English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Da ne yapıyorsun

Da ne yapıyorsun translate French

476 parallel translation
Pat! Philadelphia'da ne yapıyorsun?
Que faites-vous à Philadelphie?
Springfield'da ne yapıyorsun?
Qu'est-ce qui t'amène à Springfield?
Beni seviyorsun da ne yapıyorsun? Beni alıp, ömrümün geri kalan kısmını ona ve yarı-ölü kız kardeşine bakmakla geçireceğim sefil, küçük bir kasaba mezbeleliğine götürmesine izin veriyorsun.
Tu prétends m'aimer... et tu le laisses m'emmener... dans quelque bled minable... oû je me crêverai pour lui... et sa demi-portion de sœur!
- Yukarıda ne yapıyorsun?
Que faites-vous là-haut?
Dışarıda ne yapıyorsun?
Et à la ville?
- Brezilya'da ne yapıyorsun?
- Que faites-vous au Brésil?
Çatıda ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que vous venez faire, si haut que ça?
Washington'da ne yapıyorsun?
Que faites-vous ici, à Washington?
- Prideville'da ne yapıyorsun?
- Que faites-vous à Prideville? - Je suis de passage.
Aşağıda ne yapıyorsun? Onu arıyoruz herhâlde.
Cache-toi là, je vais la chercher.
Roma'da ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais ici, à Rome?
Seattle " da ne yapıyorsun?
Que fais-tu à Seattle?
St. Cloud'da ne yapıyorsun? Tamam, seni buraya getirdi. Neden?
Ça fait "croulant", le martini-gin avec une olive.
- Yukarıda ne yapıyorsun?
- Qu'est-ce que tu fous là-haut?
- Yukarıda ne yapıyorsun?
- Que fais-tu là-haut?
Cevap ver, çatıda ne yapıyorsun?
- Qu'est-ce que vous foutez ici?
- Washington'da ne yapıyorsun? - Kız kardeşimi özlüyorum.
- Que fais-tu ø Washington?
- Dışarıda ne yapıyorsun Swanage?
Qu'est-ce que tu fais du côté de chez Swan?
Her gece geç saatlerde dışarıda ne yapıyorsun, Edvard?
Que fais-tu à sortir si tard tous les soirs, Edvard?
Dışarıda olduğunda ne yapıyorsun?
- Tu es saoul? Que fais-tu tous les soirs?
Aşağıda ne yapıyorsun?
Que faites-vous là-bas?
Dışarıda ne yapıyorsun?
Que fais-tu dehors en pleine nuit?
Aşağıda ne yapıyorsun Bravo?
Qu'est ce que tu fous là-bas, bravo?
Seki, bu saatte dışarıda ne yapıyorsun?
C'est toi, Seki? Si tard?
Londra'da ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais à Londres?
Dışarıda ne yapıyorsun sen?
Qu'est-ce que tu fiches là-bas?
David, Colorado'da ne yapıyorsun?
Que fais-tu dans le Colorado?
Aşağıda ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais là-dedans?
Roma'da ne yapıyorsun?
Que fais-tu à Rome?
- Sen aşağıda ne yapıyorsun?
Qu'est-ce qui t'a fait descendre de là-haut?
Al? Yukarıda ne yapıyorsun?
Que fais-tu là-haut?
Ne yapıyorsun sen Notre Dame'da?
Que fais-tu dans Notre-Dame?
Ne yapıyorsun? Bu da ne?
- Qu'est-ce que c'est?
Orada aşağıda tek başına ne yapıyorsun?
Que faites-vous seul ici?
O silah da nesi, ne yapıyorsun sen?
Tu as le fusil. Qu'est-ce que ça peut te faire?
O birlikler aşağıda ne yapıyor sanıyorsun? Sence Carney... Carney de kim?
Je faisais ce cauchemar de temps en temps.
Bu havada dışarıda ne yapıyorsun?
Que fais-tu dehors par ce temps?
Ne diye bunu yapıyorsun ya da kafanda ne var bilmiyorum ama... Her iki halde de bu iş tehlikeli.
J'ignore ce que tu avais en tête, mais ça ne peut être que dangereux.
Tek bir doğru iş yapıyorsun, O da sigara içmemek.
Tu as une qualité. Au moins, tu ne fumes pas.
Açılış zamanından önce neden sosisleri parlatmıyorsun ya da cini sulamıyorsun ya da her ne yapıyorsan onu yapmıyorsun.
T'es pas au boulot? Tu coupes pas le gin... avant l'heure de l'ouverture?
Haydi, ne yapıyorsun yukarıda, kahve molası mı verdin? Kımılda!
Vous faites la pause-café, ou quoi?
- Hızı da düşünmezsin. O halde neden yapıyorsun?
On ne pense pas à la vitesse.
Sonra ne yapıyorsun da ne demek?
Qu'est-ce que tu veux dire?
Sen bütün gün dışarıda iş güçle meşgul olurken o ne yapıyor sanıyorsun?
T'es toute la journée à t'occuper de tes affaires.
O da geri dönecektir. - Ne yapıyorsun?
Les gosses sont revenus, elle doit revenir!
Kimsin ne yapıyorsun ve Carlotta'da ne işin var.
Qui tu es, ce que tu fais et pourquoi tu es à Carlotta.
Sen yukarıda ne yapıyorsun?
Que faites-vous là-haut?
Yukarıda ne yapıyorsun?
Que fiches-tu?
Tüm bunlar da ne? Ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que c'est que tout ça?
Ne zaman bir dergi okusam ve senin beğeneceğin bir şey gördüğümde ve ben "Peg, şuna bak" dediğimde sen ne yapıyorsun, biliyor musun? Dergiyi alıp, gösterdiğim şeye bakıp sonra oturup dergiyi okuyorsun ve bana da asla geri vermiyorsun.
Quand je vois un truc qui te plairait... et que je t'appelle... tu regardes ce que je t'ai montré... puis tu gardes le magazine et tu te mets à lire.
Michael, ne yapıyorsun aşağıda ha?
Michael, qu'est-ce que tu fabriques là?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]