English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ D ] / Dört göz

Dört göz translate French

238 parallel translation
Ömrümde bunlardan daha güzel dört göz görmedim hiç.
Je ne crois pas avoir vu quatre aussi beaux yeux de ma vie.
Hava durumu hakkında yalan söyledin seni hain dört göz!
Tu mens tout le temps. Sale traître!
Buraya bak, dört göz. Yarın da yapabileceğin bir şeyi bu geceden yapmak da ne demek oluyor?
Qu'est-ce qui te prend de vouloir faire ce soir ce que tu pourrais faire demain?
Ben de öyleydim, sokak lambalarıyla el sıkışırdım çünkü "dört göz" denilmesini istemezdim.
Ça m'a pris des années. Je me cognais partout et je tendais la main aux lampadaires. Et puis une chose est arrivée qui m'a guéri à jamais.
YİRMİ DÖRT GÖZ Yapımcı :
LES VINGT-QUATRE PRUNELLES
Dört göz bekliyorum.
Je meurs d'impatience.
"Selam, dört göz, selam, şaşı."
"Quatre-yeux! Bigleux!"
Senin yerin orası dört göz.
Ta place est là-bas, binoclard.
Gel de al dört göz.
Viens la prendre, binoclard!
Şu dört göz mü?
Ce binoclard?
Dört göz, defol git!
Binoclard, viens.
Dört göz söyledi.
Quatre-yeux me l'a dit.
Bu Ufaklık, Amerikan Geyiği, Meyve Suyu, Kaz, Tank, Şansölye, Boğa, Gülle Ekspresi, Dört Göz ve Muhteşem İkili.
Voici Pissou, Caribou, Jus, Dindon, Réservoir, Chancelier, Taureau, Boulet de canon, Lorgnons, et le Duo Dynamique.
Pekâlâ, tek sıra halinde dışarı çıkın, sen hariç Dört Göz. Hadi.
Sortez à la file, sauf toi, Lorgnons.
Dört Göz, bu takımda tek yanlış yapmaya hakkın var.
On n'a le droit à l'erreur qu'une seule fois dans cette équipe.
"Dört Göz" Shottenhoffer, İç saha oyuncusu. Kahrolası takımı iç saha oyuncularıyla doldurdular.
Shottenhoffer, un joueur de champ remplaçant, un de plus.
- Senin adın ne dört göz?
- C'est quoi ton nom, le binoclard?
Ne bekliyorsun dört göz?
T'attends quoi, le bigleux?
- İkile, dört göz.
La ferme!
Ve dört göz kuzenini de götür.
... et embarque ton cousin bigleux pendant que tu y es.
Söylersen belki hayatta kalırsın dört göz.
Avoue, peut-être que tu t'en sortiras vivant, bigleux.
Dört göz ve bez bebek de burada.
Le bigleux et Cosette, en plus.
- Çekil kenara, dört göz.
Ecarte-toi, binoclard!
evet, biz dört göz ve dört kulağa sahip olmalıydık.
Ouvrez vos yeux et vos oreilles, restez vigilant!
Burada değil, dört göz!
Moi vivant, jamais! Quat'z yeux.
Ayakkabıların da güzelmiş iki ayak. - Gözlüklerin güzelmiş, dört göz. - Gözlüklerin güzelmiş, dört göz.
Jolies, les lunettes, 4 z yeux.
Hey, dört göz Quimby'ye oy ver.
Le bigleux, votez Quimby.
Dört göz, yağlı saçlı Scott. Şu sürekli klavye başındaki bilgisayar dehası.
Binoclard, cheveux gras... l'obsédé informatique du clavier?
Aynen senin gibi, dört göz.
Il te ressemble Poindexter.
Kendini savun, dört göz.
Tu as ce nul juste là. Défends-toi, Poindexter.
Dört Göz herif, açız biz.
Hé, le bigleux, on a très faim.
- Sakin ol Dört Göz.
- Cool, mec.
Dört adam al.. Bir göz atalım.
