Dört tane translate French
1,497 parallel translation
Dört tane de kolej dersin olacak.
Et par tes quatre cours à l'Université.
Ve onlardan dört tane var.
Il y en quatre.
Tobey, orada iki şişe su ve dört tane çikolata var.
Tobey, il y a deux bouteilles d'eau et quatre PowerBars là-dedans.
Dört tane çocuğun mu var?
Vous avez quatre enfants?
Kendimin dört tane ve altı tane de evlatlık.
J'en ai eu 4 et on en a adopté 6.
Bay Liang bir saat kadar konuştu ve dört tane şiir yazdı.
M. Liang a fait un discours d'une heure et a écrit quatre poèmes.
Ama yanımda dört tane yedek ilaç vardı, ki yedeklerde dört ay yeterdi.
Mais il y avait quatre recharges qui auraient pu durer plusieurs mois.
O patates ise, karım onlardan günde dört tane yer.
Si c'est une patate, ma femme en mange quatre comme ça par jour?
Dört tane altı yirmidörttür.
Six fois quatre, 24.
Dört tane daha var. İlk güvenlik duvarını aştılar.
Premier firewall pénétré.
Toplamda dört tane cihazımız olacak, Böylece bir çok yere bakma fırsatımız olacak.
Nous disposons de quatre appareils, nous pouvons couvrir beaucoup de terrain.
Ben dört tane saydım.
J'en compte 4.
Bu bantlar için dört tane süpermarkete gittim.
J'ai fait quatre supermarchés pour trouver ça...
Kabine toplasında ve tehlike esnasında Büyük Britanya'da dört tane sağlam duvar vardır.
Si le Cabinet rassemblé est en danger, ces murs sont parmi les quatre plus solides de la Grande-Bretagne.
En az dört tane daha kritik durumda yaralı var. Bu şeyin altında kimler kaldı bilmiyorum.
On a 4 autres cas critiques, et je ne sais pas qui est là-dessous.
İkincisi de dört tane açık kavanoz vardı ve ikisinin kapağını açamadım.
Secundo, tu avais 4 pots entamés. Impossible d'ôter le couvercle sur deux d'entre eux.
Dört tane pil gerekiyor.
Elle a besoin de quatre piles.
Çantada dört tane 9 milimetre var ve...
Il y a quatre 9 millimètres dans la valise...
Ve dört tane dokuz milimetre silahla birkaç kutu kurşun.
Et quatre 9 millimètres avec quelques boîtes de munitions.
Dört tane kahve.
Quatre cafés. Noirs.
Dört tane Slim Jim yedim. Kazı kazandan 5 Dolar kazandım.
J'ai mangé quatre Slim Jims, et j'ai, euh... j'ai gagné 5 $ à un jeu de grattage.
Neden... Şu an izlediğim üç-dört tane potansiyelim var.
Pourquoi, j'en ai deux trois potentiels en ligne de mire.
Yani dört tane evlatlık çocuğunuz var.
Vous élevez quatre autres enfants.
Dört tane içtin. Çıktığında bir tane daha içebilirsin.
Tu en as eu quatre, tu pourras en avoir une autre quand tu reviendras.
Kadının elinde dört tane telefon var.
Cette femme a 4 téléphones dans les mains.
Telefonuna dört tane mesaj bıraktım.
Je t'ai laissé quatre messages aujourd'hui.
Dört tane var ve birbirleriyle bağlantılı.
Il y en quatre.
Dört tane araç hazır bekliyor.
Et vos agents, Tobias? J'ai quatre voitures banalisées en attente.
Bir ticari, dört tane de eğlence amaçlı kullanılan havaalanı var.
Un aéroport pour lignes commerciales et 4 aérodromes.
Yarın üç tane. sonraki gün dört tane.
Il y en a trois prévus demain et quatre le lendemain.
Üç, dört tane kilise değiştirmiş.
Il a déjà fait 3 ou 4 paroisses.
Chick'lerin dört tane mi ne lakabı var.
Les bridés, 4 insultes.
Doğru şekle getirmek için dört tane şansın var.
Vous avez quatre chances de le trouver.
Sadece dört tane.
Seulement quatre.
Televizyonda sadece dört tane kanal varmış.
Y avait que 4 chaînes de télé.
Dört tane varsa ve bu kadar ucuza satıyorlarsa mutlaka çalmışlardır.
C'est sûr. S'ils en ont quatre, et à ce prix...
Kaç tane? Dört, beş parça Lütfen
- Quatre... cinq tranches.
Ama paramız dört bilete yetmiyordu. Sadece üç tane aldık.
On avait pas assez d'argent pour quatre, alors on en a pris trois.
Dört beş tane al, yiyemediğini kenara koy.
On en aurait 4 ou 5 chacune.
Dört kurşunun ikisini çıkardık ama omurganın çok yakında bir tane daha var.
On a retiré deux balles sur quatre, mais l'une est près de la colonne.
Oh, haydi, dört tane var.
J'en ai 4, et en voilà 5.
Yani, bana şu iki tane altılı paket yüzünden hâlâ dört beş dolar borçlu musun?
Donc, tu me dois toujours... 4 ou 5 dollars pour ces 2 packs? Quelque chose comme ça?
Dört tane var sanıyordum.
T'en as quatre.
Bugün evden çıktığında dört tane vardı.
Quand tu es partie ce matin, ils étaient 4.
Onlara dört duvar, bir tane de yatak ver.
On lui donne quatre murs, un lit.
- Sadece dört tane doktor var.
Il n'y a que 4 docteurs.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz tane uç var.
c'est un, deux, trois, quatre, cinq, six, sept, huit neuf pointes.
- Üç tane dört.
J'ai trois quatre.
Dört tane lütfen!
4, s'il vous plait.
Dört lastik alırsan, bir tane yedek lastiği...
T'achètes quatre pneus, je t'en donne un de secours
Ellerinde dört tane vardı.
Ils en avaient quatre.
tane 40
tanesi 2 pezo 17
dört gözle bekliyorum 27
dört yüz 16
dört göz 26
dört yıl önce 37
dört saat 18
dört üç 26
dört mü 45
dört dolar 18
tanesi 2 pezo 17
dört gözle bekliyorum 27
dört yüz 16
dört göz 26
dört yıl önce 37
dört saat 18
dört üç 26
dört mü 45
dört dolar 18