Eğer o olmasaydı translate French
301 parallel translation
Eğer o olmasaydı uzun zaman önce kaçardım ama hep bana engel oldu.
Sans lui, je serais déjà partie. Mais il m'en a toujours empêchée.
Eğer o olmasaydı, şu an bulunduğun konumda olamazdın.
En tant que ton père, le père de Kikunosuke, je la remercie.
Eğer o olmasaydı...
Sans lui...
Söyle. Hastaneye ilk geldiğimde ben de senin gibiydim. Eğer o olmasaydı herhalde hala aynı olurdum.
Quand je suis arrivée j'étais comme toi, et je le serais encore si personne ne m'avait parlé.
Eğer o olmasaydı... Bu düşünce beni çıldırtıyor.
Si elle pouvait ne plus l'être...
Eğer o olmasaydı çoktan ipin ucunda sallanıyor olacaktım.
Sans lui, je serais pendu à une corde.
Eğer o olmasaydı...
S'il n'était pas venu...
Aramızda kalsın ama, eğer o olmasaydı - Ama var ve ben onu bir bakımevine yerleştiremem. Sosyal yardım almıyoruz, biliyorsun.
Entre nous, si on l'avait pas sur le dos, mais bon... je n'ai pas le courage de la mettre à l'hospice.
Eğer o olmasaydı...
Si vous n'aviez pas...
Maurice'den söz etmeyi bırak. Eğer o olmasaydı, ne halde olurduk biliyor musun?
Sans Maurice, nous serions quoi?
Eğer O Olmasaydı çoktan tutuklanmıştın.
Sans elle, tu aurais déjà été arrêté.
Eğer o olmasaydık biz hepimiz çoktan solmuştuk.
Nous dépéririons définitivement sans lui.
Sende çok iyi biliyorsun ki yaptığım iş çok önemli. - Eğer o olmasaydı bende burda olmazdım.
Tu ne veux pas l'admettre, mais l'étude que je fais est très importante.
Biliyorsun, eğer o olmasaydı... seninle asla tanışamazdım.
Sans lui je ne t'aurais jamais connue.
Eğer o olmasaydı bugün benim ölüm günüm olacaktı.
Ça aurait été la mienne s'il n'était pas intervenu.
- Yine de eğer o olmasaydı...
- Mais s'il n'avait pas été là...
Eğer o olmasaydı Avusturya asla büyük bir güç olamazdı.
Sans ce compromis, l'Autriche serait moins forte.
Eğer o olmasaydı ben hala geçimimi Chicago'daki adamlarınızla çıkarak sağlıyor olacaktım.
Sans lui, je gagnerais encore ma vie... sur le dos... en versant 50 % à tes copains de Chicago.
Eğer o olmasaydı, Bugün sahip olduğum başarı olmazdı.
Sans lui, je n'aurait pas le succès que j'ai aujourd'hui.
Eğer o olmasaydı şimdiye kadar çoktan nalları dikmiştim.
Sans lui, je serais déjà mort. Je lui renvoie l'ascenseur.
Çöldeyken. Eğer o sinek olmasaydı, kafamı uçurmuşlardı. İlginç olan ise, daha önce karşılaşmıştık.
dans le désert si j'avais pas chassé cette mouche, j'aurais eu la tête arrachée ce qui est bizarre, c'est que je la connaissais un lien ça fait déjà 4 heures, on va où?
Eğer o işi gerçekten sen yapmış olmasaydın, çoktan polise giderdin.
Si vous étiez innocent, vous iriez à la police.
Eğer ben olmasaydım, O çoktan buralardan gitmiş olurdu.
N'était-ce pour moi, il serait parti depuis longtemps.
Eğer olmasaydı, o zavallı kör adamla evlenmezdi. Al bakalım.
Et seul quelqu'un de bien aurait épousé un pauvre aveugle.
Para toplamayı aklımın ucuna bile getiremem, eğer söz konusu Bea olmasaydı,... şey, o, eğer o...
Je ne sais même pas comment réunir l'argent, si Bea n'était pas tant... bien, si elle...
Eğer şu rüzgar olmasaydı, o adamı öldürmeyecektim.
Sans ce coup de vent, cet homme vivrait encore!
Eğer o olmasaydı, ben- -
C'est lui qui m'a entrainée ici...
Tıpkı sana bahsettiğim o hayalet kasabalar gibi. - Eğer Rockology için orada olmasaydık belki de göremeyecektik.
Les villes fantômes dont je t'ai parlé, on les aurait jamais vues sans ça.
Eğer o bu filmde olmasaydı, sen de bitecektin.
Et sans Kathy, vous seriez finie aussi!
