Eğer o translate French
15,789 parallel translation
Eğer o eleman seni göz delikleriyle görürse, camı kırarak içeri dalıyor, ve götünü göbeğini tekmelemeye başlıyor.
S'il t'attrape avec une boite de ses orbites, il débarque en défonçant la fenêtre et il se met à te tabasser la tronche.
Eğer o bir düzinenin yarısıysa, altı da diğer yarısıdır, değil mi?
Eh bien, c'est une demi-douzaine d'un et six de l'autre, n'est-ce pas?
Eğer o uyanmaya müsaitse, bunun riskleri neler?
Et s'il est candidat Ă un traitement, quels sont les risques?
Eğer o şey bu tarafa gelirse jeneratörümüz ve kıyamete kadar yetecek taze fasulyemiz var. Bildiğim iyi oldu.
Si ça arrive sur nous, j'ai un générateur, et assez de haricots pour nous durer une éternité.
Artık geri döndü ve eğer onun gözüne bakarsan bütün hislerin geri gelecek o aşk, o terk ediş ve bütün o masal geri gelecek diye korkuyorsun.
À présent, elle est de retour, tu as peur la regarder dans les yeux et que tous tes sentiments puissent rejaillir, tu sais, l'engouement, l'abandon et tout le fichu conte de fées.
Eğer o ölürse ben de ölürüm.
Si il meurt, moi aussi.
Çünkü bu senin olsaydı eğer o tünelde yanıp kül olan Indur'un oğlu değil de sen olsaydın...
Parce que si c'était toi, si c'était toi qui brûlait dans ce tunnel et pas le garçon d'Indur...
Eğer o kılıcın ne işe yaradığını öğrenirse...
Mais si elle comprend que l'épée est la clé...
Eğer o sesi duyuyorsanız demek ki doğru yerde ve doğru iştesiniz.
Si vous entendez cette voix, ça signifie que vous êtes au bon endroit, vous avez le job parfait.
Ne olduğunu bilmiyordum ama o merdivenlerden çıktığımda sadece tek bir şey için dua ediyordum eğer o masanın başında hâlâ sen varsan, çünkü eğer yönetim sendeyse Defiance'ın bir şansı olduğunu biliyordum.
Je ne savais pas ce qui c'était passé, mais quand j'ai monté ses marches, Je priais pour une chose, une seule chose, que tu sois toujours derrière ce bureau parce que je savais que si t'étais toujours aux commandes, que Defiance avait toujours un pouls.
Eğer o Omec'leri yenmek istiyorsak, ki onları yeneceğiz bu şehrin başkanına ihtiyacı olacak.
Maintenant, si on doit battre les Omec, et on va les battre, alors cette ville aura besoin de notre maire.
- Her savaşın istenmeyen zararları vardır. Evet. Bütün bunların dışındaki insanlar hala yaşıyor olabilirdi eğer o senin için olmasaydı.
Sauf que, tous ces gens seraient encore en vie sans vous.
Eğer Garson'a bir şey olursa... - Eğer o çocuk ona herhangi bir zarar verirse...
S'il est arrivé quelque chose à Garson, si ce gamin lui a fait du mal...
Eğer o kadar kötüyse, Daniel bunu biliyor ve bilmiyorsam o zaman tek seçeneğim var.
Et si c'est si grave et que Daniel est au courant et je ne le fais pas. alors je n'ai qu'un seul choix.
Eğer olay bu değilse, o zaman lüften beni kocamın cinayetiyle suçlayın.
Si ce n'est pas cette affaire, alors allez-y accusez-moi pour le meurtre de mon mari.
Eğer o Taylor'sa 25 yıldır neredeydi?
Si elle est Taylor, où était-elle durant ces 25 ans?
Eğer o oy yanlış yere giderse inşa ettiğiniz her şey boşa gider.
Donc si le vote va dans le mauvais sens, hé bien... tout ce que vous avez construit sera détruit.
Ve eğer o direksiyonun başına geçeceğini sanıyorsan...
Et si jamais tu penses prendre le volant de cette voiture...
Eğer sana hayat veren kadın senden nefret ediyor, ve senin ellerinde ölebiliyorsa, o zaman senin için ne umut var ki?
Si celle qui ta donner la vie en est arrivée à te détester, puis à être tuée de ta propre main, quel espoir y a-t-il pour toi?
O yüzden eğer Layla'nın cesedini yakmak üzere burada oturuyor olsaydım... Bu sağ el parmaklarını kullanmazdım.
Alors, si je suis assis ici, prêt à brûler les corps de Layla, je n'utilise pas... les doigts droits.
Eğer bu gerçekten doğruysa, o zaman...
Si c'était réellement vrai, alors...
Eğer herkes bağırmayı ve çırpınmayı ya da o hareket her neyse onu yapmayı bırakırsa...
Si vous pouviez tous arrêter de crier et de chanter et de faire ce geste, peu importe ce qu'il veut dire...
Şöyle birşey var. Kuşadam benim en yakın arkadaşım, ve eğer Tammy'i seviyorsa, o zaman ben de Tammy'i seviyorum.
le truc... c'est que Birdperson est mon meilleur ami, et s'il aime Tammy, eh bien, alors j'aime Tammy moi aussi.
Eğer bu cadıyla, burada buluşman söyllendiyse o nerede?
Si on t'a dit de rencontrer la sorcière ici, où est-elle?
Eğer, senin bu kurmaca poker rakibinde bu kartların destesi varsa, muhtemelen o seni daha hızlı bulacaktır.
Bien que, si votre joueur hypothétique possède un jeu entier de ces cartes il vous retrouvera sûrement en premier.
O da Carrie'nin icabına bakacak eğer gerekirse.
