English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bu da demektir ki

Bu da demektir ki translate French

625 parallel translation
Düşünün ki bir adam var ve günde 20 tane sigara içiyor. Bu da demektir ki günde 20 defa bu kutu açılacak ve günde 20 defa Ochi Tchornya dinlemek zorunda kalacak.
Si l'on fume 20 cigarettes par jour, on ouvre 20 fois la boite et l'on entend 20 fois
Bu da demektir ki... birçok rakibimiz olacak.
Mais comprenez ce que cela signifie. Notre judo... va être attaqué de toutes parts.
Bu da demektir ki, iki tarafı birden koruyamazlar.
Ils ne peuvent pas couvrir les deux flancs.
- Evet. Bu da demektir ki, başka birisi o siparişi aldı, ve yerine bu boncukları gönderdi.
Quelqu'un a donc intercepté le message et nous a envoyé ces billes.
Bu da demektir ki... -... hepimiz nükleer enerji üretiminde çalışacağız, değil mi, Carlson?
Cela nous inclut tous dans la production d'énergie nucléaire.
Bu da demektir ki eğitim şart.
Ça sert, d'être diplômé.
Bu da demektir ki 9100 metre yükseklikte ve saatte 850 km. hızla... 196 tarafından kontrol edilen bir tuzağa çekiliyor.
"Ovni à plafond 30" Il est à 10.000 mètres... "Vitesse 525 Cap 196" se déplaçant à 800 km / h... et le compas sur 196.
Bu da demektir ki, lojistik sorunumuz yok.
Donc, pas de problèmes de logistique.
Bu da demektir ki, onun tek gerçek sevgilisi benim. "
Cela fait de moi son unique fiancée.
Bu da demektir ki, alt beyin zarı boşluğuna ( subaraknoit kavite ) doğru gidiyoruz.
Et on peut se diriger vers la cavité subarachnoïde.
Bu da demektir ki... parmak izi de bırakmadıklarından emin olabiliriz.
Ce qui veut dire qu'ils n'ont pas laissé, non plus, la moindre empreinte digitale.
Bu da demektir ki, fazladan iki atım var.
C'est vrai. J'ai donc deux chevaux de plus.
Bak şimdi, evlilik Tanrı'nın buyurduğu kutsal bir kurumdur. Bu da demektir ki, nikah kıyıldı mı beni de, seni de, Charles'ı da aşar. İkinizden biri ölene dek geçerliliğini korur.
Bon, le mariage est un sacrement de Dieu.
Bu da demektir ki normal sesiyle konuşsa onu tanıyacaktın.
Ce qui veut dire que, s'il avait utilisé sa vraie voix, tu l'aurais reconnu.
Bu da demektir ki... kadınların ve Carroll'ın katili o olabilir?
Tu veux dire qu'il aurait tué Carol et la fille de la soirée?
Bu da demektir ki, orada daha önce olmalıydın.
Et ça signifie que vous y étiez venu plus tôt.
Hiç kimse yok, bu da demektir ki, benim tanık dediğiniz şeyim yok.
Personne. Je n'ai donc pas d'alibi.
Bu da demektir ki, bu kadın Japon Ordusunun âlicenap niyetini, tehlikeye attı.
Elle a compromis les intentions généreuses que vous portait l'armée impériale japonaise.
Nehir denize ulaşıyor olmalı, bu da demektir ki kraterin altında, koya giden bir geçit var.
Si elle se jette dans la mer, c'est qu'il y a un passage entre le cratère et la Baie!
Bu da demektir ki 25 dakikaları var.
Cela leur donne environ 25 minutes.
Doğu yönünden geldik bu da demektir ki o taraf yanlış yön.
On vient de l'Est, alors on n'ira pas par là.
25 dolar tarla ilaçlamak için, ama senin tarlan yok çünkü sen çiftçi değilsin bu da demektir ki sen fakir değilsin ve bence sen bir sapıksın!
25 pour un champ mais vous n'avez pas de champ, car vous n'êtes pas un fermier, donc vous avez les moyens, et je pense que vous êtes un tordu!
Bu da demektir ki... eğer bu maliyetleri 7 yıldan sonra lisans ücretinden düşeceksek... gelirimiz hesaplamış olduğumuzdan daha az olacaktır.
Cela implique qu'au bout de sept ans, lorsque ces frais auront été couverts par les droits de licence, nos revenus seront moins élevés que prévu.
Bu da demektir ki, bu mesajları gönderebilmesi için geleceğin de bir nevi şu anda mevcut olması gerekir.
Ce qui veut dire que le futur existerait à l'avance pour pouvoir nous envoyer ces messages!
Gerçek kimliğini gizleme konusunda çok iyi. Bu da demektir ki kuvvetli bir iradesi var.
Il est très habile à dissimuler sa vraie personnalité... ce qui veut dire qu'il a une pleine maîtrise de soi.
Bu da demektir ki, Mikis'i kullanarak işlerine devam ett.
Dans ce cas, il a utilisé Mikis pour lui trouver des femmes?
