English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bu da senin için

Bu da senin için translate French

512 parallel translation
Ve senin de konuşmanı isteyen bir kişi var bu da senin için yeterli olmalı.
Il y a une personne qui veut que vous parliez et ça devrait être assez.
3000 liretim kalmıştı. Al, bu da senin için.
Il me restait 3000 lires, alors... c'est pour vous.
- Bu da senin için, Pierre.
Et celle-ci pour toi. Ouvre-la.
Bu da senin için.
C'est pour vous!
Bu da senin için yeni bir şey değil.
Cela n'a rien de nouveau non plus.
Bu da senin için.
Et ça, c'est pour vous.
Bu senin için, bu da senin için ve bu da benim için.
Voilà pour toi, voilà pour toi et voilà pour moi.
Babamın adı Antonio Andolini'ydi ve bu da senin için!
Mon père s'appelait Antonio Andolini. Et voilà pour toi!
Bu et için... bu da senin için Martin.
Voilà pour le repas et voilà pour toi.
- Bu da senin için bir anahtar.
Voilá la clé pour vous.
Senin Şangay'da olduğunu biliyor, bu senin için problem olabilir.
Il sait que tu es à Shanghai. Il pourrait poser problèmes.
Bu senin kurtuluşun için, ve onun da.
- Ce sera mieux pour vous et pour lui.
Başta senin için endişelenmiştim. Tahkikata da bu yüzden geldim.
J'étais inquiet, alors je suis venu à l'audience.
İçin narin senin, önemli olan da bu.
Tu l'es, au-dedans, là où ça compte.
Senin zeki, küçük avukatın... Bu yasa dışı loto tekeli oluşumunu senin için yasal, saygın ve çok kârlı yapmak için devraldım. - Bunu da iki nedenden ötürü yaptım.
Je suis ton avocat futé, et j'ai accepté de créer ce monopole des loteries, de le rendre légal, respectable et très profitable pour toi.
Bir doğruluk varsa bu söylenenlerde ; ki senin için var Macbeth... Neden sana dedikleri çıksın da, bana dedikleri çıkmasın ve beni umuda kaptırmasın?
Si la vérité vient d'elles, comme sur toi leur parole a brillé, pourquoi, véridiques à ton égard, ne seraient-elles pas aussi mon oracle pour fonder mes espoirs?
Bu civardan hiç kimse senin için agit falan da yakmaz.
Personne ne se mettrait en deuil pour toi.
Bence başına gelen bütün bu şeylerle... senin için önemli olan tanıştığın tüm insanlarla... ya bir parça ölüyorsun ya da bir parça doğuyorsun.
Je crois que tout ce qui arrive d'important... avec chaque personne importante... nous fait ou mourir un peu, ou naître.
Senin hayatın bu. Ve senin için doğru olan da bu.
C'est toute ta vie et c'est ce qu'il te faut.
Bu senin için neden bu kadar önemli? Ölmem ya da yaşamam umurunda değil.
Qu'est-ce que ça peut te faire si je meurs?
Olmayacak da, senin için çıldırıyorum, bu yüzden asla başkasına bakamam.
Je suis folle de toi, je ne vois personne d'autre.
Sinuhe, senin yeminin ve hizmetin onurlandırılır. Bu durum sizin saraya gelmenizi sağlamak için. Benim ya da ailemin size ihtiyacı olabilir.
Honore ton serment auprès des pauvres à condition de venir au palais quand on t'y réclame.
Yani amacım, senin için kaygılanmak, sana bakmak ve senden istediğim karşılık da bu.
Et ici! Tu veux tout souiller? Tu appelles ça comment?
Toz bezinin ucuna da bir tane takarsan, balık senin için tozu da alır mı? Bu gece pek işe başlamadın da.
Et si on attachait l'extrémité à un chiffon, le poisson n'essuierait pas les meubles?
Oh, Haydi al. Bu senin için son olacak. Ya da benim için.
Allez, c'est peut-être ta dernière.
Bu kutlama biraz da senin için, eğlen hadi!
Si le vrai coupable s'en va, la fête est finie!
Bu da senin için. Sana.
Voilà pour toi.
Bu da senin tanınmaman için, ayyaş.
C'est pour qu'on ne te reconnaisse pas non plus, ivrogne.
Senin için bir kumarhane, bir bar bir otel ya da bir kerhaneyim. Ama bu çocuk ve yaşlıların elleriyim aynı zamanda.
