı dışında!
Sauf qu'il n'y a pas d'accélérant sur le corps.
Lakin seni temin ederim, karınla aramda uygunsuz bir şey olmadı.
Mais il ne s'est rien passé entre votre femme et moi.
Bu, söylediğim herhangi bir şey yüzünden olmadı, Jack.
Rien de ce que j'ai pu dire n'a causé ça Jack.
Bakın, Daniel'i kısa bir süredir tanıdığımın farkındayım. Ama bu adama baktığımda gördüğüm şey yasaları çiğneyecek biri olmadığı.
Je sais que je connais Daniel depuis peu, mais j'ai vraiment l'impression, qu'il ne veut pas briser les règles.
Bana bir şey teklif edecek durumda olmadığını düşünüyorum Javier.
Je ne crois pas que tu sois en position de m'offrir quoi que ce soit, Javier.
Dr. Thackery'nin bir şey ihtiyacı olup olmadığına bakmaya gidiyordum.
J'allais juste voir si Dr Thackery avait besoin de quelque chose.
- Uzun zamandır sahip olmadığım bir şey.
La seule chose que je n'ai plus eu depuis très longtemps.
Bilmedikleri şey, başka uygun bir gezegen bulacağımızın garantisinin olmadığıydı.
Mais ce qu'ils ne savent pas, c'est qu'il n'y avait aucune garantie de trouver une autre planète habitable.
Biz bile olmadı bir alıcı e-posta ya da bir şey.
On n'a même pas reçu d'accusé de réception.
Ciddi olmadığın bir şey söyleme.
Ne dis rien si tu ne veux pas le dire, d'accord?
Daha uydun ekipmanım olsaydı daha çok şey öğrenebilirdim ama şu anda öğrenebildiğim şey bunun kendiliğinden ortaya çıkan bir tifüs olmadığı.
Avec du bon matériel, j'en saurais plus. J'ai pu voir... que c'est pas un typhus naturel.
Henüz emin olmadıkları için sana bir şey söylemek istemedim ama bir sürü test yaptırdım ve çok korkuyorum.
Je t'ai rien dit car ce n'est pas sûr mais j'ai fait plein d'examens et j'ai peur.
Çünkü başına gelen şeyi yani Alzheimer'i trajik bir şey olarak görebilirsin, ama hiç de trajik bir hayatın olmadı.
Car ce qui t'arrive, l'Alzheimer, tu pourrais trouver ça dramatique. Mais ta vie n'a pas été dramatique.
Tamam, RMF elimizde bir koz olmadıkça bize hiçbir şey vermez.
La mafia Russe ne va rien nous dire tant qu'on a pas une certaine influence.
O zaman hiçbir şey gelişmiş olmadığı için sentetik DNA da muhtemelen bir şekilde askeriyenin kontrolüne girmiş.
Retour alors, rien a avancer en ADN synthétique pourrait probablement être tombés sous le contrôle militaire.
Farkında olmadığın bir şey olabilir, Priscilla. O da arkadaşımın da bir doktor olduğu gerçeği.
Vous n'êtes peut-être pas au courant, Priscilla que mon amie est aussi médecin.
Böyle bir şey olmadı.
Ce n'est pas vrai.
Dışarda duran bir forklift olmadığı sürece bir şey söylemen yasak.
Tu peux dire ça que s'il y a un Fenwick dehors.
- Ve sana herhangi bir şey olup olmadığını sorduğumda...
- Et quand je t'ai demandé si il s'était passé quelque chose...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]