Geçen gün translate French
5,285 parallel translation
Geçen gün içeri daldığımda gördüğüm toplantı.
Cette petite réunion que j'ai interrompue l'autre jour.
Geçen gün tanışmıştık.
Je suis Joan. Voici Sherlock. On s'est rencontré l'autre jour.
Geçen gün söylediğim gibi, Watson, tek eşlilik doğal bir durum değil.
Comme je le disais l'autre jour, la monogamie n'est pas naturelle.
Geçen gün konuştuklarımız hakkında düşünmüşsün bakıyorum, ha?
J'ai vu que vous avez pensé à ce dont on a parlé
Geçen gün sana bağırdığım için özür dilerim.
Excuse-moi de t'avoir crié dessus l'autre jour.
Geçen gün benimle konuştuğun için teşekkür etmek istedim.
Merci de m'avoir parlé l'autre jour.
Geçen gün bir mektup aldım.
J'ai reçu une lettre l'autre jour.
Valinin, sizlere serbest geçiş hakları tanıdığının farkındayım ancak dürüst olmak gerekirse, geçen gün sahada yaptığınız hareketleriniz yüzünden maviler içindeki kardeşlerinizin sizlerden soğudukları kesin.
Je réalise que le gouverneur vous a donné un accès libre, mais pour être honnête, le comportement que j'ai observé l'autre jour sur le terrain, c'est le meilleur moyen de vous faire détester de vos collègues flics.
Geçen gün techno şarkı dinlerken ağladım.
J'ai pleuré l'autre jour en écoutant une chanson techno.
Geçen gün köpeğin kuyruğunu çekmemesini söylemek zorunda kaldım.
L'autre jour, j'ai dû lui dire de ne pas porter de queue de chien.
Evet, belki bu kötü bir zaman olabilir fakat geçen gün seni arkada bıraktığım için senden gerçekten özür dilerim.
Ouais, ce n'est peut-être pas le bon moment, mais je voulais vraiment m'excuser de t'avoir laisser derrière l'autre jour.
Geçen gün buldum. Saklanmış bir kenara.
Je l'ai trouvé l'autre jour, bien cachée.
Dinle, kuşkucu olduğunu biliyorum ama sana geçen gün arabada anlattığım enerjiyi hatırlıyor musun?
Je sais que vous êtes un sceptique, mais vous vous rappelez l'énergie dont je vous parlais l'autre jour dans la voiture?
Vardığım tek sonuç da geçen gün ilaç almaya gittiği sırada deli ilacı alıyordu.
Et mon unique conclusion est que l'ordonnance qu'il avait l'autre jour était pour des pilules pour planer.
Görünen o ki her geçen gün sana dünyanın değiştiğini hatırlatmalıyım.
Il semblerait que chaque jour qui passe je sois obligé de vous rappeler que le monde a changé.
Bayan Clarke, bu taciz kızının sınıf arkadaşı led kendi hayatını almaya bir trenin önüne atlayarak geçen gün.
Mme Clarke, cet harcèlement a mené une camarade de classe de votre fille à mettre à ses jours en se jetant devant un train, l'autre jour.
Geçen gün beni Quantico'ya rahip bıraktı.
Le révérend m'a conduit à Quantico l'autre jour.
Geçen gün söylediklerimle fazla aşırıya gittim sanırım.
Je pense que j'en ais dit un peu trop l'autre jour.
Her geçen gün şehire daha fazla kişi geliyor.
De plus en plus de gens viennent en ville,
Ve daha geçen gün burada olduğunu biliyorum ama gelip seyirciyle birlikte bize tezahürat edebileceğini umuyordum.
Et je sais que tu viens juste de venir, mais j'espérais que tu pourrais venir nous soutenir dans le public.
- Geçen gün gördüğümüz şey yüzünden mi?
Es-tu comme ça à cause de ce que nous avons vu l'autre jour?
Geçen gün ne olmuş? Ne gördük ki?
Quoi à propos de l'autre jour?
Geçen gün ameliyathanedeydik, - ve hastayı bir saat daha fazla... - Ben.
On était au bloc l'autre jour, et elle a gardé le patient une heure de plus.
Geçen gün haberlerde izlemiştim.
Vous savez, j'ai vu ce truc au journal télévisé.
Geçen gün geldiğimde kolunda kan vardı.
Je l'ai vue avec du sang sur le bras.
- Evet, geçen gün Starbucks'ta karşılaştık.
- Ouais, je suis tombé sur lui il y a quelques jours chez Starbucks.
Geçen gün karına çaktığım için beni evden çıktıktan sonra takip mi ettin?
La dernière fois tu m'as mise dehors parce que je me faisais ta femme?
