Eğer öyle olsaydı translate French
247 parallel translation
Savunulmaya ihtiyacı olan kimse göremiyorum. Eğer öyle olsaydı, evet savunurdum.
Je défendrai ceux qui ont besoin d'être défendus.
Sadece, "eğer öyle olsaydı" dedim.
Comme une éventualité...
Eğer öyle olsaydı Will Danaher, güzel evinde taş üstünde taş kalmazdı.
Si c'était le cas, Red Will Danaher, il ne restait plus une seule pierre de votre belle maison.
Eğer öyle olsaydı, seninle evli olmazdı tatlım.
Et il vous a quand même épousée.
Eğer öyle olsaydım, sana bir şeyler öğretirdim.
Si je l'étais, je t'apprendrais quelque chose.
Eğer öyle olsaydı, silaha ihtiyaç duymazdınız.
Si c'était possible je n'aurais pas besoin de fusil.
Eğer öyle olsaydı, Almanlar Robby'i çoktan ele geçirirdi.
Les Allemands l'auraient arrêté depuis longtemps.
Çünkü eğer öyle olsaydı, hiç mutlu olmamış olacaktık.
Parce qu'il n'y aurait pas eu de bonheur non plus.
Eğer öyle olsaydım, buraya gelmezdim, değil mi?
Si c'était vrai je serais pas venu ici, tu crois pas?
Fakat hiç de öyle değil. Asla. Tam tersine, eğer öyle olsaydı, öyle olabilirdi.
Et ne fais pas l'idiote si tu ne veux pas subir un revers
Ve eğer öyle olsaydı, öyle olurdu. Fakat öyle olmadığı için öyle değil. - Mantık bu.
Quel temps extraordinaire Serrons-nous la main
Eğer öyle olsaydı, Connie soyunma odasında gitaristlerle yatıyor olurdu.
Si nous le faisions, Connie serait dans le vestiaire avec le groupe.
Eğer öyle olsaydım, bu sorunum da olmazdı.
Si je l'avais été, je n'aurais pas ce problème.
Eğer öyle olsaydı şimdiye aşık olmam gerekirdi.
Enfin... Dans ce cas, le coup de foudre aurait déjà eu lieu.
Eğer öyle olsaydım, geçici hükümetle beraber çalışmazdım.
Si c'était le cas, je ne travaillerais pas avec le gouvernement provisoire.
Sakın bana bir yerlerde çalıştığını söyleme... çünkü eğer öyle olsaydı notların da oldukça yüksek olurdu.
Ne me dis pas que tu es quelque part en train d'étudier... parce que tu aurais de meilleures notes que ça.
Eğer öyle olsaydı, herkes bunu yapardı.
Sans ça, tout le monde la ferait.
Eğer öyle olsaydı, James?
Comme nous tous. - Et si ça avait été lui?
Eğer öyle olsaydı, bana şaşı bakan herkesi öldürürdüm!
Sinon je tuerais ceux qui me regardent de travers.
Eğer öyle olsaydın bir papazla birlikte olurdun.
T'aurais été avec le prêtre. Je blague.
Belki kanla değil, ama eğer öyle olsaydı seni daha fazla sevemezdi.
Pas ton père naturel, mais il t'aime tout autant.
"Ooh, Umarım birisinin kafası kopup düşmemiştir. Eğer öyle olsaydı- -"
"J'espère que je ne vais pas voir rouler une tête."
Eğer öyle olsaydı, sen çoktan gebermiş olurdun.
S'il l'avait fait, tu serais mort!
Öğretmenim Allahın körleri daha çok sevdiğini söyledi, çünkü onlar göremiyormuş... Bende eğer öyle olsaydı, Bizi kör yapmazdı dedim... Çünkü böyleyken onu göremeyiz dedim.
Le maître dit que Dieu aime plus les aveugles car ils ne voient pas... je lui ai dit que dans ce cas Il ne nous aurait pas fait aveugles... nous empêchant ainsi de le voir.
Hayır. Çünkü eğer öyle olsaydı, kocasıyla öpüşmezdin.
Ou vous n'auriez pas embrassé son mari!
Beni senden alabilecek kadar iyi bir kadın olabileceğine gerçekten inanıyor musun? Eğer ki öyle bir kadın gerçekten var olsaydı, sence 500 dolarlık bir bilekliğe tav olur muydu?
Si jamais une femme pouvait te valoir, elle vaudrait plus qu'un bracelet de 500 $!
Eğer o, öyle yapmamış olsaydı şimdi biz burada ölmüş olacaktık.
Sinon, on serait deja tous morts.
Eğer yarım aklı olsaydı, öyle söylediğine inanırdım.
Il le dirait aussi, s'il avait un cerveau.