Bu da demektir ki, ormanda yolumu asla kaybetmem.
Grâce à lui je ne perds jamais mon chemin dans les bois.
Bu da demektir ki ; yeni kurbanları tanımamız imkansız olacak.
Ce n'est pas étonnant qu'on ne trouve pas de nouvelles victimes.
Sofu vejetaryen insanları eğlendireceğiz Balders. - Bu da demektir ki et yok.
Nous recevons à dîner des bigots légumophiles, c'est-à-dire : pas de viande.
Bu da demektir ki 9-topta şans önemli rol oynar.
C'est dire que la chance joue un rôle dans le Jeu du 9.
Şimdi Junebug sizin emrinizde çalıştı bu da demektir ki onun borcu sizin borcunuzdur.
Bon... Hanneton était sous vos ordres... ce qui veut dire que vous me devez ses dettes.
Bu da demektir ki ısıya veya yoğunlaşmış enerjiye...
Elle réagit à la chaleur ou à l'énergie...
Bizden 23 saat ileride, bu da demektir ki, 0.1-0.2 ışık yılı uzaklıkta olması muhtemel.
Il avait une avance de 23 heures, il est donc dans un périmètre de 0,102 année-lumière.
Bu da demektir ki bundan sonra olacaklara göğüs gerecektim ta sonuna kadar, her ne olursa olsun.
Ça veut dire que j'irai avec lui jusqu'au bout, jusqu'à la fin, quelle qu'elle soit.
Bu da demektir ki 10 kilometrelik bir yarıçap söz konusu.
Ce qui donne un rayon de 10 km.
Bunun içinden geçecek kadar şansızsak, ve bu da zamanda bir yırtık ise, bu da demektir ki, artık biz kendi zamanımızda değiliz, bayanlar baylar.
Si par malheur on l'a traversée et que c'était un trou temporel, ça signifie que nous sommes hors du temps, mesdames et messieurs.
Bu da demektir ki ben de uzun bir yol geldim.
Ce qui veut dire que j'en ai fait du chemin.
Ama bu demektir ki köylü çocukları incelemek bir değişiklik olacak. Orta öğrenim ve yüksek okul kurumlarınıda mı?
Les enfants des paysans pourront alors faire leurs études dans des collèges et des grandes écoles?
Bu demektir ki Henderson ya da bir başkası anestezi uygularken bir diğeri de kadının arkasına geçti... ve iki eliyle kadının kollarını kavradı.
Un homme, derrière elle, lui tenait les deux bras, et Henderson, ou un autre, l'anesthésiait.
Bazen bu incilerin Nyaga'dan yasadışı yollarla ihraç edildiğini biliyoruz ki bu da gelir kaybı demektir efendim.
Les perles sont exportées illégalement de Nyaga. C'est une perte de revenus.
Bu durumda siz hem kafanızı hem yüreğinizi kullanmak zorundasınız ki bu da aklı ve tutkuyu kullanmak demektir.
Nous utiliserons les deux. Tête et poitrine. Cervelle et passion.
Bu demektir ki, Aristo tam da şu noktada ayakta durmuş olabilir.
Ça veut dire qu'Aristote s'est peut-être tenu ici-même!
O'nun komuta subayı da John Broderick isimli albay. Her ikisi de Muhaberat Bölümü'nden ki bu da iletişim demektir.
Le commandant serait le colonel Broderick... appartenant au Service des Transmissions.
Bu demektir ki, Champollion'dan önceki kaşifler o kadar da yanılmıyorlardı.
Les rivaux de Champollion n'avaient pas entièrement tort.
Bu demektir ki aşağıda bir yerlerde, almamızı hiçbir şekilde istemedikleri çok önemli öyle bir şey var ki, artık onu daha fazla almak istiyorum.
Peut-être? Attendez! Ça signifie qu'il y a en bas quelque chose qu'ils ne veulent pas que nous ayons!
Bu demektir ki dünyadaki son erkek ya centilmen ya da top.
Alors le dernier homme est soit un gentleman, soit un pédé.
Bu da demektir ki, ona yirmi beş kala ölmüş olmamız gerekiyor.
10 heures moins 25.
Eğer ikinci bir tetikçi varsa... o halde tanımı itibariyle bir komplo var demektir... ki sanık Clay Shaw'un da bu işin içinde olduğuna inanıyoruz.
S'il y a un 2e tireur, par définition, il y a un complot dans lequel, selon nous, est impliqué l'accusé, Clay Shaw.
Gelmiş geçmiş tüm dahiler ruhun başka bedene göçüne inanmıştır ki bu da reenkarnasyon demektir.
Tous les grands esprits ont cru a la métempsycose C'est l'ancien mot pour réincarnation
Bu demektir ki... Diyor ki, "Ya anlaşırsın ya da seni merkeze yollarız."
Il a dit : "Coopérez ou on vous embarque."
Hastahanedeyim, bu demektir ki ofisimde değilim, ve bu da neler olup bittiğini bilmiyorum demektir.
Je suis à l'hôpital, donc, pas dans mon bureau, donc, au courant de rien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]