Fazla kalamam translate French
195 parallel translation
- İyiyim. Fazla kalamam.
Je reste une minute.
Burada daha fazla kalamam, Kemp.
Je ne pouvais pas rester ici plus longtemps.
Fazla kalamam. - Peki biraz kahve?
Une tasse de café?
Daha fazla kalamam, otele geri dönmeliyim.
Je ne peux pas rester, je dois rentrer à l'hôtel.
Bu arada Marina, orada daha fazla kalamam.
Je ne veux pas que l'on sache où j'habite.
Buralarda daha fazla kalamam, çok riskli.
Je ne reste pas dans le coin, c'est trop risqué.
Daha fazla kalamam.
- Où dois-je fuir?
Daha fazla kalamam.
Je ne peux plus vous parler.
Korkarım fazla kalamam.
Je ne pourrai pas rester longtemps.
Edwina, burada daha fazla kalamam.
Edwina, je ne peux pas rester ici une minute de plus.
Burada daha fazla kalamam, bu akşam ayrılıyorum fakat önce sana teşekkür etmek istedim.
Je quitte cette maison pour toujours. Mais je voulais te remercier.
Daha fazla kalamam burada. Çok mutsuzum.
Je ne peux pas rester plus longtemps dans cet appartement.
Daha fazla kalamam, efendim.
J'ai l'intention de démissionner.
- Bunun için üzgünüm ama daha fazla kalamam.
- Je regrette de ne pouvoir rester.
Böyle bir evde daha fazla kalamam!
Crie plus fort!
Burada fazla kalamam.
Je ne peux pas rester.
Ben gidiyorum, ve beni durdurmaya da kalkma. Artık burada daha fazla kalamam.
Je pars et n'essayez pas de m'arrêter.
Burada daha fazla kalamam, değil mi?
Je ne peux rester.
Fazla kalamam.
Je ne reste pas tard.
Daha fazla kalamam, gitmem gerekiyor
Je dois m'en aller.
Charlie, dinle beni, gecenin bu saatinde burada daha fazla kalamam
Écoute-moi, je t'en prie. Il est tard, je ne peux pas rester.
Fazla kalamam.
Je ne peux pas rester.
Burada fazla kalamam.
Je dois quitter cet endroit, je ne peux plus rester.
Kaba olmamaya çalışıyorum ama gerçekten... artık burada daha fazla kalamam.
Je ne veux pas être impolie mais je ne peux pas rester.
Daha fazla kalamam.
Je ne peux plus rester.
Daha fazla kalamam.
Je ne veux plus vivre ici!
Bir buluşmaya geç kaldım, o yüzden çok fazla kalamam.
Je dois filer à une réunion. Je ne vais pas rester.
Burada daha fazla kalamam!
Je ne resterai pas ici.
Burada daha fazla kalamam.
Je peux pas rester ici une seconde de plus!
Ama fazla kalamam.
Je peux rester qu'une minute.
Bu ailede daha fazla kalamam.
J'en ai ras-le-bol de cette famille!
Burada daha fazla kalamam, tost yiyemem ve bunu dinleyemem.
Ce n'est pas ce que tu disais la nuit dernière.
Evet... hemen söyleyeyim, fazla kalamam.
Il faut que je vous avoue la vérité.
Selam, fazla kalamam. Danny'nin okulunda kariyer günü toplantım var.
Oui, mais c'est Ia journée des parents à l'école.
Burada fazla kalamam.
Je reste pas longtemps.
" Burada daha fazla kalamam... Ben gidip Manfeldt'i arayacağım!
Je suis inquiet.
Bak, paraya ihtiyacım var, yoksa daha fazla bu otelde kalamam.
Sans argent, je ne peux pas rester ici.
Artık bu evde daha fazla kalamam!
Je ne peux plus supporter ça!
Yapamam daha fazla burada kalamam.
Il ne faut pas l'appeler, il faut le laisser. Attendre qu'il se calme.
Ne diyorsun sen? İşimiz başımızdan aşkın zaten. Fazla mesaiye kalamam ben.
Et tout le travail qui reste à faire!
Burada daha fazla kalamam.
Ramenez-moi à la maison. Je veux rentrer!
Daha fazla sessiz kalamam.
Je ne peux plus me taire!
Miles, daha fazla uyanık kalamam.
Miles, je ne pourrai rester éveillée plus longtemps.
Fazla çekingen kalamam.
Dois-je être timide?
Ömrünü bu saçmalıklarla tüketmene daha fazla seyirci kalamam.
Vous avez assez gâché votre vie avec ces sornettes.
Benden bu kadar. Bu çöplükte daha fazla kapalı kalamam.
J'en ai marre d'être coincé dans ce trou.
- Şu çocuk meselesini fazla büyütüyorsun. - Şimdi kalamam.
Là, quelque chose ne va plus, et lui, il devient important.
Burada daha fazla kalamam.
On ne reste pas ici.
- Hayır, fazla uzun kalamam. Jack Jnr.
- Non, je dois rentrer très vite.
Burada fazla kalamam.
Emmenez-la chez un docteur.
Fırtınaya yaklaşıyoruz. Daha fazla bu rotada kalamam.
- On s'approche de la tempête.