Je veux quatre hommes.
Venice-Garfield'a acilen el fenerli, gaz maskeli, göz yaşartıcı bombalı dört ekip gönderin.
Il me faut à l'angle de Venice et Garfield : quatre unités, des torches, des masques à gaz, du gaz lacrymogène.
Ya da bir melek, göklerin görülmez atlarına binmiş, gider dört bir yana haber verir. Bu yürekler acısı cinayeti. Göz yaşı savrulur esen yellerde...
Et la pitié, enfant chevauchant l'ouragan, chérubin céleste montant les courriers invisibles de l'air, étalera l'acte affreux aux yeux de tous, tant que les pleurs noieront le vent.
Yirmi dört güzel göz orada bana bakıyordu.
Ces vingt-quatre prunelles qui me dévisageaient m'ont paru si belles.
Bir bahisi elli sent. 22 dolarlık göz için dört bahis.
50 cents pour tenter sa chance et gagner un œil à 22 $.
Dört kere altı 24. Bazı evraklara göz atarken senin sınıfın yoklama kayıtlarına da bakayım dedim.
J'ai regardé les absences dans votre classe parmi d'autres choses.
Ben altınlara göz kulak olurum, sen yukarıya çık ve gözünü dört aç, canım.
Je m'occupe de l'or. Retourne là-haut et surveille.
"Göz kamaştırıcı bir başarıyla yürütülen operasyonu, biri ambulanstaki doktora vahşice saldırıp kaçan, dört kişi gerçekleştirdi."
L'opération éblouissante a été réalisée par quatre hommes... dont l'un s'est échappé de l'ambulance en agressant sauvagement un médecin.
Tam dört berbat yıl bu kayanın tepesine tüneseydin kaç damla göz yaşın kalırdı acaba?
Combien en aurais-tu versé si tu avais passé 4 ans d'affilée, à regarder la mer?
Hey, dört-göz!
Hé, binoclard!
Seyahat süremizin yüz yirmi iki dakika kırk yedi saniye olduğunu göz önünde bulundurursak ve bir de rüzgarın saatte on dört nokta yedi mil şiddetinde estiğini diğer etkenleri ele alıp, sabit verileri bileşkelerine ayırırsak, ki bu iki derece çarpı iki kilometre demek yani iki artı iki eşittir...
Vu que le voyage a duré 122 minutes et 47 secondes, avec un vent de face de 14,7 noeuds, compte tenu des variables, ça fait 2 degrés pour 2 kilomètres. - Ça fait deux plus deux. Ce qui fait...
Dört saattir göz kırpıyorum.
4 h à battre des cils!
Ama bu Kelly'i tatmin etmemiş olacak ki ertesi gün o ve dört koğuş arkadaşı, sırayla fahişenin göz boşluklarına işediler.
Et comme si la punition n'était pas suffisante pour Kelly... Ie lendemain, lui et quatre détenus vinrent, à tour de rôle, pisser... dans les cavités oculaires de cette pédale.
En önemlisi, Joey uyumadan önce kendine aynada bakabilmektir. Hey, sana haberlerim var, dört-göz Paris'de hayatta bizimle kalamazsın.
Tu nous as ouvert la voiè. è
Hey, sana haberlerim var, dört-göz Paris'de hayatta bizimle kalamazsın.
Ecoute, le bigleux, pas question que tu crèches chez nous à Paris.
Olaya tanık olmuş dört çift göz.
Y a quatre paires de zyeux qu'ont tout vu.
Ortalamanın günde dört mark olduğunu ve 300,000 hastanın bulunduğunu göz önüne alırsak, bu bireylerden kurtulunsaydı devlet ne kadar tasarruf ederdi?
La moyenne étant de 4 marks et le nombre de patients... s'élevant à 300.000, combien l'État épargnerait-il... s'il les éliminait?
Dört-Göz Jilly mi?
Jilly le Bigleux?
Dört-Göz Jilly değil.
Non, pas cette tête de nœud de Jilly le Bigleux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]