Pour toi, je suis des casinos, des bars, des hôtels...
İnci bir kolye maymun için ne kadar değerliyse bu tablolar da senin için o kadar değerli.
Une toile a autant de valeur pour vous qu'un collier de perles pour un singe.
Üstelik bu senin için kötü olur,... daha da önemlisi çocuğumuz için kötü olur.
Ce serait dur aussi pour toi et surtout pour notre enfant.
Ve bu ordunun da senin için var olmadığından emin olabilirsin.
Et je vous garantis que l'armée n'est pas à votre disposition.
Penderton da, "Ben de senden bu yanıtı bekliyordum, Weincheck. Çünkü dürüst olayım, orduda senin için bir gelecek göremiyorum." dedi.
Et il a dit : "J'espérais que vous réagiriez comme ça parce que, franchement, vous n'avez aucun avenir dans l'armée."
Şarkı da söyleyebilirim. Bu hüzün ışıktan çıkan gölgeler gibi unutulmayacak Umarım hatırlaman için kader bir gün senin yüzüne de gülecek
Cette tristesse refuse l'oublie Somme la pénombre à la lumière, que le destin te ramène un jour afin de me rappeler...
Bu çok tehlikeli. Ölü ya da diri senin için tekrar üzülmek istemem.
Ça m'embêtera d'avoir à te plaindre aussi quand tu seras mort.
Bu da senin için.
Et ça, c'est pour toi.
Tam da bu utanç verici anlaşmazlığa son vermeye karar vermiştim, hesabıma ağlamak düştü. Beni delirtmek senin için gayet normal bir şey.
Maintenant que j'ai décidé de mettre fin à mon indigne dispute avec votre père... voilà que je pleure ll est humain que tu te sois fâchée
O zaman bu da sen ve senin Aptal esprilerin için!
Tiens, ça c'est pour tes stupides plaisanteries!
Ama... Tam da polis peşindeyken bu olay, senin için, bulunmaz bir fırsattı böylece kendini ölmüş gibi gösterebildin!
Mais la police étant après toi pour trafic d'opium, ce naufrage te donna la parfaite opportunité... d'orchestrer ta propre mort!
Bu senin için, bu da benim için.
Celle-ci est pour toi, celle-là est pour moi.
Senin için biraz elma aldım... ve peltesi çıkmış gibisin, bu yüzden biraz da bal aldım.
J'ai pris des pommes. Il n'y a plus de confiture.
Bu da teknik bir mesele mi senin için?
Un problème technique?
Bu da senin için.
C'est bon pour toi.
Fransa ve Yugoslavya'da yaşamış senin gibi biri için bu garip değil mi?
N'est-ce pas inhabituel pour quelqu'un comme vous d'avoir passé plusieurs années en France et en Yougoslavie?
- Bu da senin iyiliğin için.
- Et moi, pour toi.
Diz kırma, sarılma, sonra da alkış. Onun için değildi, bu senin içindi.
la petite scène, il y a 5 minutes.
25 dolar tarla ilaçlamak için, ama senin tarlan yok çünkü sen çiftçi değilsin bu da demektir ki sen fakir değilsin ve bence sen bir sapıksın!
25 pour un champ mais vous n'avez pas de champ, car vous n'êtes pas un fermier, donc vous avez les moyens, et je pense que vous êtes un tordu!
Hem bu doğru da olsa, senin için geçerli olmaz.
Même si je l'étais, pas avec toi.
Bu ihtiyar adamlara sabah burada şarkı söyleyeceksin. Önümüzdeki hafta da buradaki bütün insanlar için sahneye çıkıp şarkı söyleyeceksin. Tabi senin cahil köylü kıçına tekmeyi basmak zorunda kalmazsam!
Tu vas chanter devant ces messieurs demain matin et la semaine prochaine, tu chanteras sur scène même s'il faut que je t'y mène par la peau des fesses.
Bu yüzden ona söyleyeceğim Büyüdüğümde aynı senin gibi olacağım earl olacağım için, demokrat olamayacağım. başkan da
Moi je lui dirai que vous êtes bien et que j'espère devenir comme vous. Mais quand je serai comte, je pourrai pas être dé mocrate, ni devenir Pré sident, comme Hobbs avait pré vu pour moi.
Peki senin seçtiğin bu kadın da... senin için aynı şeyleri hissediyor mu?
Et celle que tu as choisie a-t-elle fait le même choix?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]