Demir al translate French
156 parallel translation
Demir alın.
Tout le monde sur le pont.
- Hayhay. Demir alın.
- Oui, appareillons.
Sırada ne var, Peter? Demir al!
Que fait-on à présent?
Sancak, demir al!
Bordée de tribord, embraquez le mou!
Demir alındı.
Levez l'ancre!
— Demir alın!
- Levez l'ancre!
Hey, demir alın.
Levez l'ancre!
Demir alındı.
Ancre levée!
- Demir alın.
Lattez.
- Demir al.
- Baissez!
Demir alıp buradan toz olsak iyi olur.
On ferait mieux de lever l'ancre.
Demir alın. Yelkenlere.
Levez l'ancre!
Bu sabah demir alırken, Olsen'ı özel bir göreve gönderdi. Yeni palmiye almaya.
Quand on a jeté l'ancre, il a demandé ä Olsen de trouver un nouveau palmier.
"Kısa keseceğim çünkü iki dakika sonra demir alıyoruz."
"ce sera bref mais bon, " car nous prenons le large dans 2 mn. "
Demir alıp botu açığa götür.
Remonte l'ancre et allons naviguer plus loin.
Demir al.
Levez à l'avant!
Gidiyoruz, derhal demir alın.
Nous partons! Larguez tout!
Yelkenler fora, demir al.
Hissez les voiles!
Evet, demir alın ve iyi yolculuklar.
Bien, remontez l'ancre et bon voyage.
Demir al, Bekle hazırolda.
Un jour tu lèves l'ancre, un autre tu le mouilles.
Demir alın!
Ancre à pic!
- Demir al.
- Levez l'ancre.
Demir al!
Ancre à pic!
Demir al, savaş davulu çal.
Levez l'ancre, branle-bas.
Kaptan, demir al.
Capitaine, levez l'ancre.
- Demir al!
- Bien, monsieur.
Yarın akşam Bay Harrison'un izniyle demir alıyorum.
Je lève l'ancre demain soir. Avec la permission de Harrison.
Demir al, mizanayı doldur, hazır olunca ateş.
Montez l'ancre. Contrôlez le mât. Feu á volonté!
Ben buradayken, gemiyi nasıl demir alır
Si le bateau pouvait flotter, je ne l'aurais pas quitté.
Demir alıyorum!
Toutes les vieilles ferrailles!
Yarın demir alıyor muyuz?
- Nous levons l'ancre demain?
"Bremen" bu gece demir alıyor. Ona binebilirim.
Je prends le Bremen ce soir.
Demir al!
Du large!
Demir alın!
Levez l'ancre!
Bir ihtimal, demir alıp, yelken açmıştır.
Aurait-il levé l'ancre et repris la mer?
- Öncü, demir alın!
- Gabiers, à vos postes!
- Öncü, demir alın!
- A vos postes!
Sancak, demir alın.
Brassez à bâbord!
Demir alın!
- Tous à terre.
Bir saate kadar demir alıyoruz. " demeniz beni hiç şaşırtmaz. Mürettebat olmadan denize açılamayız.
Pas sans équipage.
Bocurgatı çalıştırın! Demir alın!
Au cabestan!
Demir parçasını alıp yerlerde sürünüyorsun.
En te marquant au fer chaud?
Demir Perde arkasında gizli bir göreve gitmiş. Bir daha haber alınamamış!
Il est parti en mission secrète derrière le Rideau de fer... et on n'a plus entendu parler de lui!
Senin şu demir çubuğu yerden alıp beni öldürmeni bekliyorum.
Je compte sur vous pour ramasser cette barre de fer et pour me tuer.
DEMİR AL! - Anlamıyorum. - İyi yolculuklar.
Je ne comprends pas.
Küçük bir Demir Perde ülkesinin parti başkanı olan kötü şöretli Stefan Prohosh, İç Güvenlik başkanlığından alınarak daha önemsiz bir görev olan Halk Sanatları Müzesi müdürlüğüne geçen günlerde atandı.
Le chef d'un parti d'un petit pays du rideau de fer a récemment rétrogradé cet homme infâme, Stefan Prohosh, de son poste à la Sécurité intérieure, et il l'a relégué au poste insignifiant de directeur du musée de l'art du peuple.
Baksana Clell, götünü alıp demir ata binmeye ne dersin?
Et si tu les posais sur un cheval d'acier?
Demir ve çelik bir arada. Ne kadar alışılmadık.
Les vins et alcools, c'est intéressant.
Bakın demir adam... -... sinirlisin. bir duş al.
L'Hercule, si t'es si coincé... va te prendre une douche froide.
Ben de sana Demir Haçın nasıl alındığını göstereceğim.
Et je vous montrerai où poussent les Croix de Fer.
- Emredersiniz. - O hâlde demir alın.
Vous êtes maintenant Major Henningson.
demir alın 24
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23