Eğer buna inanıyor olsaydın her gün kendini öyle olduğuna dair kandırmak zorunda kalmazdın..
Si vous en étiez si sûr... vous n'auriez pas à le prouver.
Eğer ben beyaz olsaydım o da siyah, bu tavrı kabullenirdiniz. Evet öyle.
Si j'étais blanc et qu'il était noir, ça vous semblerait normal, bien sûr.
Eğer benim de evliliğim hakkında öyle düşüncelerim olsaydı senin, kültür merkezin hakkında düşündüklerin gibi yani hiç güzel anım olmazdı evliliğimle alakalı.
Si j'avais eu, face à mon mariage, la même attitude que la tienne face à ton centre culturel, je n'aurais aucun beau souvenir.
Eğer öyle biri olsaydı, bunu bilirdik.
Si elle existait, on le saurait.
Ama öyle bir ada olsaydı eğer balina mezarlığı gerçekten var olsaydı - -
Mais si cette île et ce cimetière de baleines existaient vraiment?
- Evet, kesinlikle öyle... Ve eğer ben 100 yıl daha genç olsaydım...
Et si je n'avais pas cent yahrens de moins...
Ve en çok da böylesine bir durumda eğer ne hissettiğimi biliyor olsaydım gerçekten sinirlenseydim bir şeyler söyleyebilirdim, " Öyle mi.
Et au mieux, dans une telle situation, même si j'avais su ce que ressentais... j'aurais dit... si j'avais été vraiment contrarié... quelque chose comme :
Eğer lanet bölümü biliyor olsaydı, çalardı, öyle değil mi?
S'il la connaissait, il la jouerait. - N'est-ce pas?
Eğer gerçekten öyle olsaydı,
Ce n'a jamais été le cas, jadis
Eğer cinayet anakarada işlenmiş olsaydı, otopsi isterdiniz, öyle değil mi doktor?
Si ce crime avait eu lieu sur le continent, une autopsie ne semblerait pas normale?
Eğer, öyle rezilce bir şeyi yapmış olsaydım...
Si il a fait un tel acte meprisable.
Eğer öyle belgeler olsaydı kabul ettiğimi sanma ama yırtılıp atılırdı.
Si de tels documents existaient, je dis bien si, ils seraient passés au broyeur.
Bana öyle geliyor ki, eğer evimde intihar edecek olsaydı... bir not bırakıp önce biraz temizleme nezaketinde bulunurdu.
S'il voulait se suicider chez moi... il aurait pu me laisser un mot... et faire un peu de ménage avant!
Elbette, eğer o zaman bir kapı olsaydı bu bazı şeyleri değiştirirdi, öyle değil mi?
Ça aurait... tout changé, hein?
Güven bana, Eğer önemli biri olsaydı bayanlara öyle vurmazdı değilmi.
S'il était important, il ne frapperait pas une femme, pas vrai?
Eğer plak dinliyor olsaydın ve biri onu yaksa ya da suya soksa yada öyle bir şey, bu diski bozmaz, sadece biraz tahrip eder.
Si tu écoutes un disque et que quelqu'un le brûle ou verse de l'eau dessus, ça le flingue pas, ça le gondole un peu.
Eğer beni pencereden aşağı itmemiş olsaydın... Öyle mi?
Si tu m'avais pas poussé par la fenêtre!
Tanrı aşkına, eğer oğlum öyle bir şeye bulaşmış olsaydı...
Si mon fils était mêlé à ce genre de chose...
Eğer öyle bir şey doğru olsaydı detaylı bir analizden sonra onu kendilerinin keşfedeceklerini söylediler
Ils disent que si tout ça était vrai, ils l'auraient découvert eux-mêmes à la suite de leur analyse.
Öyle olacaktı, eğer hala orada olsaydı.
Oui, s'il avait été là.
Eğer öyle her şeyi çözmüş biri olsaydı, en iyi arkadaşı bir av tüfeği olmazdı herhalde.
S'il a tout compris, comment se fait-il que son meilleur ami ait un fusil?
Eğer öyle güçlerin olsaydı şimdiye kadar nasıl bir kemancı olacağını bir düşünsene.
Sinon, tu imagines le violoniste que tu serais aujourd'hui?
Düğmeleri öyle döndür ki, aynen senin isteyeceğin- - Eğer düğme olsaydın.
Tourne le bouton comme tu voudrais qu'on te tourne, si tu étais un bouton.
eğer öyleyse 172
eğer öyle diyorsan 21
öyle olsaydı 43
olsaydı 40
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer öyle diyorsan 21
öyle olsaydı 43
olsaydı 40
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer varsa 60
eğer sakıncası yoksa 54
eğer isterseniz 86
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer varsa 60
eğer sakıncası yoksa 54
eğer isterseniz 86
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24