O'da istiyordu. Eğer sen olmasaydın.
Et elle l'aurait fait aussi, si ce n'était de vous.
Eğer o mantarlı tabanca gerçek olsaydı ve benim bie silahım olmasaydı, o da bir tür Tanrı olurdu ve yaşamamı isteseydim, üzerinde yürüdüğü yere kapanırdım ve ona hayatım için yarım milyon dolar öderdim.
Vous vous trompez sur cette histoire de pistolet, shérif. Si je ne l'avais pas, vous ne m'auriez même pas regardé. Vous ne m'auriez même pas remarqué.
Eğer Morley burada olmasaydı, burada o içkiyi yudumlayamazdın.
Si Morley n'avait pas été là, vous ne seriez pas ici à boire ce whisky.
Eğer onları geri çağıramıyor olmasaydım O zaman Size onları imha etmenizde yardımcı olacağız.
Si nous ne pouvons pas les rappeler je pense qu'on devra vous aider à les détruire.
Ya, eğer biz Zira ve ben burda olmasaydık, o o hala burada olacaktı, iki arkadaşıyla birlikte Zaius müzesi büyük salonunda, doldurulmuş bir örnek olarak.
Sans l'insistance de Zira, il serait toujours ici, empaillé dans le hall du musée Zaius avec ses deux amis.
Ve eğer sen o kadar budala olmasaydın... bu haberi senin kendi güvenliğin için bizim yaydığımızı anlardın.
Nous avons monté cette affaire pour vous protéger.
Eğer o isim olmasaydı şu anda bu halde olmazdım
Car à cause de ce nom, je suis tombé bien bas.
Eğer sıcak bir takipte olmasaydım, o sefil herifi ve Sukiyaki bisikletini yolun ters tarafını kullanmaktan kodese tıkardım.
Si j'étais pas au milieu d'une poursuite effrénée... je mettrais ce clodo et sa voiture japonaise en taule... pour conduite sur le mauvais côté de la route.
Eğer o çatı olmasaydı Bugün burada olamazdım.
C'était dans le vieux quartier de Nice. Il y avait un atelier en bas.
Eğer benim sevgili babam vasiyetine o garip şartı koymuş olmasaydı bu kötü durumda olmazdın.
Ma foi, s'il n'y avait pas eu ce cher papa et ses lubies testamentaires, tu n'en serais pas là.
- Eğer o kadar güzel olmasaydı.
- Si seulement elle n'était pas si belle.
Eğer o göt 100 dolarımı almış olmasaydı, şu an motorlu teknemiz olurdu.
Si j'avais eu mes 100 $, on aurait un moteur.
Eğer sen olmasaydın o çoktan ölmüştü!
Si je ne te respectais pas, il serait déjà mort.
Eğer o, değer verdiğin bir olmasaydı bunu kendine yapmazdın.
Vous n'auriez pas fait ça, si vous ne teniez pas à elle. Je sais de quoi je parle.
Eğer sen olmasaydın, o pigme kadın bilenmiş mango ile, çok ciddi şeyler...
Sans vous, cette vieille Pygmée armée d'une mangue m'aurait...
Bu sabah radyoda duydum, ve o eğer senin olmasaydı benim olabilirdi.
Je l'ai entendu à la radio. Elle aurait pu être à moi, sans toi.
Eğer bizim işimize yarayacak bir şey olmasaydı, o kağıtları bize gönderirdi.
S'il n'avait rien, il nous le donnerait.
Eğer o çocuğun babası olmasaydın...
Si tu n'étais pas le père du petit...
Sanırım Henry Wingo gayet iyi bir baba olurdu eğer o kadar sinirli bir adam olmasaydı.
Henry Wingo aurait fait un assez bon père... s'il n'avait pas été si violent.
Ve eğer Rockaway Bulvarındaki 5 arabalık zincirleme kaza olmasaydı o mankafa şu anda aşağıda araba için park yeri aramak yerine Seattle'a giden uçakta olacaktı.
Si ces cinq voitures ne s'étaient rentrées dedans sur Rockaway Boulevard, cet imbécile serait dans l'avion à destination de Seattle, à l'heure actuelle, au lieu de chercher une place sur le parking, en bas.
- Eğer o olmasaydı...
Sans lui...
Benny olmasaydı eğer, o yaz tek bir arkadaş bile edinemezdim, Çünkü diğer bütün çocuklar ezik olduğumu düşünüyordu.
Sans Benny, je ne me serais pas fait un seul copain cet été... parce que les autres me prenaient pour un minable.
eğer öyleyse 172
eğer o 55
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
eğer o 55
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
o olmasaydı 39
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer yanılmıyorsam 39
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer yanılmıyorsam 39