Et il s'occupera d'elle, si nécessaire.
Eğer kaçak bir şeytansa o zaman Peder Crowley oyuna dahil olur.
Si c'est un démon rebelle, c'est à ce moment que j'interviens.
Eğer seni o alçak tanrıdan koruyacak biri varsa o da benim.
Et si quelqu'un peut te protéger de cette coquine divinité, c'est moi.
Birisi Malcolm'u öldürmüş. Aklıma geldi de eğer insanların bana güvenmesini istersem o güveni kazanmalıyım.
Quelqu'un a tué Malcolm, ça m'a fait penser que pour qu'on me fasse confiance, je dois le mériter.
Eğer doğrusu buysa evet o zaman.
Si c'est la vérité alors oui.
Eğer Lily Julian ağırlıyor zaman Geri onun vücuda, o bulacaksınız Valerie yaptım ve o onun peşinden gelirim neler.
Si et quand Lily accueille Julian dans son corps, il va savoir ce que Valerie a fait, et il va venir après elle.
Eğer duymadım mı adam hikayesi O havuzun bir oyun sırasında vampiri öldürmeye çalışır?
Avez-vous jamais entendu l'histoire de l'homme qui tente de tuer le vampire au cours d'une partie de billard?
Eğer tüm bunları tekrar yapmam gerekseydi, seni o lanet hapis hayatında bir daha yüzünü görmeyeyim diye bırakırdım.
Si je devais tout recommencer, je t'aurais laissée dans ce monde-prison pour n'avoir plus à revoir ton visage.
Eğer Strix bu zehri yüzyıllardır kullanıyorsa o zaman Lucien da vardır, bundan eminim.
Si le Strix ont eu recours à ce poison pendant des siècles, puis Lucien a un remède, je vous le garantis.
Değer verdiğim insanları korumak için savaşıyorum ve eğer Jackson beni seviyorsa, o da burada aynı şeyi yapıyor olurdu.
Je me bats pour protéger les gens je me soucie, et si Jackson me aime, alors il serait ici faire la même chose.
Eğer cinayetlerin arkasında o varsa kendi kendini sabote edecek nihai hareketi yapmış demektir.
S'il était responsable de ces meurtres, c'était un acte ultime d'auto-sabotage.
Eğer Dmitry o zamanlar FBI için çalışıyorsa, o zaman Çek istihbaratından birileri bir şey biliyordur.
Si Dmitry travaillait pour le FBI à ce moment-là, quelqu'un des renseignements Tchèques doit le savoir.
Eğer kocasına söylerse her şeyin çözüleceğini zannediyor. Ama o...
Elle pense que si elle se contente d'en parler à son mari, tout se passera bien, mais, vous savez, il...
Ben burada mahsur kaldım ve eğer Frank o otobüse binmezse...
Je suis bloquée ici, et s'il ne monte pas dans ce bus...
- O zaman neden laktoz salgısı var? - Tabi eğer...
Alors qu'est-ce qui aurait pu la causer?
Eğer Martin'i bulamazsam o zaman gideriz müdürlerimize utana sıkıla.
Si on ne trouve pas Martin, alors on ira voir nos patrons pour se faire engueuler.
Eğer sen doğruyu söylüyorsan, o zaman Ballard yalan söylüyordu.
Si tu dis la vérité, alors Ballard a menti.
Boktan durumlarını baştan inşa et. Eğer ayağının altında dolaşırlarsa, o zaman devir onları.
Et s'ils se pointent, tu les descends.
Eğer Sarah o gece Joel ile birlikte değilse bütün hayatı değişmiş demektir.
Et donc, si Sarah n'était pas avec Joel cette nuit où sa vie entière a basculé, avec qui était-elle?
Evet, eğer Hardman'ın Nader İletişim'in peşinden gideceğini düşünüyorsan istede birinci sırada o var.
Et en premier si tu penses que Hardman cible vraiment
Eğer Fisher'ı o öldürmediyse kim öldürdü?
Et s'il n'a pas tué Fisher, qui l'a fait?
Eğer vermezseniz bu fotoğrafı bir hakime götürür ve izni alırız fakat o zaman işbirliği yapmak için tek şansınızı yitirmiş olursunuz.
Si vous ne le faites pas, on amène cette photo à un juge pour avoir un mandat, mais vous aurez perdu votre seule chance de coopérer.
Eger ayrilmak icin bir sebep yoksa o zaman birlikte olmak icin de bir sebep yok...
S'il n'y a pas de raison de divorcer, il n'y a pas de raison d'être ensemble non plus...
Eğer Hardman'ın elinde bir koz varsa o zaman bizim de bunu öğrenmemiz lazım.
Si Hardman a quelque chose sur lui, alors il faut qu'on l'ait aussi.
Tamam, eğer bunu benim yaptığıma bu kadar eminsen o zaman neden bana sadece F veriyorsun ve beni cezalandırmıyorsun?
D'accord, si vous êtes sûr que je l'ai écrit, alors pourquoi vous ne me donnez qu'un F au lieu de me suspendre?
Eger bu ise yaramazsa o pis dilini tereyag biçagiyla keser kopartirim.
Et si ça ne suffit pas, je te coupe la langue avec le couteau à beurre.
eğer öyleyse 172
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer o olmasaydı 23
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer o olmasaydı 23
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
oldu 1287
öldü 1127
oliver 252
olive 40
ohhh 77
ohio 157
omar 42
özür dilerim 10391
ozur dilerim 18
oğlum 2974
öldü 1127
oliver 252
olive 40
ohhh 77
ohio 157
omar 42
özür dilerim 10391
ozur dilerim 18
oğlum 2974