Şaka bir yana ama sadece kısa bir süreliğine çünkü annenle çıkmanla dalga geçme konusuna geri dönmek istemiyorum. Geçen gün The Talk programını izliyordum.
Blague à part... juste un instant, parce que je veux recommencer à me moquer de tes rencards avec ta mère... mais je regardais The Talk au travail l'autre jour...
Aynı geçen gün Sharon'ın Sarah'ya dediği gibi.
L'autre jour, Sharon a dit à Sarah...
Geçen gün sana kaba davrandığım için özür dilerim.
Je suis désolé d'avoir été un peu dure l'autre jour.
Çünkü geçen gün, hatırladığım kadarıyla salı günü gerçekten ona inandığın için bir şeyler aradığını söylemiştin.
Tu disais l'autre jour, mardi je crois, que tu voulais trouver une cause à laquelle tu crois vraiment...
Geçen gün ona bir çek gönderdi.
Elle vient d'à © mettre un chà ¨ que pour lui.
Teşekkürler. Geçen gün sen sınıftan çıkarken peşinden gelen adam kimdi?
Qui est l'homme qui t'a couru après dans la salle de cours?
Geçen gün eve gelmiş.
Il est passé l'autre jour.
Geçen gün Conor'ın geldiğini neden bana söylemedin?
Pourquoi tu ne m'as pas dit que Conor était passé?
Rach'i o kadar umursuyorsan, geçen gün neden gelmedin?
Si tu te soucis tant de Rachel, pourquoi tu n'es pas venu l'autre jour?
Geçen gün ise kaçtığını öğrendim.
Et l'autre jour, j'ai vu qu'il s'était échappé.
Ama ciddi olalım, tamam mı? Geçen gün gazetede bir haber okudum, Amerikalı gençler cinsel açıdan en aktif olanlar değilse de, gençlerde hamile kalma oranı en yüksek ülke bizmişiz.
Mais sérieusement, écoute, j'ai lu un article dans le journal, y a pas longtemps, qui disait que quoique... les adolescents américains ne soient pas plus actifs sexuellement, on a le taux le plus élevé de grossesses d'adolescentes.
Geçen gün bir yazı okudum... Gelen kutumuzda yeni e-posta sesi duyduğumuzda beynimizde dopamin salgılanıyormuş.
J'ai lu un article l'autre jour qui parlait de... quand par exemple on entend le ding de l'arrivée d'un mail, tu reçois un flux de dopamine dans le cerveau.
Geçen gün evine geldim, eski kocanı gördüm Tyler alıştırma yapmak istemişti onu yüzüstü bıraktım.
Désolé de me pointer comme ça. J'étais chez toi l'autre jour et j'ai vu ton mari envoyer promener Tyler alors qu'il voulait s'entraîner.
Ama bana geçen gün kendini suçlu hissettiğini söylemiştin ya bunu kendini yapmaya devam edemezsin.
Ce que tu me disais l'autre jour, à propos de ta culpabilité, tu n'as pas à te faire ça.
Galloway geçen gün Campbell'ın boğazını kesti.
Galloway a tranché la gorge de Campbell l'autre jour.
Hani geçen gün onunla ilgili anılardan bahsediyorduk ya?
L'autre jour, quand on racontait nos souvenirs avec lui...
Geçen iki gün içerisinde babamın öldürüldü bakıcımız cinayetle suçlandı ve üvey annemiz de babamı öldürmeyi düşündüğünü itiraf etti.
En deux jours, notre père a été tué, notre nounou a été accusée du crime et notre belle-mère a avoué avoir pensé à le tuer.
Geçen hafta iki gün boyunca uyudum.
La semaine dernière, j'ai dormi pendant deux jours.
Kadınlarla çevrili geçen her gün.
Être tous les jours entouré de femmes.
Yani burada geçen her gün, bir dakikalık bir süreye eşit.
Alors, tu vois, chaque jour ici est équivalent à une minute.
Geçen hafta arka arkaya 4 gün üzülünce giydiği pantolonu giydi.
Il a porté son pantalon triste quatre jours d'affilée la semaine dernière.
Korkarım, geçen her gün daha da zayıf düşüyor.
J'ai peur qu'il ne s'affaiblisse plus les jours passent.
Lowndes Eyaleti'nde sizi koruyabileceğimize inanıyorum. Ancak Montgomery'den geçen son gün yürüyüşünü de hesaba katarsak tüm o yüksek binalardan ve koruması zorlu olan belirsizliklerden geçeceksiniz.
On peut vous couvrir dans le comté de Lowndes, mais le dernier jour, à Montgomery, avec tous les immeubles hauts, votre protection devient problématique.
Geçen hafta her gün birkaç sent arttı.
De quelques cents par jour la semaine dernière.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192