Gidip bakayım translate French
805 parallel translation
- Gidip bakayım patron ne diyecek.
- Je vais aller voir la réaction du patron.
- Gidip bakayım. - Boş ver.
Je peux attendre.
- Gidip bakayım.
- Je vais voir.
- Arabanı ödünç verirsen, gidip bakayım.
- Prête-moi ta voiture pour aller voir.
- Ben gidip bakayım.
- Je vais voir.
Gidip bakayım.
Je vais voir.
Hemen gidip bakayım.
Je m'en occupe.
- Gidip bakayım mı?
- Vous voulez que j'aille voir?
Ne konuşuyorlar gidip bir bakayım.
Je vais aller voir ce qu'ils ont à dire.
En iyisi ben gidip bir bakayım ne alemdeler.
Non. Je ferais mieux d'aller voir ce qui les retient, hein?
Ben gidip ihtiyar Zeke'ye bir bakayım.
Je vais aller voir le vieux Zeke.
Gidip bir bakayım.
Je prends le risque.
En iyisi gidip onun için yapabileceğim bir şey var mı bakayım.
Il est temps que j'aille voir comment elle va.
Ben gidip ne yapabileceğime bakayım.
Laissez-moi monter et voir ce que je peux faire.
Gidip bir bakayım.
Je vais la voir.
Gidip bir bakayım.
Alons y faire un tour.
Gidip, doktorun neye ihtiyacı var, bir bakayım.
Le docteur peut avoir besoin de moi.
Sizler dükkana gidip keyfinize bakın. Arkaya gidip fıçıya bir bakayım.
Servez-vous dans le magasin, je vais jeter un coup d'oeil.
Gidip odada birşey unutmuş muyum bakayım.
Je vais vérifier que je n'ai rien oublié.
Gidip bir bakayım.
Je vais y jeter un œil.
Gidip uyuyup uyumadığına bakayım.
Je vais voir s'il dort.
Merak ettim... gidip bir bakayım dedim.
Des bruits de pas étouffés qui m'impressionnaient. Alors je suis monté.
- Gidip şu kilere bakayım.
Je vais visiter la cave.
Gidip ona bir bakayım.
Je veux la voir.
Benim uçak şurada, gidip bir bakayım.
Mon avion est là-bas. Je vais y jeter un coup d'œil.
Barakaya gidip, bir bakayım.
Je vais voir à la remise!
Gidip Tony'ye arabaya ne yapmış diye bakayım.
Je vais voir ce que fait Tony.
Gidip ona bakayım.
Je vais le voir.
Bay Gailey. En iyisi ben gidip, eti bakayım.
M. Gailey?
Ben de gidip anneme bir bakayım.
- Ce sera parfait.
Bay Dingle'ın yerine gidip ne üçkağıtlar dönüyor, bir bakayım dedim.
Je vais voir si les jeux de M. Dingles sont toujours aussi truqués.
Gidip nerede bakayım.
J'irai voir où il se trouve.
Her şey yolunda mı, gidip bir bakayım.
Je vais voir si tout est prêt.
Gidip Babe'in niye bu kadar geciktiğine bakayım.
Je vais voir ce qui retient Babe.
Gidip bir bakayım...
Je vais voir ce que je peux trouver...
Gidip gelmiş mi bir bakayım.
Je vais voir s'il est encore là.
Etrafta dolaşan bir hayvan olmalı gidip bir bakayım.
Il y a peut-être un puma dans les parages. Je vais voir.
Ben de Bay Corvier'e gidip senin için ne yapabileceğine bakayım.
Je vais voir ce que je peux faire pour vous avec M. Corvier.
- Gidip adama bir bakayım.
- Je dois voir Nordley.
- Bul o zaman. - Bekle burada, gidip bir bakayım.
- Je vais jeter un coup d'oeil.
Gidip ne olduğuna bir bakayım.
Je vais aller voir ce qui se passe.
Pekala, gidip bununla nehirde ne yapabileceğime bakayım.
Je vais voir si je peux attraper quelque chose dans la rivière.
Gidip Fusako'ya bakayım.
Je pars à la rencontre de Fusako.
Gidip bakayım mı?
Je vais ouvrir?
- Ben gidip Pearl'e bakayım.
- Je vais aller voir Pearl.
Gidip bir bakayım.
Je vais le chercher.
Gidip katırlara bir bakayım, müzik çalıp biraz sakinleştireyim.
Je vais calmer les mules avec un peu de musique.
Ben de gidip Ödeme'ye bir bakayım, ne durumdalar.
Je vais á la Comptabilité.
Ben gidip mahkûmlara ve atlara bakayım.
Bon... Je vais jeter un oeil aux prisonniers et aux chevaux.
Son bir defa bakayım, sonra da gidip evleneyim.
Tu ne seras pas là pour mon mariage.
Gidip bir bakayım.
Je vais voir.